Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mehmed Giray Han, Kazan'ı Kırım'a bağladıktan sonra 1522 kışında Astrahan'ı da zapt etti. Böylece o, Altın Ordu Hanlığı'nı Giraylar idaresinde tekrar canlandırmış olduğu bir anda, rakip Nogaylar tarafından katlolundu (Kasım 1523) ve eseri de birdenbire çöktü.
"Ey Türkelleri!... Özbekler, Türkmenler, Karakalpaklar, Kırgızlar, Kazaklar, Oyratlar, Altaylılar!... Ey Doğu Türkistanlılar, Uygurlar, Tarançılar; Ey Azerbaycanlılar, Kerküklüler, Bayır-Bucaklılar, Kıbrıslılar, Batı Trakyalılar, Balkanlılar; Gagavuzlar; Ey Balkarlar, Karaçaylar, Nogaylar, Kumuklar! Ey Kırımlılar, Başkurtlar, Mişerler, Tatarlar!... Sizin acılarınız, bizim acılarımızdır... Sizin yurdunuz, bizim yurdumuzdur. Yurdumuz Adalar Denizinden Altayların ötesine kadar büyük ve müebbed bir ülkedir.”
Reklam
Kırım hanlarının yönettiği Kırım, batıda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile aralarında Rus­ya'nın seçtiği vali tarafından güçlükle de olsa yönetilen Polonya sınır ili bulunuyordu. Kuzeyde ve doğudaysa, Çin'le sınırlarını oluşturan Amur'a kadar olan bölgede Nogaylar, Kalmuklar, Bur­yatlar ve çeşitli diğer boylar herhangi bir teşkilatlı direniş sergi­leyemiyordu. Sibirya ve Moğolistan'ın dış kesimleri zaten doğal bir kale görevi görüyordu. Kontes Nesselrode haklıydı. Kulağa hoş gelmese de Rusya'nın artık çok büyük bir devlet olduğu ger­çeğini inkar etmek mümkün değildi.
Kuzeyde ve doğuda, Çin'le sınırlarını oluşturan Amur'a kadar olan bölgede Nogaylar, Kalmuklar, Bur­yatlar ve çeşitli diğer boylar herhangi bir teşkilatlı direniş sergi­leyemiyordu. Sibirya ve Moğolistan'ın dış kesimleri zaten doğal bir kale görevi görüyordu. Kontes Nesselrode haklıydı. Kulağa hoş gelmese de Rusya'nın artık çok büyük bir devlet olduğu ger­çeğini inkar etmek mümkün değildi...Ele geçiremedikleri tek yer, o puslu ve tehlikeli zirveleriyle Dağıs­tan dağları ve Kafkasya'ydı.
Rusya ve İran, Hazar Denizi'ndeki kilit öneme sahip limanları ve Azerbaycan'ı yüz yıldır aralarında paylaşamıyorlardı. İki ülke de aralarında yer alan Kafkasya ve Gürcistan üzerinde hak id­dia ediyordu ancak Rusya'nın tek derdi, saldırgan komşusunu hizaya getirmek değildi. Sömürge elde etmek için mevcut sınır­larının ötesindeki
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Kırım Tatarlarının geçmişten günümüze yaşadıklarının anlatıldığı güzel bir eser. İlk olarak 1400lü yıllarda yaptıkları, Fatih Sultan Mehmet zamanında Kefe vb alındığı zaman yaşananlar, Moskova, Polonya, Litvanya ile olan çatışmaları, bir zaman Polonya ile anlaşıp Moskova'ya saldırmaları, sonra da Moskova ile anlaşıp
Kırım Tatarları
Kırım TatarlarıAlan Fisher · Selenge · 200926 okunma
Reklam
Kırım Hanlığı'nın Doğu Avrupa ile olan münasebetlerinde önemli rol oynayan diğer Nogaylar ise, Bucak Nogayları (Tuna nehrinden Dinyester nehrine kadar), Yedisan Nogayları (Dinyester nehrinden Bug nehrine kadar) ve Camboyluk Nogayları (Bug nehrinden Kırım yarımadasının başlangıcına kadar) idiler.
Çariçe II. Katerina, Kırım'ı işgal ederken en ateşli taraftarlarını Nogaylar arasında bulmuştur.
I. Mehmed Giray (1514-1523) babasının son yıllarında kalgay sıfatı ile sonra Han olarak, Moskova'ya karşı şiddetli akınlara başladı. Kardeşi Sahib Giray Kazan Hanlığı tahtına geçti (1521). Oka Nehri üzerinde Belski'nin ordusunu bozguna uğratarak, Moskova önüne kadar geldi ve şehrin etrafını ateşe verdi. Ertesi yıl Astrahan'ı (Ejderhan) zapt etti. Moskova yıllık bir vergi (tıyış) vermeyi kabul etti. Mehmed Giray, Hanlığı en güçlü noktasına eriştirdiği bir anda Astrahan Seferi'nden dönerken, Nogaylar tarafından bir baskında katledildi ve eseri de yıkıldı. Bundan sonra Kırım Hanlığı Moskova Devleti ile Volga Havzası'nda Altınordu mirası üzerinde şiddetli bir mücadeleye girişti.
