Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
‘O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler’ sözünün hikâyesi
Cümle
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
’in bazı kitaplarında geçer. Hikâyesi de ona atfedilir. O Yaşar Kemal olmazdan önce, Aşık Kemal iken yaşadığı rivayet edilir. Hikâye şöyledir: Vakt-i zamanında Urfa yöresi at yetiştiriciliğinin merkeziymiş. Atların cinsleri, seyislerin pirleri hep Urfa’dan çıkarmış. Atlara meraklı bir bey de bu şöhreti duyup varmış Urfa eline. Yalnız
Svetlana Aleksiyeviç (2015 Nobel Konusmasi)
Nigâr Hacızade Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor. Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
Reklam
Tarih Şaşırmaktır...
“Vakt-i zamanında Urfa yöresi at yetiştiriciliğinin merkeziymiş. Atların cinsleri, seyislerin pirleri hep Urfa’dan çıkarmış. Atlara meraklı bir bey de bu şöhreti duyup varmış Urfa eline. Yalnız atlar değil insanlar da göz kamaştırıcıymış. Nereye gitse izzet, ikram. Ne rızkı eksik bırakılmış adamın, ne sohbeti ne de güler yüzü. Adam masallar diyarında görmeye başlamış kendini, yabancı değil tanrı misafiriymiş Urfa’da. Artık muhabbeti tamam edip, kendine göre de bir at bulduktan sonra dönmüş yurduna. Yıllar yıllar geçmiş, bey o güzel memleketin özlemini duyar olmuş. Artık dünyadaki günlerinin sayılı olduğunu fark edince, dünya gözüyle Urfa’yı bir daha görmek istemiş, tekrar koyulmuş yola. Fakat Urfa’ya geldiğinde, geldiği yerin Urfa olduğuna inanamamış. O eski mamur kentin yerinde yeller esiyormuş. Taş üstünde taş bile kalmamış. Rastladığı insanlar eşekten beter atları ona eskisinden de pahalıya satmaya çalışıyorlarmış. Bir eski günler geliyormuş gözlerine, bir de şimdiki halini gördükçe gözyaşları. Viran hale gelmiş şehri dolaşırken bir kenarda, sanki dünyanın ilk gününden beri orada yaşıyormuş gibi görünen dermansız bir ihtiyar görmüş. Hemen varmış yanına, “amca” demiş, “yıllar evvel burada çok güzel atlar, çok iyi insanlar vardı, şimdi eser kalmamış, nerede bu adamlar?” diye sormuş. Amca da son nefesini verircesine bir sesle “O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler” demiş. ~ |Alıntı
Urfa’da bir ihtiyar bana şöyle bir hikâye anlattı:
••• Adamın biri Urfa’ya gelmiş seneler önce, 20 yaşlarında bir genç, hayran kalmış Urfa’ya; herkes evine çağırıyor, herkes selam veriyor, herkes kardeş gibi davranıyor, inanılmaz bir güzellik. Sonra bu adamı Urfa’nın ahırlarına götürmüşler. Dünyanın en güzel atları tabi. Urfa tarihten bu yana çok ünlüdür atlarıyla. Asurlular devrinde her yıl Asurlulara 360 tane at verirmiş Çukurova. Adam bir ay kaldıktan sonra memleketine dönmüş, sonra 90 yaşına gelmiş, yahu şu dünyada zaten ölüp gideceğiz, ağzımın tadıyla ayrılayım şu dünyadan demiş, yeniden gitmiş bakmış ki selam verse kimse yüzüne bakmıyor. Yıkılmış, bir de atlara bakayım demiş. Bir sürü at, derisi kemiğine yapışmış, dağlarda yayılıyor. Şaşırmış kalmış adam, keşke gelmeseydim buraya demiş. Bir hanın önünden geçerken yaşlı bir adam uyukluyormuş, ağzına, yüzüne sinekler dolmuş. Uyandırmış, hele kalk, yahu, demiş, burada bir zaman çok iyi insanlar, çok güzel atlar vardı, ne oldu? demiş. Yanıtlamış karşısındaki: O iyi insanlar o güzel atlara bindiler, çektiler gittiler. Yaşar Kemal
O iyi insanlar o güzel atlara binip, çekip gittiler...
