Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çıplak ayakla notalara basışım, Mürekkebimin defterime verdiği zevk, Kara kalemimin eskizime verdiği dokunuş, Plağımın Sezen'in şarkısındaki ezgi Dinlendiriyor belki de yüreğimi Neden diye sorduğunuz her şeyin Suskun bir cevabıyım.
Okuduğumuz kitaplardan memleket adının geçmesi bambaşka bir huzur
Cuma sabahı Konya'dan Mevlevi gülpakları, Sema ayinleri ve salavatlar eşliğinde yola çıkmış yürüyorduk. Her zamanki gibi merkezefendinin sağında kuşbaş ve berber Birgül sonunda meczup ve ben. Arkamızda da cayraskal yüklü develeriyle Sümbül ile Telli. Çumra, İsmail yoluyla Ulukışla'da Konya hududunu terk edip Yanikhan, Gülek boğazı üzerinden Adana ve Misis, oradan da Kurtkulağı, Payas istikametinden Antakya'ya uzanan güzergahı. Antakya, Hac kervanına Anadolu'dan son katılan hacılar için şenlik yeri, çünkü sonra sıcak Topraklar; ayaklarımız yanarak yürüyeceğimiz arazi. Ramazan'a 3 gün var. Bir yandan mevsim sıcakları bir yandan Ramazan olunca sefer programımızda gündüzden geceye dönecek.
Reklam
Meleklerin Kendisinden Hayâ Ettiği Sahâbi; Osman b. Affân
Hz. Âişe (rh) validemiz anlatıyor: “Bir gün Efendimiz (sas) ile beraber evde bulunduğumuz bir zamanda, babam Ebû Bekir, Resûlullah’ın (sas) yanına girmek üzere izin istedi. Bu sırada Aleyhissalâtu vesselâm yatağı üzerinde yatmakta idi. Üzerinde benim bürgüm vardı. Resûlullah halini bozmadan izin verdi. (Konuştular), meselelerini hallettiler. Hz. Ebû Bekr gitti. Bir müddet sonra Hz. Ömer girmek için izin istedi. Resûlullah (sas) aynı halini hiç değiştirmeden ona da izin verdi Ömer’in ihtiyacını da gördü. Sonra da gitti. Bir müddet sonra Osman içeriye girmek için izin istedi. Bu sefer (aleyhissalâtu vesselâm) yatağında doğrulup oturdu. Üstünü başını düzeltti. Bana da: “Elbiseni üzerine topla!” diye emretti. Sonra ona da girmesi için öylece izin verdi. Onun da ihtiyacını gördü. Osman da gitti. O gidince ben dayanamayıp: “Ey Allah’ın Resulü! Ebû Bekir ve Ömer gelince halinizi hiç değiştirmediğiniz halde, onlarla görüştünüz. Ama Osman gelince kendine çeki düzen verdin. Sebebi nedir?” diye sordum. Dedi ki: “Osman çok utangaç birisidir. Ben istifimi hiç bozmadan eski halimde iken içeri aldığım takdirde, arzusunu açmadan gideceğinden korktum.” Bir diğer rivayette: “Kendisinden meleklerin hayâ duydukları bir kimseden ben hayâ duymayayım mı?” demiştir.
Gözlerini kırpmaya tahammülü yok onların. Cesareti yok. Vakti yok. Onlarda vakit ne gezer, yok.
birbirlerini severlerdi ama damak tatlarına aykırı bir lezzetin özgünlüğünü sever gibi...
