Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnız evlere dikkat ettiniz mi, o evlerin içindeki televizyon hiç kapanmaz. Bir ses olsun ister insan etrafında. Yalnız olmadığını kanıtlamak ister gibi. Ama en büyük kabulleniş, hiç susmayan ve ne oynadığını bile çoğu kez bilmediğiniz o televizyondur.
Sayfa 156 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
Bilinç seviyesi ne kadar düşerse fanatiklik de o ölçüde artar.
Reklam
O ne devir ne devrandır Ahir zamana geldik Ömür yol dünya handır Vatanım misafir değildir..
Bu ölüm herkesin nazarında ani olmuş. Zaten hep böyle olmaz mı? Her ölüm ani, her ölüm erken, her ölüm vakitsiz görülmez mi? Esasında her ölümün bir vakti, zamanı vardır. O vakit geldiğinde ne bir adım ileri gider ne de bir adım geri gider insan. O vakit gelip çattığında insanın alacağı soluğu tükenmiş, içeceği suyu kurumuş olur.
Bir tek gözler yalan söyleyemez. Başka her yerin söyler ama bir tek gözün yalan söyleyemez. Gözler ruhun aynasıdır gerçekten. Ruhunda, içinde ne varsa o gözbebeğine yansır. Senin ağzından ne kadar güzel kelime dökülürse dökülsün, senin ruhunda onu söylerken bir art niyet varsa eğer işte o gözbebeğinde gözükür. Yani gözler yalan söylemez abi.
Kabullenme..
Hatırlıyorum biz seninle karşılaştığımızda şefkate ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu anlamıştık. Bir anda ve aynı anda. Bizimki ilk görüşte umuttu! Yarayı gösterebilme ve beraber iyileşebilme umudu. Kırık, çıkık, bozuk, çürük demeden hiç dokunulmamış duygularımızı birbirimize açmaya cesaret etmiştik. Göğsümdeki üzüntü, karnındaki utanç, midemdeki korku, boğazındaki öfke çıkmaya yer bulmuştu bir aradayken. Aynı değildik ama birbirimize anlattığımız anıların derinliğinden benzemiştik. Belki tam değildik ama eksikliklerimizden bizi tamamlamıştık. Öyleydik! Ağlarken, gülerken, savaşırken, barışırken çok güzeldik. Hepsini hatırlıyorum. Sonra sen senden, ben benden ve biz bizden uzaklaşmaya başladık. Öyle oluyor. Gün geliyor her çizgisini ezbere bildiğin ellere dokunsan da temas edemiyorsun. Her tonuna aşina olduğun o gülüşlerden eksik bir şey duyuyorsun. Meseleler duyguların üstünü örtüyor, sorumlulukların altında anıların eziliyor. Dilini en iyi bildiğinle anlaşamıyorsun. Çok üzgünüm öyle oluyor gitmeye de kalmaya da yorgun hissediyorsun. Öyle kırdık öyle dağıldık ki sen benim en eski kopuk parçamın yerine yerleştireniydin. Şimdi kırık kalbimin yerini bulamaz oldum. Ben senin yüzünün boşluklarında yara bulup şefkat verirdim şimdi tüm ışıklar açıkken yüzünü bulamaz oldum ve kabulleniyorum. Bitti. Bu halde çıkmaya cesaret edemediğimiz yollarımız açık olsun. Birlikte parçalanmış her şeyimize rağmen canımız sağolsun. Gökhan ÇINAR
Reklam
Ağacın kökleri topraktan dışarı çıkarsa suyu iyi alamaz ve dalları da güzel beslenemez, yaprakları kurur, meyve vermez olur, faydası ve değeri kaybolur. Ama kökleri toprakta gizli olur ve görünmezse suyu iyi alır, damarları büyür, yaprakları yeşerir, meyvesi bollaşır, sahibi de o meyveyi toplar. Böylece ağacın kadri kıymeti artar. İşte delikanlı, salih amel de tıpkı bunun gibidir. Onun da kalpte gizli ve insanlardan saklı kökleri vardır. Bunlar özünde tertemiz amellerdir. Yapana da çok sevap kazandırırlar. Fakat kalpteki bu inancın veya bu amellerin bir kısmı insanlara görünecek olsa insanların bakışlarından korunamaz ve övülme tutkusu hastalığına yakalanır. Allah için amel eden kimse kendini ne kadar insanların bakışlarından gizlerse sadakat ve ihlâs derecesi o kadar artar, sevabı çoğalır. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: 'Gizli yapılan amel, aleni yapılan amelden yetmiş kat daha fazla sevap kazandırır
“Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz.”
