"Sen öğüt vermeye devam et. Rabbinin sana verdiği peygamberlik nimeti hakkı için, sen ne bir kâhinsin, ne de bir mecnun. • Yoksa onlar "O bir şâirdir, biz onun başına gelecek felâketi bekliyoruz" mu diyorlar? • Sen "Bekleyedurun," de. "Ben de sizinle beraber bekliyorum." • Onlar akıllarını kullanarak mı bunu söylüyorlar, yoksa onlar sırf bir azgınlar gürûhu mudur? • Yahut Kur'ân'ı kendisi mi uydurdu diyorlar? Doğrusu onların îmân etmeye niyetleri yoktur. • Eğer doğru söylüyorlarsa, Kur'ân'ın benzeri bir söz getirsinler. • Yoksa onlar bir yaratıcı olmaksızın mı yaratıldılar? Veya kendi kendilerini mi yaratıyorlar? • Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Doğru onların düşünüp îmân etmeye niyetleri yoktur. • Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı? Veya kâinatın tedbir ve idaresini onlar mı ele geçirdi? • Yoksa göklere çıkıp da gök ehlinin haberlerini dinlemek için bir merdivenleri mi var? Öyle ise dinleyicileri, işittiklerine dair açık bir delil getirsin. • Yoksa kız çocukları Onun, erkek çocuklar da sizin mi? • Yoksa sen onlardan bir ücret istedin de onlar ağır bir borç altına mı girdiler? • Yoksa gaybın ilmi onların yanında da oradan mı alıp yazıyorlar? • Yoksa sana bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o kâfirler tuzağa düşecek olanların tâ kendileridir. • Yoksa onların Allah'tan başka bir ilâhı mı var? Allah onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir."
Açılmaya açılmaya açılmayı unutmuş bir kapı nereye açılır? Yaşamaya yaşamaya yaşamayı unutan insanlar nasıl nefes alır? Peki insan, bir tren istasyonunda yahut bir dağ evinde, ölümden başka neyi bu kadar çok bekleyebilir?
Merhaba dostlar. Güray Süngü'nün okuduğum ilk kitabı olan "Deli Gömleği"nin incelemesiyle karşınızdayım.
"İnsanlar en çok kendilerine lazım olan şeyleri(öğüt) başkalarina vermeye pek meraklıdır," dedi Lord Henry gülümseyerek. "Cömertliğin son noktası diyorum ben buna."
_Evridiki_
_Evridiki, Orfe’nin kavuşmak istediği sevgilisidir. Bir gün Evridiki'nin bacaklarına bir yılan dolanır. Sevgilisi bu yüzden ölüp yeraltına gidince, sevgilisini kaybeden Orfe de ona kavuşmak için büyük çabalar gösterir, ilahlardan yardım görme umuduyla, özlem içinde çalgısını çalıp dururken harikulade, ahenkli müzikler yaratır.
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine.
_Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri.
_Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar.
_Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır.
_Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin.
_Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz.
_Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir.
_Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal
Vaktiyle muhtelif kavimlere mensup memuriyetçilerin bir ikbal Kabesi olan Bizans'ta kozmopolit bir sınıf teşekkül etmişti. Bu taife kendi kendine bir unvan aramış, nihayet "Şehri" tabirinde karar kılmıştı. "Şehri"nin milliyeti yoktu. Süruri'nin Refi-i Amidi'ye hitap ettiği "Men ve tu her du dine Şehriyem ki
Bir alıntı yaparak başlamayı seviyorum okuduğum kitaplardan ve bu sefer seçtiğim alıntı hepimize bir öğüt olmalı aslında.
Sayfa 229; "Suçluluk ağır bir yüktür, Yaşlı Cadı, dedi. Hayatına devam etmek istiyorsan ardında bırakmak en iyisi."
Ben Kirke kitabını çok sevmiştim, bu kitabı da seveceğimi düşünüyordum ama bu kadar dolu dolu bir