Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Matrix'in ilk filminde Ajan Smith'in Morpheus ile paylaştığı ilginç bir tespit söz konusudur. İnsanın canlıları sınıflandırmasında, kendisini memeli sınıfına koymasının hatalı olduğunu öne sürer. Çünkü yeryüzündeki bütün memeliler muhtaç oldukları doğa ile mükemmel bir denge içerisindedirler. Ama insan öyle değildir. Bulunduğu yeri sonuna kadar sömürür, yok eder ve kendisine yeni sömürülecek yerler arar. Canlılara baktığımızda bu tarz yaşayan bir canlı daha söz konusudur. O da virüslerdir. İnsanlar da tıpkı virüsler gibi çoğalır, yok eder ve kendisine yeni yok edilecek yerler arar. Yukarıda vurguladığımız "insan doğup, mikrop ölme" tespiti her ne kadar insanlığın doğaya olan acımasız yaklaşımına güzel bir gönderme yapıyor gibi görünse de bu cümle mecazi bir mesaj kaygısından uzak, oldukça bilimsel bir gerçeğin altını çizmektedir. İnsan olarak doğuyoruz. Oldukça korunaklı, tüm mikroplardan uzak, steril bir yer olan anne rahminde yetiştik hepimiz. Ama daha sonra dünyaya gelmek zorunda kaldığımız, o ilk andan itibaren deyim yerindeyse kirlenmeye başladık. Artık mikroplar her yerimizdeydi ve o kadar hızlı çoğaldılar ki sayıları bizden daha fazla hale geldi. Evet, sevgili okuyucu, muhtemelen elinizdeki bu kitabı alma konusunda verdiğiniz kararın, beyninizdeki bir grup nöronun arasındaki elektriksel iletişime ait olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bu kitabı almanıza neden olan etkenin, vücudunuzda yaşayan bir grup mikroptan kaynaklanmış olabileceği ihtimalini unutmayın lütfen.
İnsan olarak doğup, mikrop olarak ölüyoruz.
Sonuçta minnacık mikroorganizmalardan bahsediyoruz, değil mi? En fazla ne yapabilirler ki? Yakın dönemde yapılan birçok çalışma şunu göstermektedir ki bu mikroorganizmaların beynimiz ve davranışlarımız üzerine çok ama çok büyük etkileri bulunmaktadır. Ruh halinizden tutun seçeceğiniz yemeğe, hatta sıkı durun eş seçiminize bile karışan bir canlı topluluğundan bahsediyoruz. Peki nasıl? İşte elinizde tuttuğunuz bu kitapta, bu canlılarla olan garip ilişkimizi ele alacağız ve sevgili okuyucu inanın bana çok ama çok ilginç bir dünyaya yolculuk edeceğiz Bu yolculuk sırasında öğreneceğiniz tüm bilgileri tek bir cümle ile ifade etmek gerekseydi eğer, aşağıdaki cümle durumumuzu fazlasıyla güzel özetlerdi. İnsan olarak doğup, mikrop olarak ölüyoruz.
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
Kitaba başlamadan önce bir durun. Cioran ve felsefesi hakkında kısa bir araştırma yapın. Eğer hala 'evet, gerçekten hazırım' diyebiliyorsanız başlayın derim. Kısa sürede okunabilecek, kolay hazmedilebilecek bir eser değil. Her sayfa, her cümle üzerinde durup bazen dakikalarca düşünmeyi gerektiriyor. Cioran mutsuzluğu seçmiş ve kanıksamış bir adam. Nietzsche gibi kendine bir çıkış kapısı da bulmamış. Ona göre bu hayata geliş sebebimiz bile mutlaka bir yerlerde bir günah işlemiş olmamız. Hiçbir şeyin anlamı yok. İnt*har etmemiz bile anlamsız. Çünkü hepimiz "palavracı iblisler olduğumuzdan sonumuzu erteliyoruz." Bu sebeple "aşağılık birer kürek mahkumuyuz ya da evrenin leşi üzerinde sürünen bir solucanız." Satırlarca altını çizdiğim sayfa var kitapta. Okurken gözleriniz bazen okuduğunuzun şiddetinden yuvalarından çıkacakmış gibi oluyor. Yazara kızıyor hatta 'hadi canım, o kadar da değil, zavallı, ne yaşadı ki acaba' tarzında monologlarda buluyorsunuz kendinizi. Korku filmi sahnelerini aratmayan satırlar bir yandan şok edici, dehşete düşürücü iken diğer yandan ilginç bir şekilde haz da veriyor. Yani ben öyle hissettim. Kitabın sonlarına doğru yazara hak verdiğim yerler bile oldu. En ilginç bulduğum yerlerden biri Duanın Küstahlığı bölümünde Tanrıya dua etmeme gücü için yalvarırken aslında yine dua ediyor oluşu paradoksluğuydu. Pek çok farklı konuya ayrı metinlerde değindiği için durup dinlenip gücünüzü toplayıp okumaya devam edebilirsiniz. Okuyacak okurlara kolaylıklar dilerim.