Aşk filan bunlar saçma, doğrusu bu ki, ben onun zevkine hizmet ediyorum. Müdür bana kıymet verir, kendi işinin çıkarı için! Bankadaki arkadaşların çoğu beni sever gibi görünürler, hiçbiri beni çekemezler. Beni yerimden atmak, arkamdan gülmek için yanlış bir işimi arar dururlar. Küçük memur arkadaşların beni sevmeleri onlara yardım edeyim diyedir. Faika da beni severmiş! Boş laf. Ne onlar beni sever, ne ben onları. Ben Cavide'yi sevdim mi? Turan'ı seviyor muyum? İnsan, sevmenin ne demek olduğunu unutuyor da beni seviyorlar diye kendini avutuyor! Ben yalnız Fahriyi severim, o da beni sever. Severim. Niçin? Bunun niçini yok. O da beni sever, onun sevgisinin de niçini yoktur. İşte sevgi bu. Kalanı yalan. Kalanını biz uydururuz.
Sayfa 121Kitabı okudu
O zaman anlamış bütün gerçeği; ne yürüyormuş, ne duruyor. Yürüyorum dediği, durmanın ta kendisiymiş. Düş gibi bir şey yani... Koşarsın koşarsın da varamazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür. Sen bakarsın ışıltıyla. İleriye uzanırsın, uzandıkça da kolların uzar babam uzar... Gene de boşluğu avuçlarsın hep; düşünü düş yapan boşluğu...
Reklam
Sen bensiz var olamazdın… Gerçekten böyle miydi? Belki de bu senin tutsaklığın olduğu kadar da benim tutsaklığımdı… Koşullu mu seviyordum seni? Beni senden daha çok sevecek biri olmadığı için mi senin yanındaydım? Hem sevilmeden yapamıyor, hem de hiç bilmediğim birine delice bağlanmak, onun peşinde savrulmak, savrulurken kendini yıkmak, kurduğum her şeyi bozup yeni baştan kurmak istiyordum. Aramızda bilinmedik hiçbir şey kalmamıştı sanki… Sen beni neredeyse benden daha iyi tanıyordun. Ben senin nerde nasıl tepki vereceğini, ne zaman ne söyleyebileceğini adım gibi biliyordum. Gerçekten böyle miydi? En azından şu an bana böyle geliyordu… Sen benim bütün zaaflarımı, açıklarımı, günahlarımı biliyordun. Bundan mı sıkılmıştım acaba? Bir başkasına kendimi temize çekerek yeniden mi anlatmak istiyordum? Peki, bu anlattığım gerçek ben mi olacaktım? Bitecek miydi o zaman bu durmadan yaşadığım kopuşlarım, savruluşlarım?
"Burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta da şudur: Peygamberlerin söz haklarını din koyuculuğu düzeyine çıkararak onları Allah elçiliği konumundan Allah'ın ortaklığı konumuna geçirmek ne kadar tehlikeli ise onları sıradan insanlar konumuna getirmek de o kadar tehlikelidir. Din bu ikisinden de zarar görür."
Gönderi altına yapılan "dm kapat o zaman" yorumları "o saatte orada ne işi varmış" zihniyetinden bir fark içermiyor. Bir öneri olarak sunulabilir fakat amaçları öneri vermek değil. Açıkça o dm kapatılmazsa tabi böyle şeyler gelir başına mesajı iletiliyor kişiye. Sorunu, soruna maruz kalan kişiye baskı yaparak çözemezsiniz.
Alceste

Alceste

@alcestehsn
·
02 Mayıs 00:25
1000 kitap değil 1000 rezillik
Kitap uygulaması diye severek kullandığımız bu uygulama artık farklı emelleri olan insanlar tarafından ele geçirilmiş durumda. Arkadaş bulmak için kullananlar, ahlaksızlıklarını normalleştirmek için kullananlar, siyaset yapanlar. Gerçekten iğrenç hissediyorum, ben engellemekten bıktım onlar türemekten bıkmadı. Keşke insanlarımız daha bilinçli olsa. Bu yazıyı büyük bir sinir ve üzüntüyle yazıyorum. Asla yapmayacağım bir şeydi ama artık doldum, taştım. Hepinizden rahatsızlık verdiğim için özür dilerim. İyi geceler..
İbn Sîna'ya göre, var olan her şeyi aklımızla algıladığımız ve bunu da dille ifade ettiğimiz için, bütün insan bilgisi, kelimelerle dile getirmeye çalıştığımız kavramlardan oluşur. O halde bilgi, kavramlarla başlar. Yani bir şeyin ne olduğunu, ancak o şeyi ifade eden kavramı anladığımızda bilebiliriz.
Sayfa 125 - İsam YayınlarıKitabı okuyor
28 yaşındaki Muaz(r.a) vesilesiyle hepimize nasihat:
Hz. Peygamber (s.a.v) bu önemli ve kritik göreve(Yemen’e emir) gitmek üzere yola çıkan Mu'âz b. Cebel'i (r.a) kalabalık bir sahâbî grubuyla birlikte Medine'nin dışına kadar yolcu etti. Kendisine verdiği resmî belge yanında bir dizi nasihatte de bulundu: "Ey Mu'az! Sana Allah'tan ittika etmeni, doğru sözlü olmanı,
Sayfa 62
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.