Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İbrahim ibn Seybani anlatıyor:Ebu Abdullah el Mağribi ile Mekke’ye geldik. Bize Hallac’ın Ebu Kubeys dağında olduğunu söylediler. Oraya gitmek üzere yola koyulduk. Öğle saatlerinde Hallac’ın bulunduğu yere vardık. Hallaç bir kayanın üzerinde oturuyordu. O kadar terlemişti ki, üzerinde oturduğu kaya tamamen ıslanmıştı. Bu hâli gören Ebu Abdullah, geri döndü; bize de geri dönmemizi işaret etti, biz de geri döndük. Sonra Ebu Abdullah, “İbrahim, eğer ömrün kifayet ederse, o yukarıda gördüğün adamın başına neler geleceğini göreceksin. Hallaç, Tanrı ile sabır yarışına girmiş. Tanrı, hiçbir mahlukatm dayanamayacağı bir bela verecek ona.”
"Size neler borçlu olduğumu biliyorum anacığım. Sizinle tanıştıktan sonra kendimi daha iyi tanıdım, sizi sevmeye başladım. Sizden önce ben yapayalnızdım, dünyada yaşamıyor, uyuyor gibiydim. Onlar, düşmanların; suratım da bile bir uyumsuzluk buluyor, beni küçümsüyorlardı. Sonunda ben de kendimi aşağılık görmeye başladım. Aptal olduğunu söylediler, aptallığıma inandım. Fakat sizin gelişinizle karanlık hayatım, ruhum, kalbim aydınlığa boğuldu. Ruh huzuruna kavuşarak, başkalarından aşağı olmadığımı anladım. Göze çarpan bir halim, kibar tavırlarım, kısacası cilam yoksa da yine de ben bir insanım; kalben, fikren insanım."
Sayfa 140 - AtlantisKitabı okudu
Reklam
Bölüm 1; Beklenmedik Bir Parti
“Ah, pekâlâ,” dedi Thorin. “Uzun zaman önce büyükbabam Thror’un zamanında, ailemiz uzak Kuzey topraklarından sürüldü ve tüm servetleri ve aletleriyle birlikte haritadaki bu Dağ’a geldiler. Dağ, uzak atam İhtiyar Thrain tarafından keşfedilmişti, ama onlar madenler açıp tüneller kazdılar ve daha büyük salonlar ve daha geniş atölyeler inşa
Sayfa 32 - İthaki Yayınları, Çevirmen: Gamze Sarı Özgün Adı: The Hobbit İthaki Yayınları - 562 3. Baskı, Aralık 2009, İstanbul E-kitap: 1. Sürüm, Şubat 2015 Aralık 2009 tarihli 3. baskısı esas alınarak hazırlanmıştır.)
Zincirden Boşanmış Variller Örümceklerle olan savaştan sonraki gün, Bilbo ile cüceler açlık ve susuzluktan ölmeden önce çaresizlik içinde son bir çabaya kalkıştılar. Ayağa kalkıp, on üçünden sekizinin yolun bulunduğunu tahmin ettiği yöne doğru sendelediler; ama haklı olup olmadıklarını hiç öğrenemediler. Ormanda var olduğu kadarıyla gün
Sayfa 191 - İthaki Yayınları, Çevirmen: Gamze Sarı Özgün Adı: The Hobbit İthaki Yayınları - 562 3. Baskı, Aralık 2009, İstanbul E-kitap: 1. Sürüm, Şubat 2015 Aralık 2009 tarihli 3. baskısı esas alınarak hazırlanmıştır.)
Eşi, ortağı, zevcesi, oğlu olmayan Cenabıhak için bile işitmedin mi Hristiyanlar neler söylediler. İnsanların dillerinden kurtuluş mümkün değildir. Dile düşen insanlara çare, ancak sabırdır.
Herkesin Kur'an adına konuşmayı marifet saydığı günümüzde, Kur'an adına söylenenleri hatırlamaya çalışın, sonra da bir bakın aklınızda o Mübarek Kelam'dan neler kalmış!? Hiç düşünü­lüyor mu ki geçen asrın sonlarından itibaren baş­layan Kur' an' da bilimsel keşiflerin şifresini bul­mak çabası, bugün Kur'an'ın tebliğini ne hale ge­tirdi; Kur'an'daki
Sayfa 36
Reklam
"Aah, o zamanlar hayat şimdikinden iyiymiş. O zaman insanlar mertmiş, birayı galonla içerlermiş - biralar da sertmiş o zamanlar- at sırtında yol alırlarmış, bizim gibi otomobile kurulup sigara tüttürmezlermiş. Daily Window'daki yalanları, pislikleri okuyup her gece aptal aptal televizyona bakmazlarmış. Polaris füzeleri, bilmem neler yokmuş. Şarap fıçılarıyla dürüstçe, sağlıklı, temiz yaşarlarmış, çocuklar büyüklerine saygı duyar, horlayıp aşağılamazlarmış onları. Savaş zamanında da masum insanları hidrojen bombalarıyla, bilmem neyle yok etmezlermiş şimdiki gibi, kılıçlarıyla mertçe kan döküp kafa keserlermiş, herkes de savaşa katılırmış. Şarkı söylediler mi şimdiki gibi yeniyetmelere milyonlarca satılan plaklardaki gibi boktan saçmalıklar değil, aklı başında sözleri olan, namuslu, güzel şarkılar söylerlermiş. Tamam, haklısın," diye devam etti, oysa ben ağzımı açmamıştım, "hayat hijyenik değildi, naylonlara doldurulmuş ekmeklerden, beykınlardan yoksundular, çamaşır makineleri, kaloriferleri yoktu, ama gene de bizim bu hayatımızdan daha iyi bir hayattı onlarınki."
Komutanlar hakkında devamlı suistimal iddiaları çıkarılmıştır. Birinci Dünya Savaşında Levazım Komutanı olan Topal İsmail Hakkı Paşa için neler söylediler. Ölünce koskoca Paşa'dan sadece bir tahta bacakla, üç odalı bir ev kaldı.
Sayfa 84
Yıllarca bu ölümde düşündük durduk Yıllar neler anlattı, neler söylediler.
Sayfa 72
192 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.