Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sana nasıl bir cennet bağışlayacağımı anlayamadın…
Körsün, sağırsın, bir ölüsün sen artık, çığlıklarımı işitmiyorsun! Sana nasıl bir cennet bağışlayacağımı anlayamadın. Cennet benim içimdeydi, onu senin önüne serecektim. Madem beni sevemeyecekmişsin, sevmesen de olurdu, bundan ne çıkardı ki? Her şey gönlünce, istediğin gibi kalırdı. Bana aklından geçenleri bir dostun olarak anlatırdın; gülerdik, sevinirdik, birbirimize neşeyle bakardık... Böylece sonuna dek yaşayıp giderdik. Başkasını sevsen bile sesimi çıkarmazdım. Onunla gezip tozardınız, ben de sokağın öbür ucundan sizi seyrederdim. Ah, her şeye razıyım, gözlerini bir kerecik açsan yeter! Bir an için, yalnızca bir an için! Pencereden atlamadan önce önümde durup bana bağlı kalacağını söylediğin zamanki gibi bir kerecik baksan bana! O zaman her şeyi görüp anlardın!
Papatya yürekli adama (!)... (seviyor/sevmiyor) Karnını yurt bileceksin, memesinden süt emeceksin. Kucağında ağlamayı keseceksin, aşık olup kalbine gireceksin. İşine gelince seveceksin, Gelmeyince ya dövecek ya kovacak ya da vuracaksın. Seni seven bir kadının eli kanlı katili olacaksın, O senin saçının teline kıyamazken, Sen onun canına kıyacaksın.
Reklam
¶¶ Ama sen, cebinde taşıdığın, saatleri senin için sabırla ölçen, yürüdüğün yollarda sana kimsenin duymadığı nabız sesleriyle eşlik eden ve telaşlı bakışlarını, tik taklayan saniyelerin sadece milyonda birinde yönelttiğin saat yayını ne kadar fark ettiysen, beni de o kadar fark ediyordun. ¶¶
Sayfa 20 - İndigo Yay. 20. basım, İstanbul, 2020.Kitabı okudu
“Gitme, seni bakan yapacağım “ dedi. “ Ne bakanı? “ “ A... Adalet bakanı! “ “ Ama burada yargılayacak hiç kimse yok ki! “ O halde sen de kendini yargılarsın “ diye yanıtladı kral. “Kendini yargılamak diğer insanları yargılamaktan çok daha zordur. Kendini gerektiği gibi yargılayabilirsen, çok adilsin demektir.”
İmam-ı Gazali söylüyordu:"Ömrün bitmiş, fakat sen yalvarmış yakarmışsın, sana bir gün daha verilmiş; işte şimdi öyle bir günde bulunuyorsun, öyle bir günde ne yapacaksan, her gün aynı gayretle o işe sarıl, öyle çalış, öyle ibadet et, öyle yaşa."
Hallâc-ı Mansûr, büyük macerasını şöyle özetliyor: “ Ben Rabb’imi kalbimin gözüyle gördüm ve O’na “ Sen kimsin ?” dedim ; O’ da bana “Sen!” dedi.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
~ Bir fotoğraf karesi Hepimiz çok güzel gülmüşüz... Şimdi iki şey eksik o günden Biri sen diğeri gülüşümüz... ~
Sen dünyaya geldiğin gün O dünyadan gitti, küskün.
Üçüncü veya dördüncü gün. Gelmişim akşam eve, ödev yapacağım bir heves. Gündüzün öğretti Vildan Öğretmen, akşamına da bastı ödevi. Cızgı cızacağım. Bir sayfa dikine, bir sayfa yanlamasana, bir sayfa verevine. Kurulmuşum masama, başlamışım cızmaya. Annem dikildi tepeme. ‘’Ne bu oğlum?’’ Ne kadar da cahildi; cızgıyı bile bilmiyordu. ‘’Cızgı anne. Basbayaa cızgı. ‘’ ‘’Cızgı değil çizgi.’’ dedi sert sert. Hadi buyur. Sen mi bileceksin koskoca öğretmen mi bilecek? Aldı kalemi elimden, düpedüz bir şey cızdı. Ben de ona sordum o zaman: ‘’Peki bu ne anne?’’ ‘’Çizgi işte.’’ dedi. ‘’Böyle olur çizgi. Tırtık tırtık olmaz. Düz olur, dümdüz.’’ Başladım ağlamaya. ‘’Öyle değil işte yaa! Hem bilmiyorsun, hem de karışıyorsun. Çek. Karışma bi. Kendim yapçam.’’
Sayfa 14 - April YayıncılıkKitabı okudu
Bir sırrı içinde sakladıkça o senin kölendir. Bir başkasına söylediğin anda sen onun kölesi olursun.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.