Ey Türkelleri!... Özbekler, Türkmenler, Karakalpaklar, Kırgızlar, Kazaklar, Oyratlar, Altaylılar!... Ey Doğu Türkistanlılar, Uygurlar, Tarançılar; Ey Azerbaycanlılar, Kerküklüler, Bayır-Bucaklılar, Kıbrıslılar, Batı Trakyalılar, Balkanlılar; Gagavuzlar; Ey Balkarlar, Karaçaylar, Nogaylar, Kumuklar! Ey Kırımlılar, Başkurtlar, Mişerler, Tatarlar!... Sizin acılarınız, bizim acılarımızdır... Sizin yurdunuz, bizim yurdumuzdur. Yurdumuz Adalar Denizinden Altayların ötesine kadar büyük ve müebbed bir ülkedir.”
Reklam
Ey Türkelleri!. .. Özbekler, Türkmenler, Kara-kalpaklar, Kırgızlar, Kazaklar, Oyratlar, Altaylılar!. .. Ey Doğu Türkistanlılar, Uygurlar, Tarançılar! Ey Azerbaycanlılar, Kerküklüler, Bayır-Bucaklılar, Kıbrıslılar, Batı Trakyalılar, Balkanlılar; Gagavuzlar! Ey Balkarlar, Karaçaylar, Nogaylar, Kumuklar! Ey Kırımlılar, Başkurtlar, Mişerler, Tatarlar!. .. Sizin acılarınız, bizim acılarımızdır ... Sizin yurdunuz, bizim yurdumuzdur. Yurdumuz Adalar Denizinden Altayların ötesine kadar büyük ve müebbed bir ülkedir.
Altınorda, Kırım, Moskova Knezliği Meselesi
Kırım Hanlığı, 1475'te Fatih'in Mengli Giray'ı Kırım tahtına oturtmasıyla Osmanlı tablliği altına girmişti. Osmanlı İmparatorluğu, Moskof Büyük Knazlığı'na 1530 tarihlerine kadar kuzeyde bir tehlike olarak bakmıyordu. 15. yüzyıl sonlarına kadar Kırım'ı ve Karadeniz sahillerini tehdit eden kuvvetler, Litvanya-Lehistan ile
Sayfa 175 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı sevdalıları yasta Anadolu'ya ya moğollarla geldiler ise.. ?
Acaba kimin hayatı daha çok değişmişti? Moğolların ilerleyişinden kaçanların mı yoksa yakalananların mı? Cengiz döneminde ilk kez olarak kurucularının isimlerini taşıyan Türk kökenli yeni kabile birlikleri ortaya çıkmaya başladı. Orta Asya'dan Batı Anadolu'ya kadar görülebilen bu gruplaşmalardan bazıları Özbekler, Nogaylar, Çağataylar, Osmanlılar, Karamanlılardır.
Sayfa 147 - ALFAKitabı okudu
Ey Türkelleri!.. Özbekler, Türkmenler, Kara-kalpaklar, Kırgızlar, Oyratlar, Altaylılar!.. Ey Doğu Türkistanlılar, Uygurlar, Tarançılar! Ey Azerbaycanlılar, Kerküklüler, Bayır- Bucaklılar, Kıbrıslılar, Batı Trakyalılar, Balkanlılar; Gagavuzlar! Ey Balkarlar, Karaçaylar, Nogaylar, Kumuklar! Ey Kırımlılar, Başkurtlar, Mişerler, Tatarlar!... Sizin acılarınız, bizim acılarımızdır.. Sizin yurdunuz, bizim yurdumuzdur. Yurdumuz Adalar Denizinden Altayların ötesine kadar büyük ve müebbed bir ülkedir.
Sayfa 41
Sovyetler Birliği Türkik halk grupları arasında Latin harflerinin asıl kabul ve yayılma dönemi, 1928'deki Türkiye harf devriminden sonraya rastlar. Hazırlanan yeni Türk alfabesinin mükemmelliği ve radikal bir biçimde uygulamaya konması, Sovyetlerin periferi cumhuriyetlerindeki aydın grupları cesaretlendirmiş ve Latin harfleri kısa zamanda buralarda da kabul edilmiştir. Esasen 1926 Bakü Türkoloji Kongresi'nde bütün Turkî-Tatar diller için Latin harfleri esasına dayanan bir transkripsiyon alfabesi hazırlanması temenni kararına bağlanmıştır.[96] Ağamalioğlu gibi Latin harflerinin ateşli taraftarları vardı.[97] Kısa zaman sonra 1928'de Nogaylar arasında, 1928'de Özbekistan'da, 1929'da Kırım'da, 1930'da Kafkasya'da Kumuklar arasında Latin harfleri kabul edildi ve uygulanmaya kondu. Bunlar yerel lehçe ve dillere göre bazı farklılıklarla hazırlanmıştı. Yakutlar 19. yüzyıldan beri, Çuvaşlar ise Rus misyonerlerin etkisiyle 1871'den beri Kiril alfabesi kullandıkları halde, Bakü Kongresi'nde Yakutların da Latin harflerini kabul etmek istedikleri görülüyor. Buna karşılık Kazanlılar Bakü Kongresi'nden beri Latin harflerini kabule karşıydılar. Hatta Arap harfleri bırakılacaksa, onun yerine Kiril'in alınmasını savunanlar bile görüldü.
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.