Nedendir bilmem bilinçaltıma Dostoyevksi okuması çok zor bir yazar diye kazınmış ve ne zaman bir kitabını görsem, okumaya niyetlensem okumak zor ve boğucu olacakmış gibi geliyor. Ama şimdi okuduğum Dostoyevksi kitaplarını düşününce öyle bir etkide yaşamadım. Yazardan okuduğum 5 kitap oldu, normaldir ki bir noktada sıkıldığım da oldu ama Dostoyevksi'yi zor bir yazar diye etiketleyecek bir deneyimim de olmadı. Yazarla ilgili yapılan genel yorumlardan, fikirlerden etkilenerek bilinçaltıma işlenmiş ama düşünün, aslında öyle değil.
Dostoyevksi'nin aslında çok sürükleyici bir yazar olduğunun en büyük kanıtı bu kitap.
Evet bin sayfa ama o sayfalar dizi izler gibi akıyor. Sizi karakterlerin peşinden sürüklüyor.
Dostoyevksi meşhur psikolojik tahlillerin yapıyor yine, inanç tartışmalarına da giriyor. Kitabın isminden anlaşılacağı üzere baba-oğul ilişkileri, aile ilişkileri de başrolde.
O kadar çok şeye değiniyor ki bir kurguyu değil de gerçeği okuyormuş hissi veriyor.
Kalınlığı veya yazarı hatta Rus klasiği diye okumakta çekinenlerin çekinmesi gereken hiçbir şey yok. Kitabı öven, derinlemesine tahlilini yapanlar da okuyanlara bunu yapsa daha mantıklı olur. Okumayanlara derin derin anlatılan psikolojik yön, inanç/inançsızlık tartışması, toplumsal eleştiri vs. gibi şeyler okuyucu korkutmaktan başka bir şeye yaramıyor.