Vakt-i zamanında Urfa yöresi at yetiştiriciliğinin merkeziymiş. Atların cinsleri, seyislerin pirleri hep Urfa’dan çıkarmış. Atlara meraklı bir bey de bu şöhreti duyup varmış Urfa eline. Yalnız atlar değil insanlar da göz kamaştırıcıymış. Nereye gitse izzet, ikram. Ne rızkı eksik bırakılmış adamın, ne sohbeti ne de güler yüzü. Adam masallar diyarında görmeye başlamış kendini, yabancı değil tanrı misafiriymiş Urfa’da. Artık muhabbeti tamam edip, kendine göre de bir at bulduktan sonra dönmüş yurduna. Yıllar yıllar geçmiş, bey o güzel memleketin özlemini duyar olmuş. İşten güçten başını alamamaktan zamanın nasıl geçtiğini de anlamamış. Artık dünyadaki günlerinin sayılı olduğunu fark edince, dünya gözüyle Urfa’yı bir daha görmek istemiş, tekrar koyulmuş yola. Fakat Urfa’ya geldiğinde, geldiği yerin Urfa olduğuna inanamamış. O eski mamur kentin yerinde yeller esiyormuş. Taş üstünde taş bile kalmamış. Rastladığı insanlar eşekten beter atları ona eskisinden de pahalıya satmaya çalışıyorlarmış. Bir eski günler geliyormuş gözlerine, bir de şimdiki halini gördükçe gözyaşları. Viran hale gelmiş şehri dolaşırken bir kenarda, sanki dünyanın ilk gününden beri orada yaşıyormuş gibi görünen dermansız bir ihtiyar görmüş. Hemen varmış yanına, “amca” demiş, “yıllar evvel burada çok güzel atlar, çok iyi insanlar vardı, şimdi eser kalmamış. nerede bu adamlar?” diye sormuş. Amca da son nefesini verircesine bir sesle “oğul, o iyi insanlar o güzel atlara bindiler, çektiler, gittiler” demiş. o iyi insanlar o güzel atlara binip, çekip gittiler demirin tuncuna, insanın piçine kaldık…
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
O güzel atlar gittiler
Arap Hasan: -"Erkek dediğin otomobile binmez. Cansıza arkadaş olmaz. Atın teri güzel, soluması, koşması güzel... Atlar küstüler de çekildiler. İyi yaptılar. Bu kadir bilmezlerin, otomobil delilerinin içinde ne yapsınlar kardaş!"
Sayfa 416
Reklam
“İnsanlar bir çiftliğe gelirler; çiftlikte, yaşamaları için ne gerekiyorsa vardır: Bütün donanımıyla ev, kiler ağzına ka­dar buğdayla, içki mahzenleri şarapla doludur, tarım alet­leri, koşum takımları, atlar, sürü hayvanları, ev eşyaları, kısacası bolluk içinde yaşamak için her şey mevcuttur. Herkes bu zenginliklerden, ne başkalarını ne de daha
"O Güzel insanlar, O güzel atlara binip gittiler." Diyor Yaşar Kemal. Atlar da öldü sevdiğim, Güzel insan kalmadı..
