Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kesmemeliydi, diye düşünür Phaedrus, eğer belli bir bakış açısının propagandisti değil de gerçekten gerçeği arayan biri olsaydı bunu yapmazdı. Bazı şeyler öğrenebilirdi. "Diyalektik her şeyden önce gelir" belirlemesi yapılır yapılmaz bu belirlemenin kendisi de diyalektik sorgulamanın konusu olan diyalektik bir varlık haline gelir. Phaedrus sormalıydı; diyalektik soru-yanıt yönteminin gerçeğe ulaşmada her şeyden daha önce geldiğini gösteren hangi kanıt var? Hiçbir kanıt yok. Ve bu tümce izole edilip kendisi bir sorgulama konu- su olursa saçma bir hale gelir. İşte bu diyalektik, Newton'un yerçekimi yasası gibi, kendi kendine, hiçliğin ortasında oturup dururken evreni doğuruyor, ha? Eşeklik bu. Mantığın ana-babası olan diyalektiğin kendisi retorikten gelir. Retorik de mitlerin ve antik Grek şiirinin çocuğudur
425 syf.
9/10 puan verdi
Evren nedir?
Evrenin Yaşamı adlı kitap kozmoloji dalında yazılmıştır. Kısaca değinmek gerekirse Kozmoloji: Evrenin kökenini, tarihini, yapısını ve geleceğini inceler. Bunun için de astronomi, fizik, kimya gibi çeşitli doğa bilimlerini bir araya getirir. Başlıktaki soruya gelecek olursak cevabı sandığınız kadar basit değil. Yazarın cümleleriyle "Çok büyük
Evrenin Yaşamı
Evrenin YaşamıLee Smolin · Alfa Yayıncılık · 201529 okunma
Reklam
Genellikle bilimin hiçbir kalıcı doğru ortaya çıkaramadığı kabul edilir. Newton'ın makinasal evreni, makinasal değil işlevsel olan asıl evreni açıklayamaz. "Kusursuz" çemberlerden oluşan Kopemik'in dünyası olgulara uymaz. Kepler'in elips biçimindeki gezegen yörün­gelerine uzayda rastlayamayız. Matematik bilimi verdiği sözleri tuta­mamıştır. Uzay boş değildir; bugüne dek kimse atomları ya da havada uçuşan amip tohumlarını görememiştir. Kimyanın canlı maddeyle ilgili olguları açıklayabileceği dogru degildir ve içsalgılar (hormonlar) ver­dikleri sözü tutmamıştır. Ruhbilimcilerin ruhbilimin son dayanağı yap­mak istedikleri bastırılmış bilinçaltının uygarlığın kısa bir döneminin makinacı-gizemci uydurması olduğu ortaya çıkmıştır. Tek ve aynı canlı varlığın işlevleri olan tin'le ten insan kafasında hala ayrı ayrı yer tutmaktadır. Tıpkı bir ermişin tam anlamıyla ermiş olmayışı gibi, do­ğabilim (fizik) de şaşmaz bir bilim değildir. Birkaç yeni yıldızın, uy­dunun ya da samanyolunun bulunmasının ne önemi var? Yeni ma­tematik formüller pek az değişiklik getirecektir. Dirimin ne oldugu bilinmedikçe yaşamın anlamı üzerinde kafa patlatmak boşunadır. Her insanın belli ve dolaysız bir bilimle bildiği üzere "Tanrı Dirim'in ta kendisi oldugundan", neye hizmet ettiğimizi bilmeden Tanrı'yı aramak ve ona hizmet etmek bir işe yaramaz.
Pdf
“Newton, Copernicus sistemi kabul edildikten sonra, dinsel inançları sarsacak bir şey yapmış olmuyordu. Kendisi de koyu bir Hıristiyan, Kutsal Kitap’a inanan bir kimseydi. Onun evreni, içinde gelişmeler bulunmayan bir evren değildi, söylediklerinde bu konuya hiç rastlamıyoruz ama herhalde bütün evrenin tek parçadan yaratıldığına inanıyordu. Gezegenlerin güneşin çekiminden kurtulmalarını sağlayan teğetsel hızlarını açıklarken, hepsinin başlangıçta Tanrı eliyle boşluğa fırlatılmış olduklarını tasarlıyordu; bundan sonra olup bitenler de genel çekim yasasıyla açıklanıyordu.”