Çürümenin Kitabı
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 202110,3bin okunma
Onu sekiz geçtiğinde
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim.  Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
'Ger­çekte çekilen acılardan gurur duymak gerekir, her acı bize yük­sek bir aşamada bulunduğumuzu anımsatır.' Ne ilginç, değil mi! Nietzsche'den seksen yıl önce söylenmiş! Ama benim size göstereceğim cümle bu değil, bekleyin bir dakika - işte bul­dum. Okuyorum: 'İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğ­renmeden yüzmek istemez.' Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüz­mek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratıl­mışlar, suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim dü­şünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bun­da ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş to­kuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur.
256 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Aile, karakterlerimizi büyük ölçüde şekillendiren, toplumun en küçük yapıtaşı diye öğretildi bize.Bazı çocuklar şahane ailelerinden dolayı çok şanslı iken bazı aileler ise yaptıkları yanlışlarla çocuklarını yaralayarak onlara zarar verebiliyorlar.Hayat bu düşe kalka öğreniliyor elbette ama bazı yaraların da silinmeyen etkileri var. Bunca şeyi size
Çokgözlü Mavi
Çokgözlü MaviYaprak Karahan · Eyobi Yayınları · 202358 okunma
Reklam
238 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yarını düşünerek bulunduğunuz ânı mahvetmeyin!
Aslında kötü değil güzel bir kitaptı fakat Dostoyevski kitaplarından sonra buna başlamak, biraz 'arşa çıkmış çıtayı düşürmek' gibi oldu benim açımdan. Belki de bu yüzden tam puan veremedim. Kitabın ne anlattığına dair yeterince inceleme var zaten. O yüzden ben biraz farklı incelemek istiyorum. 24. sayfada Alaimisema'nın (kelebek)
Kelebekler ve İnsanlar
Kelebekler ve İnsanlarÜstün Dökmen · Remzi Kitabevi · 2016957 okunma
368 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
İlk hesabımı sehven sildikten sonraki ilk incelemem olacak. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Yazar kitabı için ön sözde İslâm’ı bugünkü neslin konuştuğu ve anladığı dilde “tercüme” teşebbüsüdür diyor. Kitap iki bölümden oluşmakta: BATI DÜŞÜNCESİNİN TEMELLERİ ve İSLÂM - İKİ KUTUPLU BİRLİK Yazar sanat konusuna detaylı girmiş ve kitabın adı Batı ve Sanat olsa çok daha yerinde olur diye düşündüm. İlk bölümlerde insan ve hayvan arasındaki farklar üzerinde, sanat, ahlâk, kültür gibi konular üzerinde durulmuştu. Çok ilginç bilgilerin, görüşlerin yer aldığı bir kitaptı. Beklediğim gibi İslâmî bilgilerin ön planda olduğu bir kitap değildi maalesef. Kitapta felsefik ve bilimsel konulara ağırlık verilmiş. Bununla birlikte yazarın muhteşem bir şekilde ifade ettiği çok güzle çok muhteşem yerler de vardı. Bu yüzden okunup istifade edilebilecek bir kitap.. Bu tür ağır ve kalın kitaplar okuduğumda ara ara sıkılabiliyorum. Özellikle konu anlatılırken derinlemesine felsefeye kaçılması, ağır dil kullanılması ve gereksiz detaylarla konunun dağıtılması kitabı okurken bitse de daha güzel kitaplara geçsem hissi veriyor. Şöyle de bir gerçek var: Kitaba bütün olarak değilde sadece alıntıladığım yerlere bakarak kitabın ne kadar müthiş olduğunu söyleyebilirim. Bu tür kitapların en güzel yanı da güzel yerleri binlerce cümle arasından özenle seçip çıkarmak. Çünkü kitap bittikten sonra elde kalan güzel alıntılar en güzel kazanım bence... Kitaptaki favori cümlem: Güneşin çoktan battığı yerde de gecenin bütün sıcaklığı yine güneştendir. Keyifli okumalar dilerim...
Doğu Batı Arasında İslam
Doğu Batı Arasında İslamAliya İzzetbegoviç · Yarın Yayınları · 20153,479 okunma
Latife Hanım ile Mustafa Kemal’in sırrı: Kanlı yelpaze
Latife Hanım-Mustafa Kemal evliliğinin gergin anlarından biri... Sinirini yelpazesini avucuna vurarak gidermeye çalışan Latife Hanım, elini kanatır. Atatürk, tokat atmaya yeltenir. Fakat Latife Hanım kendini müdafaa için elini siper etmeye kalkınca kanlı parmaklar Atatürk’ün yüzüne isabet eder... Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına giren
...neyin var benim sevgilim derdim ona ellerin buz gibi rengin birdenbire soldu unut bütün bunları insanlarla gerçekleştirmek istediğin bütün hayallerini bana söyle bütün bunları seni dinlemek istiyorum o kadar çok yarım kalmış yaşantı birikti ki canım Günseli onların hepsini anlatsam kaldığım yerden yaşamağa kalksam benden kaçarsın hayır
1.011 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.