Urfa'da yaşlı bir adam bana bir fıkra anlattı... Bir adam Urfa'ya gelmiş bilmem kaç yıl önce, 20 yaşında bir delikanlı, hayran kalmış Urfa'ya; herkes evine çağırıyor, herkes selam veriyor, herkes kardeş gibi davranıyor, inanılmaz bir güzellik. Sonra bu adamı Urfa'nın ahırlarına götürmüşler. Dünyanın en güzel atları tabi. Urfa tarihten bu yana çok ünlüdür atlarıyla. Asurlular devrinde her yıl Asurlulara 360 tane at verirmiş Çukurova. Adam bir ay kaldıktan sonra memleketine dönmüş, sonra 90 yaşına gelmiş, yahu şu dünyada zaten ölüp gideceğiz, ağzımın tadıyla ayrılayım şu dünyadan demiş, yeniden gitmiş bakmış ki selam verse kimse yüzüne bakmıyor. Yıkılmış, bir de atlara bakayım demiş. Bir sürü at, derisi kemiğine yapışmış, dağlarda yayılıyor. Şaşırmış kalmış adam, keşke gelmeseydim buraya demiş. Bir hanın önünden geçerken yaşlı bir adam uyukluyormuş, ağzına, yüzüne sinekler dolmuş. Uyandırmış, hele kalk, yahu, demiş, burada bir zaman çok iyi insanlar, çok güzel atlar vardı, ne oldu? demiş. Yanıtlamış karşısındaki: "O iyi insanlar o güzel atlara bindiler, çektiler gittiler." Yaşar Kemal
Reklam
''Urfa'da yaşlı bir adam bana bir fıkra anlattı. Bir adam Urfa'ya gelmiş bilmem kaç yıl önce, 20 yaşında bir delikanlı, hayran kalmış Urfa'ya; herkes evine çağırıyor, herkes selam veriyor, herkes kardeş gibi davranıyor, inanılmaz bir güzellik. Sonra bu adamı Urfa'nın ahırlarına götürmüşler. Dünyanın en güzel atları tabi. Urfa tarihten bu yana çok ünlüdür atlarıyla. Asurlular devrinde her yıl Asurlulara 360 tane at verirmiş Çukurova. Adam bir ay kaldıktan sonra memleketine dönmüş, sonra 90 yaşına gelmiş, yahu şu dünyada zaten ölüp gideceğiz, ağzımın tadıyla ayrılayım şu dünyadan demiş, yeniden gitmiş bakmış ki selam verse kimse yüzüne bakmıyor. Yıkılmış, bir de atlara bakayım demiş. Bir sürü at, derisi kemiğine yapışmış, dağlarda yayılıyor. Şaşırmış kalmış adam, keşke gelmeseydim buraya demiş. Bir hanın önünden geçerken yaşlı bir adam uyukluyormuş, ağzına, yüzüne sinekler dolmuş. Uyandırmış, hele kalk, yahu, demiş, burada bir zaman çok iyi insanlar, çok güzel atlar vardı, ne oldu? demiş. Yanıtlamış karşısındaki: "O iyi insanlar o güzel atlara bindiler, çektiler gittiler." Yaşar Kemal - İyi İnsanlar/Güzel Atlar
Çeviri Kıyası - 5
1)Artemis Yayınları “Bu sabah Ellen nerede?” diye sordu Bayan Tarleton. “Çiftlik kahyamızı gönderiyor da, evde kalıp onunla birlikte hesapların üzerinden geçmesi gerekti. Bay Tarleton’la oğlanlar nerede?” “Ah, onlar saatler önce On İki Meşeler’e gittiler. İçki yeterince sert mi diye bakacaklarmış, sanki yarın sabaha kadar vakitleri yokmuş
at ve atlı ve at ve birbirinin peşi sıra arkalarından sürüklenen upuzun gölgeleri tek beden olmuş uzaklaşıyorlardı batan güneşe doğru. uzaklaştılar, uzaklaştılar ve kararan günün içinde toprağın çizgilerine karışarak geleceğin dünyasına doğru silinip gittiler yeryüzünden.
576 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Tarih zorbalık düzenini yüceltir ve iktidarın prototipini küçük iktidar ilişkileri ile ortaya koyar. Asırlarca süren ve başı bilinmeyen bilinmesi de gerekmeyen bir kinin içinde insanlar boğulur durur. Henüz yeşermemiş gencecik bedenler toprağa düşerken ferman veren iktidar sahibi beyler bir sonraki ölümün işaret fişeğini de yakmış olurlar.
Demirciler Çarşısı Cinayeti
Demirciler Çarşısı CinayetiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20192,471 okunma
Beden eğitimi fenaydı, voleybolsa en fenası. Beth topa bir türlü düzgün vuramıyordu. Ya topa sertçe şaplak atıyor ya da rasgele sektiriyordu. Bir keresinde parmağını o kadar kötü incitti ki hemen şişiverdi. Kızların çoğu kahkahalarla bağrışarak oynuyor ama Beth aynısını hiç beceremiyordu. ... Haksızlıktı bu. Sportmenlik Beth'i hiç
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.