Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
CEMİYETİN ÖNCÜLERİNDEN EMİNE SEMİYE HANIM Nitelikleri saymakla bitmez. Dönemin ilk kadın gazetecisi, politika işlerine ilk el atan kadını,dergi sahibi, roman yazarı ve öğretmen...Ve en önemlisi İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin en faal elemanlarından biriydi. Öylesine etkin çalışmalarda yer almıştı ki, tevkif edilmek üzere iken yurt dışına kaçmıştı. Tarihçi Cevdet Paşa’nın ikinci kızı, Fatma Aliye Hanım’ın kız kardeşidir
Çalış genç adam çalış! Namerde muhtaç olmak, ölmekten beterdir! Ali Fuat Başgil
Sayfa 165 - Oku Yorum YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
❝ Öfke..
Halit güçlü kuvvetli bir çocuktu. Bir tabureyi kolunu bükmeden, tek eliyle kaldırabilirdi. Okulda güreş tutup da yenmediği kimse yoktu. En çok da Nurettin ile güreşirdi. Yine bir gün okul bahçesinde kapıştılar. Güreşi kaybeden Nurettin, sınıfa girince Halit'in defterini karaladı. Halit buna fena halde öfkelendi. Arkadaşının üzerine atıldı ve suratına bir yumruk savurdu. Nurettin'in burnundan akan kanlar hem elbisesini, hem de sınıfı kirletti. Olup bitenlere bütün sınıf üzüldü. Öğretmen Halit'i azarlarken ona Peygamber Efendimiz ( s.a.v.)'in şu sözünü hatırlattı: «لَيْسَ الشَّدِيدُ بِالصُّرَعَةِ إِنَّمَا الشَّدِيدُ الَّذِي يَمْلِكُ نَفْسَهُ عِنْدَ الْغَضَبِ.» " Güçlü adam, güreştiği insanları yenen değil , öfkelendiği zaman öfkesini yenen kimsedir ." //Buhari, Edeb 76.
Sayfa 22 - E-KitapKitabı okuyor
“Vatan, Sivas’ın buğday tarlaları Sahiplerinin boğazına Ancak kupkuru bir yufka gibi giren. Vatan, Kangallı bir köylü Ben öğretmen Hasan’ın iç çekip göğüs geçiren…” … “Vatan, ağalarının sürüleri uğruna Amasya’nın Akdağ Yaylası’nda Birbirini boğazlamış iki körpe çoban…” Hasan İzzettin Dinamo
Sayfa 267 - Destek YayıneviKitabı okuyor
Günümüzde ergenlerde rol karmaşası oldukça sık görülmektedir. Çünkü anne babalar, öğretmen; öğretmenler, anne baba olmaya başladı.
Emperyalist kapitalist ülkeler neden gerçek dini PROTESTANLIK diye seçtiler?
Katolik dünyasında ilginç bir gelenek vardır, bizim dindar Müslümanlar gibidirler. Katolikler de tüketim konusunda, kültür konusunda, gelenek konusunda Müslümanlara benzerler. Bazı Avrupa ülkelerinde Katolikler davranışları ile sanki isim değiştirmiş Müslümanlar gibi bir yaşam tarzı benimsemişlerdir. İşte bu yaşam tarzı uluslararası kapitalizmin işine gelmez. Onlar için iyi din Protestanlıktır . Yani para kazan ne kadar kazanırsan o kadar iyisin, Hıristiyanlık inancın da bunun bir kenarında dursun. Batı kapitalizmi iyi Hıristiyanlık derken, Protestanlığı anlar, Ortodoksluk ve Katoliklik işine gelmez. Bunu nereden öğreniyoruz, Türkiye'den devşirmek için götürüyorlar öğrencileri, bizden bazı öğrencileri de götürdüler İngiltere'de bir kampa. Güney Amerika'dan, Türkiye'den, Orta Asya'dan...her yerden öğrenciler getiriyorlar. Orada ders anlatan öğretmen şunu söylüyor, Müslümanlık, Katoliklik, Ortodoksluk hepsi aynıdır. Gerçek din İsa'nın dini Protestanlıktır. Onun için Müslümanlık, Katoliklik, Ortodoksluk kötüdür. Protestan olmak lazımdır. O toplantıda bizim Türk çocuklar da vardı.
