Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oturup kolejli oğlanları ve kızları seyretmeyi seviyorum. Etrafda dolaşıyolar ama çok zaman Donnerin fırınındakiler gibi ondan bundan konuşuyolar. Burt onların sanat poltika ve din hakında konuştunu söylüyo. Bunların ne oldunu bilmiyorum ama dinin tanrı demek oldunu biliyorum. Annem ondan hep bahsederdi ve onun dünyayı yapmak için nasıl uraştını anlatırdı. Tanrıyı hep sev ve ona hep dua et derdi. Nası dua edildini unuttum ama sanırım annem ben küçükken iyileşiyim ve hasta olmiyim diye bana çok dua ettirirdi. Nasıl hasta oldumuda hatırlamıyorum. Sanırım bunun benim akıllı olmamamla ilgisi vardı.
Koridor Yayıncılık
188 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Nereden başlayacağımı ne söyleyeceğimi bilemiyorum. bildiğim tek şey çok duygulandım benim de kelimeler boğazımda düğümleniyor . Çok etkilendim. Bu aşk macerasının sonu böyle bitmemeliydi. Doğru olan ne yanlış olan ne ben de çok arada kaldım. Birinden kaçmaya çalışırken ona neden daha da yakınlaşırız bilmiyorum bunun nedenini sorgulamayı daha mantıklı buldum . Sanırım bizim bunu yaşamamız gerekiyor bu duyguyu tatmamız gerekiyor. Yazılıp çizilen kaderden kaçamıyoruz. Küçük bir umut ışığı, bir kaçamak, farklı bir his bizi yanlışlara yöneltebiliyor. Kitap zengin kişilerin aşkını anlatıyor. Meliha' nın Necdete olan saplantılı aşkı. Şu doyumsuzluk var ya ne kötü bir şey. Diğer yandan hikayedeki diğer karakterlerin saflığından masumluğuğundan bahsediyor. Bu onlara yapılmamalıydı onlar bunu hakedecek ne yaptı demek de geldi içimden ama işte bazen bazı şeylerin olacağı varsa oluyor. Keşke bu hikayede kimse yanmasaydı. Çünkü bu hikayede kötü yok.Kötülük düşünen var...
Zavallı Necdet
Zavallı NecdetSafvet Nezihi · Turna Yayınları · 20112,256 okunma
Reklam
Şen Bilim
Bu boğucu, iç karartia havanın, yaşamın avuntusu çiydir. Şair, kendinin ar- dındadır, kendine varamamanın, kendine yalan söylemek zo runda oluşunun acısıyla, kendinin, kendisiyle aradığı hakikatin ardındadır. Hakikatin ardında, onunla sevişmek, onunla evlen- mek için. Ulaşamayacağını bile bile arayan: Delidir şair. Işıltılı. parlak, renkli
bukadar batıl inançlı olma Charlie dedi. Bilimde buna yer yok. Bilim ne demek bilmiyorum ama hepsi bunu durmadan söylediklerine göre belkide şans veren bişeydir.
Sayfa 18 - Koridor Yayıncılık
Bunun adı TEMATİK KAVRAMA TESTİ dedi. İlk 2 sözcüğü bilmiyorum ama testin ne demek oldunu biliyorum. Geçmen gereken bişey yoksa kötü puan alırsın. Ya başarılı olcam yada başarısız.
Sayfa 11 - Koridor Yayıncılık
Hazırladıkları oyunda sana hep 'evet' demek düşüyor. Beyaz bir deney faresi gibisin ellerinde, dilediklerince kullanacaklar. Oysa sen ne yapıyorsun? Koсаman bir 'hayır' yerine geçecek kocaman bir 'BİLMİYORUM' yazıyorsun kâğıdın ortasına. Az sonra gelince okuyacak. Okuyunca da çıldıracak. Çıldırsın. Dünkü oyunu sürdüreceklerini anlıyorsun.
Sayfa 199 - Can Yayınları 15. Baskı 1992Kitabı okudu
Reklam
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Teslimiyeti tatmak ne demek hocam, teslimiyet nasıl tecrübe edilir? Teslimiyet dediğimiz zaman insanın her şeyden vazgeçmesini isteyebilir miyiz? Allah'a teslim olmak sizin nazarınızda nasıl bir yere oturuyor?
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Bildiğim kadarıyla söylemeye çalışayım, gayrette endişemiz ve aksamamız olmayacak. Gayretten de, talepten de vazgeçmemek gerek. Meşru dairede gayret ve talep gösterildikten sonra hâlâ bir şeyler olmuyorsa, o zaman teslimiyetin birinci kademesi devreye girer. Şöyle bakmak gerekiyor belki, bir kaderullah var ve o her daim bir akış halinde. Ben gayret ederim ama o akış içindeyim ve o akışın karşıma ne çıkaracağını, bana ne göstereceğini bilmiyorum. Gayretimin mutlak bir karşılığı olacak diye düşünmemek gerekiyor. Bu sebep-sonuç ilişkisi tümüyle mantığa dayalı, oysa insan sa- dece mantıkla tatmin olmaz, duygu arar. Duygununsa Islamdaki karşılığı muhabbettir. Modernitede hırs öncelenen bir duygudur. Oysa gayret etmek, çalışmak, istemek ama haris olmamak lazım.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Haddi aşmamak belki...
