Ben aşkı iskandil edilemez, şiddetli olsalar da, nadiren patlak veren kasırgaların belli sınırlar içinde kaldığı, iki varlığın, lüksünden ve gösterişinden nefret ettikleri dünyadan uzakta, çiçekli adasında yaşadıkları, uçsuz bucaksız bir göl olarak düşünmüştüm. Ama, belkide yanılıyorum, aşk kişiliklerin izlerini taşıyor olmalı. Doğanın kuralları iklimlere göre biçimlenebiliyorsa, aynı şey neden duygular içinde geçerli olmasın?