Reklam
Tanzimat’tan itibaren statüsünü kazaskerlikten ve müderrislikten gelme Ahmed Cevdet Paşa’nın hazırladığı kız öğretmen okulları açılıyordu (Darülmuallimat). Hayatımıza bir kadın öğretmen girdi. Nitekim kadınların şartlarının düzeltilmesi bütün Orta Doğu’da umumî bir eğilimdir.
Geçmiş asırlarda eski eserlere Mimar Sinan gibi mimarlar dikkat ediyordu ve buralardan esinleniyordu. 19. asırda daha bilinçli bir yaklaşım vardır. Dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa, Cumhuriyetimizin kurucusu Kemal Atatürk bir arkeolojik merakla hayata atılmış ve bunu perçinlemiştir. Yetiştiği ortamın böyle bir birikimi vardı. Bu mirasın bize nasıl geçtiğinin üzerinde durulması gerekir. Bu mirasın geçişindeki en önemli nokta Osmanlı Darülfünun’unda, yani 1900’de kurulan üniversitede veya 1840’larda teşkil edilen kız ve erkek öğretmen okullarında (Darülmuallimat ve Darülmuallimin) arkeoloji dersinin de olmasıdır.Arkeoloji eğitimini Osman Hamdi Bey ve kardeşi Halil Ethem Eldem müzede veriyor. İlk büyük arkeologlarımız Aziz Bey ve arkadaşları bu ortamda yetişmişlerdi. Hatta Topkapı Müzesi’nin ilk müdürü olan Tahsin Bey de aslında bir arkeoloji asistanı olarak o müzede bu saydığım kitaplıkla, bu çevrede yetişmiştir.
“Güzelavratotu,” diye yanıtladı öğrenci. “Yapraklarını yiyen ölür.” “Ama kendisini seyretmekle yetinenleri öldürmez,” diye yanıtladı öğretmen. “Tıpkı bunun gibi, olumsuz arzular, sizi baştan çıkarmalarına izin vermezseniz, size herhangi bir kötülük yapamazlar.
Türkiye Asla Boyun Eğmeyecektir: 03 Temmuz 2017 tarihinde asistanım Nuray Tamir genel ağa girmiş ve bu kitabın hiçbir kütüphanede kaydının bulunmadığını bana bildirmişti. Türkçü sahaflardan Erdal Beye telefon ettim. Kitap onda da yoktu. Bir gün sonra "Turancılar Toplumcu Düşünce ve Eğitim Derneği'nde konferansım vardı. Konferans
Reklam
Bence dünyada öğretmenlik gibi hiçbir meslek yok ki sadece bir saatlik bir dersle bile bir insanın kaderini etkileyebilsin.
Ama sıradan bir hayat mutluluğu garanti etmiyor. Ayrıca tabii ki bu da -öğretmenlik de- yalnızca oyun. Belki herkes -miş gibi yapıyordu. Belki okuldaki bütün öğretmen ve öğrenciler -miş gibi yapıyordu. Belki Shakespeare haklıydı. Belki de bütün dünya bir sahneydi.
Sayfa 55 - Domingo yayınlarıKitabı okuyor
Cevabını aradığım en önemli soru; "Kendini eğitmeyen başkasını nasıl eğitecek" sorusudur.
Sayfa 120 - Oku Yorum YayınlarıKitabı okuyor
Bir çocuğun hayallerine dokunuş yapabilmek nedir diye sorsalar, büyüyünce ne olmak istersin sorusuna cevap olabilmektir derim. Bu, meslek giysisinden ziyade erdem, değer yargıları ve doğru insan olabilmekten geçiyor. Artık uğur böcekleri, serçe parmağına konduğu çocuklara "hayat sana güzel şeyler gösterecek" deyip uçacaktır, eminim...
Herkes biricik. Herkes değerli. O değeri hissettirme çabası size saygıyla ve misliyle geri döner.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.