Yok oluyorum yavaş yavaş, varlığımı hissettirmeden, göz göze gelmeden yok oluyorum. Bir demet güle muhtaç kalmadan gidiyorum. Ne zormuş geride yaşanmamış anılar bırakmak, ne zormuş yaşamış gibi hatırlamak ve ne kadar zormuş kalbinde yaşamak. Sevgilim..
Gülüşü, dünyamı saran sevdiğim.
Bu mektup sana, bu mektup bize.
Bir bir yazdım her şey olmayan hiçlerimizi.
Güzeldi köşe başlarında seni izlemek, saçına taktığın her bir çiçek..
Güzeldi ,sensizde olsa kırlarda yeşermek.
Sensiz de güzeldi sevmek. Sensiz ve sensizlik. En sadık yoldaşlarım. Yoldayım, her an ne getireceğini bilmediğim bir patikadayım.
Bu ne karışık yolculuk böyle. Kalbine tarif gerekiyor sevdiğim. Her köşeden yolcu çıkıyor. Kaç yol var kaç yolcu ağarladın ne yapsam sayamadım.
Kübra Nur Gümüş
Şu ana kadar okuduğum en kötü kitap hakkında birkaç yorum yapayım ki siz de benim gibi sırf bazı alıntılarını beğendiğiniz için kitabı okuma gafletinde bulunmayın. Bu kitap hakkında olumsuz yorumlar görmüştüm ve "Ne kadar kötü olabilir ki?" diye düşünmüştüm, bir kitabın ne kadar kötü olabileceğini merak etmiştim, cevabını buldum. Bu
Ne demişti en son. 'Seni sevmek güzeldi Korsan.' Gülümsedi. Hâlâ çok güzeldi ki o adamı sevmek. Hâlâ tutunduğu tek daldı. Hâlâ sığındığı tek limandı. Hâlâ yalnızlığının en kalabalık haliydi o adamı sevmek. Ama hâlâ en büyük imkânsızı, en geri dönülmez yolu, en kapanmayan yarasıydı da..
"Dinle! Sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce. Ne olduğunu sonra anlayacaksın. Dinle! Sevmek alışveriş değildir,geometri değildir, aritmetik değildir. En değerli şeydir belki ama karşılığında hiçbir şey alınmaz. Karşılıksız bir çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek. İskambil kâğıdı değildir, zar değildir, bir dilim değildir.
Her kitabın bir vakti vardır. Ve ben, o vaktin geldiği bir mevsimdeyim. Yoksa yanılıyor muyum? Her vaktin mi bir kitabı var?
Öyle bir vakitteyim ki tam da TUTUNAMAMA vakti...
Bu satırları kitaba başlamadan yazıyorum.
Okumaya nedense korktuğum bir kitap. Nedensiz bir korku, ya da tutunamama korkusu. Böylesine beğenilen ve çok okunan bir kitap beni
'İnsan denen hayvanın karanlık özünde, sahip olmak öldürmekle aynı şey miydi?'
Ortaya çıkan bir cinayet, olaya farklı şekillerde dahil olan karakterler..
İhanet, kişisel çıkar, hırs, intikam, ego, bencillik ve belki de biraz aşk. Tüm bu karmaşık, insana has duyguların ortasında korkunç bir cinayet. Peki ya bu cinayet çözülebilir mi? Ya da
Sevdiğim bir arkadaşım demişti, gerçekten hak ediyor musun bu kitabı diye. Başka bir kitaptı tabii ve hak etmemiştim elbette daha. Ama ya Furüğ’u hak etmek için ne yaptım ben. Okumak için , bitirmek için. Yeterli mi beğenmek, sevmek , paylaşmak , buralara bir şeyler karalamak. Ne bileyim ölüm yıldönümünde anmak, hatta onun için şiir yazmak. Bilmiyorum . Aslında biliyorum, tükettim her şey gibi bu kitabı da bir gecede. Kadının ömrünü verdiği her şeyi beynimin kıyıcısından geçirdim küçük zevklerim pahasına. Çıkardığım anlık esansları attım hafızamın balta girmemiş ormanlarına. Sonra hiçbir şey yokmuş gibi devam ettim /ediyorum her şeye. Bahçe deyince birisi a, evet çok güzeldi okudum diyeceğim. Ya da ev karadır diye bir filmi büyük bir sorumluluk duygusuyla içim kan ağlayarak paylaşacağım. Ama bahçenin bitiminden aya doğru koşan bir ağustosböceği sesi duymaya çalışmayacağım hiç. Ya da memelerine yaslandığımda, kendimi dinleyeceğim sadece her zamanki gibi. 678 sayısı gülümsetmeyecek de beni herhalde. Fethi bilmeyeceğim, merhaba demeyeceğim o eşikteki kıza hiç. Ya da bilmiyorum, belki değişmişimdir, belki de gerçekten sevmişimdir, hak etmişimdir, bir daha okuyacağım, yeniden doğacağım. Belki o koca bahçesinde kalbinin, saçma birisine de yer vardır. Hayat belki… Ama ben ne anlarım ki.
Bırakmalıyım artık bu anlamsız yazıları incelemelere yazdığım, yarın sabah başka biri olacağım yine, tüm masalları unutacağım. Ama bu gece, sanırım yeniden okuyacağım yeryüzündeki ayetleri.
Yeryüzü AyetleriFuruğ Ferruhzad · Can Yayınları · 20193,354 okunma
Hey gidi günler, diyenler!
Benim çocukluğumda her şey daha başkaydı diyenler!
Televizyonda bir şeyler izlemenin dahi güzel olduğu, izlenenlerin gün içinde tartışıldığı günleri özleyenler!
Yedi Numara
Bir Demet Tiyatro
Bizimkiler
Kaygısızlar
KAYBETMEDEN ÖNCE BULMAK LAZIM..
Daha biz, tatile çıkacaktık seninle. İlk görev yaptığın yere, Fethiye 'ye gidecektik. Bir zamanlar tek başına attığın adımlara, bu sefer ben de eşlik edecektim.
Her yeri, her şeyi anlatacaktın bana. Ben hayatımda, seni dinlemek kadar, kimseyi dinlemeyi sevmedim baba.
Canım yanıyor, daha çok yanar. İlacı senin
Merhaba canımmm dostlarımm. Gününüz güzel geçmiştir şu ana kadar umarım. Ve malum gün daha bitmedi. O yüzden gecenizin de güzel geçmesini diliyorum şimdiden. Kitabın kapağına bakalım ilk olarak siz ne görüyorsunuz bilmiyorum hiç. Ama ben üzgün, kırgın, belki biraz da kızgın ama kızgınlığı en çok kendine olan bir adam görüyorum. Bu kitap adından
Benim güzel ülkem...
Her toprağı şehit kanı dolu ülkem.
Vatanların en güzeli...
Üstünde nice güzellikler boy gösterirken bir yandan da ne büyük acılara şahit oldun.
Okuma sürecimde fark ettim ki bu konuyla ilgili ne çok kitap okumuşum. Şunu ifade edebilirim: bu konu evrensel bir konu. Zamandan ve mekandan bağımsız. Maalesef tarihin birçok