Sayfa 37 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Göklerde ve yerde bulunanların hepsi O'ndan ister.(O'na muhtaçtır). O her an yaratma halindedir." Rahmân/29 (isaac newton'a göre "tanrı evreni ve herşeyi bizim sonradan bilimsel kanun olarak anlamlandırdığımız sistemlere göre yaratmıştı. O, artık olan bitene karışmıyordu." Tezini çürütmüstür.)
Sayfa 571Kitabı okudu
Kepler ve Newton insanlık tarihinde çok önemli bir geçiş dönemi ifade ederler. Bu dönemin ortaya koyduğu ilke, doğanın tümünde çok yalın matematik yasalarının geçerli olduğu ve yerküremizde olduğu kadar göklerde de aynı yasaların uygulandığıdır. Kepler ve Newton gözlemlere dayalı bilgilerin dakikliğine saygı gösterdiler; onların gezegenlerin devinimlerine ilişkin tahminlerinin doğruluğu, insanoğlunun sanılandan çok daha fazla Kozmos'u anlayabilmesine yardımcı kanıtlar sağladı. Çağdaş uygarlığımızın tümü, dünya hakkındaki görüşümüz ve şu anda evreni keşifteki girişimlerimiz, hep onlara borçlu olduğumuz şeylerdir.
Sayfa 95 - Üçüncü Bölüm - Dünyaların UyumuKitabı okudu
Reklam
398 syf.
9/10 puan verdi
Carl Sagan'ın Kozmos'u: Evrenin Gizemlerine Bir Yolculuk Carl Sagan'ın Kozmos'u, 1980 yılında yayımlanan ve evrenin oluşumundan yaşamın kökenine kadar uzanan geniş bir yelpazede bilimsel bilginin sunulduğu bir kitaptır. Sagan, bu kitapta evrenin büyüklüğünü ve karmaşıklığını, bilimsel keşiflerin heyecanını ve evrendeki
Kozmos - Evrenin ve Yaşamın Sırları
Kozmos - Evrenin ve Yaşamın SırlarıCarl Sagan · Altın Kitaplar · 20225,5bin okunma
17. yüzyıl bilimsel devriminin en önemli isimleri Descartes, Kepler, Galile, Leibniz, Newton gibi isimler matematiği Allah'ın evreni yazdığı dil olarak görerek bu konudaki yaklaşımlarını sergilemişlerdir.
Sayfa 81 - İstanbul YayıneviKitabı okudu
Newton’un sonsuz evren fikri, yaratılışın başlangıç zamanını göstermek açısından güçlük çıkarıyordu ve zihinde belirsizliğe yol açıyordu. Fakat sonsuz güçlü Tanrı’nın, sonsuz bir evren yaratabileceği, Kilise dahil bir çok ilahiyatçı tarafından benimsenmişti. Newton’dan sonraki bilim adamları ve felsefecilerin aşağı yukarı hepsi, Newton fiziğinin etkisi altındaydılar ve evreni sonsuz büyüklükte kabul ediyorlardı. Bu, Big Bang teorisi ortaya konana kadar böyle devam etti.
Newton, çekim gücü egemenliğinde sonsuz bir evren öngörmüştü. Çünkü sonlu ve durağan bir evrenin içinde, birbirini çeken madde yapışacak ve tek bir bileşene dönüşecekti. Oysa evrende böyle bir yapının olmadığı görülüyordu. Newton, maddenin sonsuz bir evrene yayıldığını söyleyerek bu sorundan kaçmaya çalıştı. Oysa bu evren modeli de sorunu çözemiyordu; eğer her nesne, diğer bir nesne üzerinde çekim kuvvetine sahipse, evrendeki yıldızlar neden bu kadar uzun süredir birbirlerinden ayrı kalmışlardı? Evreni sonsuz büyütmek sorunu çözmüyordu; belli bir bölgedeki yıldızlar birbirlerine azıcık yaklaşacak olsalar, aralarındaki çekim kuvveti uzak yıldızların itme kuvvetine üstün gelecekti ve birbirlerine yapışacaklardı; yıldızlar birbirlerinden azıcık uzaklaşsalar, çekim kuvvetinden kurtulduklarından gittikçe daha da uzaklaşacaklardı. Kısacası evreni sonsuz büyütmek, çekim kuvvetinin yol açacağı sorunları yok etmiyordu, evren sonsuz bile olsaydı her şey sonunda yine çekim gücüyle bir tek bileşene dönüşecekti. Bu ise milyarlarca yıldır var olduğunu bildiğimiz evren ile uyumlu değildir.
398 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.