Ebu Hureyre (radıyallahu anh)’dan rivayet edilen bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır: “Haya imandandır. Ümmetimin en hayâlısı Osman’dır.” Osman (radıyallahu anh)’ın faziletleri hakkında rivayet edilen hadislerden bir tanesi de şu hadistir: “Âişe (rha) anlatıyor: “Ebu Bekir (radıyallahu anh) Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yanına girmek üzere izin istedi. Bu sırada Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yatağı üzerinde yatmakta idi. Üzerinde benim bürgüm vardı. Rasulullah halini bozmadan izin verdi. Konuştular ve meselelerini hallettiler. Ebu Bekir gitti. Bir müddet sonra Ömer girmek için izin istedi. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) aynı halini hiç değiştirmeden ona da izin verdi. Ömer'in ihtiyacını da gördü. Sonra o da gitti. Bir müddet sonra Osman izin istedi. Bu sefer Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yatağından doğrulup oturdu. Üstünü başını düzeltti. Bana da "Elbiseni üzerine topla!" diye emretti ve ona da girmesi için izin verdi. Onun da ihtiyacını gördü. Osman da gitti. O gidince ben dayanamayıp "Ey Allah'ın Rasûlü! Ebu Bekir ve Ömer gelince halinizi bozmadığınız halde Osman gelince kendinize çekidüzen verdiniz. Bunun sebebi nedir?" diye sordum. Dedi ki: "Osman çok utangaç birisidir. Ben istifimi hiç bozmadan eski halimde iken içeri aldığım takdirde arzusunu açmadan gideceğinden korktum."
Sayfa 49 - E-KitapKitabı okudu
Reklam
Canım Kızım; Meğer sanaymış yolculuğum. Burgun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta.bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım. Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum, bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım.. Yalnızlık,
VE ÇOCUĞUN UYANIŞI  BÖYLE BAŞLADI
Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor  Acıyı ve insanlığı çocuklar  Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları  Onların bilgileri getirdi  Elleri önlerine bağlı - duruşları  Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu  Yaşarlar ebedi göz ve ölümsüzlük aşısı yapan kitabı  Ki şimendifer  Nasıl peşinden koşturursa katarları yolcu
Gençlerimizi, çocuklarımız, bizler sevip sayıp koruyup kollamazsak; Başkaları sever, sayar... onlar da karsiliksiz sevip, saymazlar.
Toprak Mucizesi
Yeryüzündeki pek çok hikaye, minicik bir tohumcuğun, toprağın koynunda tatlı tatlı uyuklarken, birden uyandırılmasıyla başlar. Ama toprağın Bir de kendi hikayesi vardır... "Bitki örtüsü tamamen kuruyup ölmüş olan toprak, onlara Allah’ın sonsuz ilmi, kudret ve merhametini gösteren ve yeniden dirilişi ispatlayan muhteşem bir delildir. Şöyle
Reklam
Doğumla başlayan eşitsizlik elbette duygulara, tutkulara, ilişkilere de yansıyor; mutluluk ve acılar adaletsizce pay ediliyordu. Hiçbir insanın acılarını kabul etmeme seçeneği yoktu. Herkes tartıda payına düşen ne kadarsa,o kadar acıyı taşımak zorundaydı. Belki taşımaktan bitap düştüğünde mola verebilirdi; boş vermiş davranabilir, acısını esprilerle kamufle etmeye çalışabilirdi; ama er ya da geç molayı tamamlaması ve acılarını sırtlaması gerekiyordu.
Yahya Kemal'in mezar taşında şu dörtlük yazmaktadır:
Ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde; Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter, Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.
Sayfa 69 - Ünal ÇelikKitabı okudu
Çikolatanın olmadığı devirlerde, damakların sultanıydı, kralıydı, şahıydı, padişahıydı. Bayram denince ilk akla gelendi. Osmanlılar zamanında hassa askerleri tarafından özel günlerde padişaha ve vezirlere ikram edilirdi. Güllüsü, tarçınlısı, karanfillisi, susamlısı vardı. Mevlid cemiyetlerinde dağıtılmak üzere kâğıt külahlara birkaç tane bırakılır, hemen alınıp yenmez, cebe de konulmazdı. Okunan Kur'ân-ı Kerîm ve Salavatı Şerifeler sayesinde şifalı olması umulurdu. Bu şekerin adı nedir?.. a-Burgulu Şeker b-Halkalı Şeker c-Akîde Şekeri d-Nane Şekeri
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.