Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... Bazılarına göre Bethoven'ın sağır olduktan sonra bestelediği müzik, müzik tarihinde yapılmış olan bestelerin en güzelidir. Tuşlar, "Mutlu olduğunu düşünüyorum," dedi. "Sana sunulan yeteneklerini șimdi sen dünyaya sunuyorsun. Ludwig şakacı bir edayla, "Evde oturup surat asmaktan daha iyidir" dedi. "Fakat
En sevdiklerimden;
Yıl 1938...Günlerden 10 Kasım... İstanbul Hukuk Fakülte'sinde bir Alman Profesör 10 Kasım günü acı haberi duymuş ve derse gireyim mi, girmeyeyim mi diye kararsızlık içinde kalmıştır. Rektörün yanına giderek sormuş: - Efendim kararsızım, acaba ne yapsam? Rektör: - Sizde böyle büyük bir adam ölünce ne yapıyorsanız onu yapınız. Cevabını verir. Profesörün cevabı öyle çok şeyi anlatmaktadır ki: - Bizde hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi ki...
Reklam
kapısında 1. Yedi adam biri bir gün bir kan gördü gereğini belledi yari alsa koynuna
Kitaplarını göndereyim mi diye soruyorsun?— Tanrı aşkına, bana onlardan bahsetme! Artık ne yönlendirilmek, ne teşvik edilmek, ne de coşturulmak istiyorum, bu yürek zaten yeterince fırtınalı; benim ninniye ihtiyacım var, bunu da fazlasıyla Homeros'umda buldum. Öfkeli ruhumu sıklıkla onunla yatıştırıyorum, zira bu yürek kadar günü gününe uymayanı, bu yürek kadar kararsızını görmüş olamazsın. Sevgili dost! Kederden hazzın doruklarına, tatlı hüzünden mahvedici aşk acısına geçerken beni sık sık görme sıkıntısını çekmiş olan sana bunları anlatmama gerek var mı? Kalbime küçük ve hasta bir çocuğa bakar gibi bakıyorum; her arzusunu yerine getiriyorum. Bunu başkalarına söyleme; bundan dolayı beni ayıplayacak insanlar çıkabilir.
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Selim'in Günseli'ye Veda Mektubu...
. Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Sayfa: 531 - 537Kitabı okudu
“Sevdiği yazarlara korkuyla karışık bir saygı duyar; aynı zamanda, onları, günlük basit olayların kahramanı olarak gösterip alay etmekten kendini alamazdı. Onları, hayalinde gülünç duruma düşürerek kendilerini beğenmelerine engel oluyormuş. Onlara kızıyordu: ‘Bana hayatı zehir ediyorlar. Bütün yaşantımı etkileyerek benim için hayatı yaşanmaz bir
Reklam
Kitaplarını göndereyim mi diye soruyorsun? -Tanrı aşkına, bana onlardan bahsetme! Bu yürek zaten yeterince fırtnalı; benim ninniye ihtiyacım var... Zira bu yürek kadar günü gününe uymayanı, bu yürek kadar kararsızını görmüş olamazsın. Sevgili dost! Kalbime küçük ve hasta bir çocuğa bakar gibi bakıyorum...
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İstanbul Hukuk Fakültesi’nde bir Alman profesör 10 Kasım günü acı haberi duymuş ve derse gireyim mi, girmeyeyim mi diye kararsızlık içinde kalmıştır. Rektörün yanına giderek sormuş: -Efendim kararsızım, acaba ne yapsam? Rektör: -Sizde böyle büyük bir adam ölünce ne yapıyorsanız onu yapınız. Cevabını verir. Profesörün cevabı öyle çok şey anlatmaktadır ki: -Bizde hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi ki...
Sayfa 311 - Epsilon YayıncılıkKitabı okudu
Kötülük yoktu Âdem'in mayasında, özünde temizdi, iyiydi. Lâkin sınav yeriydi dünya. İyiliği ve merhameti sınırsız olan, Âdem'in hamuruna kötülük koymadı ama kötülüğü taşıyabilecek bir kıvam ekledi. Sonra da bu kıvama bir parça kararsızlık, biraz unutkanlık, epeyce de sabırsızlık ilâve etti. Bu kadar katışığın karışığın arasında Âdem eğri ile doğruyu birbirinden ayırabilsin diye.
Cicero’nun mektuplaştığı Pomponius Atticus hastalığında, damadı Agrippa’yı ve iki, üç dostunu çağırmış ve onlara şöyle demiş; iyileşmeye çalışmaktan hiçbir kazancım olmadığı kanısına vardım. Hayatımı uzatmak için her yaptığım şey acılarımı da uzatıp artırıyor. Onun için hayatıma da, hastalığıma da son vermeye kararlıyım. Bu kararımı hoşgörmenizi ve herhangi bir durumda beni vazgeçirmeye çalışmanızı dilerim. Kendini açlıkla ödeme yolunu seçen Pomponius nasılsa birden iyileşivermiş. Ölmek için bulduğu yok sağlık getirmiş ona. Hekimler ve dostları bu mutlu olayı kutlayıp onun rahatlamasına sevinirlerken aldanıyorlarmış meğer, çünkü ne yaptıysalarsa iyileşen hastayı kararından vazgeçirememişler. Diyormuş ki Pomponius; o türlü, bu türlü nasıl olsa bir gün bu adımı atmak zorunda kalacağım, bu kadar ileriye gitmişken ne diye bırakıp bir daha yeni baştan zora sokayım kendimi? Adam ölüme öyle alıştırmış ki kendini korkmak şöyle dursun can atar olmuş ona. Giriştiği savaşın doğruluğuna inandığı için onu bir an önce bitirme çabasında düşmüş. Ölümü böylesine tadarak, içine sindirerek beklemek, ölümden korkmaktan çok öte bir şey. Filozof Kleanthes’in serüveni de pek buna benzer, diş etleri şişmiş, çürümüş ve hekimler çok sıkı bir perhiz vermişler. İki gün ağzına bir şey koymayınca öyle iyileşmiş ki hekimler artık eskisi gibi yiyip içebileceğini söylemişler. Ama o perhizin verdiği baygınlığa benzer durumun tadına vararak geri dönmeye karar vermiş ve bir hayli yaklaştığı yere adımına atmış.
Reklam
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
237 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.