116 Sayfalık dev yapıt. Ormanda yaşamın dayanılmaz huzuru. Bir bisiklet kazası sonrası hayatı değişen bir adam, Doppler.
Anladım dili çok akıcı ve sade. Çok farklı felsefi fikirleri içinde barındıran bir kitap. Olayların gelişimi ve anlatımı çok hoşuma gitti. Şehrin kalabalığından, curcunasından sıkılıp, ormana kaçan adamın hayat hikayesi. Hepimiz zaman zaman bu kalabalıktan kaçmak isteriz. Bu kitabı okumak bir nevi kaçış sayılır hepimiz için.
Kitap sonunda hayattaki amacımı sorguladım.
Alıntılar;
''Yine akıllı olmaya çalıştım Kendi kendimeyken, akıllı olmamaya karar vermişken bile akıllıyım. Bu bir hastalık.''
“Ormana taşınmam belki onun kafasını karıştırır ve genel olarak hedef küçültür. Tabi henüz iş işten geçmemişse. Başarı henüz onu ele geçirmemiş, iliğine kemiğine işlememişse. İnsan bir kez başarılı olmayagörsün, çevresinden övgüler almaya devam etmek için elinden geleni ardına koymaz.''
“İyi günde, kötü günde demiştik evlendiğimizde. Sorun aynı günün, biri için iyi, biri için kötü olabilmesinde elbette.”
“Sorunun kendinde olduğunu itiraf etmek kolay iş değil. Özellikle de etrafında suçu üstüne almaya hazır başka insanlar varsa.”
"Sağcı herif ve ahbapları ülkenin geri kalanını yönetsinler, birbirlerine arabalar, tekneler, evler, arsalar satsınlar ve komşularla olan kavgalarına ıncık cıncık hukuksal ayrıntılar bulmakta yardımcı olsunlar; ama burada ormanda sözleri geçmez."
"Ama eşsiz olmak demek, sadece eşsiz demektir. İyi demek değil."
”Kafama taktığım en son şey insanların ne düşündüğü.”
Herkese keyifli okumalar kitapsever güzel insanlar.