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Teslimiyet , "Ben çalışıyorum ama sonuç Allah'a aittir," diyebilmektir.
"Ne demeye yapıyorsun anlamıyorum," dedi Aron. "Nasıl yani? Ne yapıyorum?" "Bütün o aldatmacalı, sinsice şeyleri diyorum," dedi Aron. “Ne demek yani sinsice?" "İşte, tavşan meselesi, sonra gizli gizli buraya, otomobile gelmek gibi. Abra'ya da bir şey yaptın. Ne yapın bilmiyorum, ama kutuyu attırdın ona." "Ya! Çatlıyorsun meraktan, değil mi?" dedi Cal. Ama tedirgindi. Aron ağır ağır konuştu: "Merak ettiğim o değil. Niçin yaptığını merak ediyorum. Hep bir şeylerin peşindesin. Sadece neden yaptığını merak ediyorum. Ne işe yaradığını merak ediyorum." Cal'in kalbine bir acı saplandı. Yaptığı planlar ansızın kendisine aşağılık ve pis göründü. Kardeşinin onu yakaladığını biliyordu. Aron kendisini sevsin istiyordu. Yolunu kaybetmiş ve aç hissediyordu kendini, ne yapacağını bilemiyordu.
104 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Bir Edebi Saplantının Öyküsü
''Jacques, bu mobilyaları kendi iradesi dışında sürüklendikleri sefil sondan bir rehine kurtarır gibi kurtardığına inanmaktadır; kaderin onu asla kaçamayacağı bir ödevle görevlendirdiğini hissetmektedir; içinde kimsenin yaşamadığı odaya bir göz attığında yatağın, yazı masasının, kitaplığın, o kişisel eşyaların bir ölünün yadigârlarını
Proust'un Paltosu
Proust'un PaltosuLorenza Foschini · Kırmızı Kedi Yayınları · 201268 okunma
2/10 puan verdi
ne desem ben de bilmiyorum
Kötü anlamda eleştirdiğim bir kitap oldu, kitabın sevenleri görmezden gelsin bence. Sevdiğim kitapların gömülmesinden nefret eden biriyim ve hemen o tarz yorumları geçiyorum siz de öyle yapın canınız sıkılmasın. Yağmur'un bir an önce yazmaya ara verip karakter derinliği üzerine çalışması gerekiyor. Çünkü şimdiye kadar yayınlanan tüm
Buzdan Kıvılcım
Buzdan KıvılcımAdora Yağmur · İndigo Kitap · 202416 okunma
Reklam
Kimsenin oğlu gibi olamadım. Ne annemin ne babamın ne de kayınpederin. Ama baba oldum. Oğul olmak ne demek bilmiyorum ama bir oğlum var. Koca dana oldu şimdi. Doğduğu ilk gün aldım bunu kucağıma, dedim "Ben seni çok seveceğim, bunu da sana göstereceğim." Yapamadım. Seviyorum ama bunu ona gösteremedim. Öyle sokakta elini tutamadım, okula gönderirken yanaklarından öpemedim, omzuma alıp gezdiremedim. Yapamadım işte, denedim ama pek olmadı. Sanki oğlum benmiş aslında, benim çocukluğummuş da ben ona babalık ediyormuşum gibi hissettim. Hoşuma gitmedi o hal. Ama seviyorum çocukları, çok seviyorum.
… Euphrasie: -Ya! Bilmiyorum demek ha? dedi. Tiksindiğiniz birine bir ömür boyu bağlanmak, sizi bırakıp gidecek çocuklar yetiştirmek, yüreğinizi yaraladıkları vakit Sağol! demek… İşte sizin kadından beklediğiniz namusluluk! Ya da, yaptığı fedakârlıklara karşı, ona acılar verirsiniz, bir yandan da onu baştan çıkarmaya çalışırsınız; direnirse, başını belaya sokacak oyunlar oynarsınız. Ne güzel bir hayat, doğrusu! Özgür kalalım da, hoşumuza gideni sevelim de genç yaşta ölelim, daha iyi.
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Bugün benim için berbat bir gün. Emeklerimin karşılığını alamadım. Hıçkırarak ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum. Yeni sınava çok az zaman kaldı ne yapacağımı bilmiyorum. Çıkmazda gibiyim. Yılların emeği hiçe gitmiş gibi hissediyorum.Yakın sandığım arkadaşım bu halime seviniyormuş gibi geliyor. İlerde hatırlamak bile istemem bugünü ama unutmak da istemiyorum. Buraya bir iz bırakmak istedim. Ne günler geçirdim, içimde ne fırtınalar koptu demek istiyorum ilerde. Yerimde saymam inşallah...
440 syf.
6/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Sobe
SobeN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20222,954 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.