Bu yaşantım üzerine ilk fırsatta küçük bir hikaye yazmaya karar verdim. Geminin yanından gidişime ancak kıyıdaki sazlığın gittikçe sıklaşması engel oldu. Geri dönüp şehre doğru yürüdüm. Sana bir kadın, bir ev , bir roman lazım, diye düşündüm.
Dolayısıyla okumak söz konusu oldugunda geri durabilmek (nerede duracagını bilmek) çok önemli bir şeydir. Geri durulacak yeri kestirmedeki maharetin esası, zaman zaman neredeyse salgın halinde yaygın olarak okunan herhangi bir kitabı, sırf bu yüzden okumaktan ısrarla uzak durmaktır denebilir, sözgelimi sebepsiz gürültü şamata koparan, hatta yayın hayatına çıktıklarının ilk ve son yılında bir kaç baskıya ulaşabilen, sonra da unutulup giden siyasi veya dini risaleler, romanlar, şiirler ve benzeri böyledir. Ama şunu hatırdan çıkarmayın, ahmaklar için yazanlar her zaman karşılarında geniş bir dinleyici kitlesi bulurlar; okuma zamanınızı sınırlamaya dikkat edin ve okumak için ayırdığınız zamanı da münhasıran bütün zamanların ve ülkelerin büyük kafalarının eserlerine tahsis edin, onlar insanlığım geri kalanını yukarıdan seyrederler, şöhretleri onları zaten bu hüviyetiyle tanıtır. Okunması halinde sadece bunlar gerçekten bir şeyler ögretir ve insanı eğitir.
Kırmızı Pazartesi, herkesin bildiği bir cinayeti anlatırken aynı zamanda toplumu eleştiren bir roman. Eser, klasik bir roman başlangıcının aksine olayların sonundan başlayarak olayları ele alıyor.
Yorumum ufak spoiler içerebilir, ona göre okumanızı tavsiye ederim.
Kitap Santiago Nasar’ın öldürüleceği günü anlatarak başlıyor. Konu itibariyle ne
"Yapmaya giden yol, olmaktan geçer."
Lao-Tse
Olmak'ın tek yolu 'sahip olmak'tan geçer anlayışı hakim olan toplumun karakter yapısını belirleyen unsur 'olmak' tan çokça uzaklaşıyor.
Düşüncemiz, dile döktüklerimiz ve davranışlarımız farkında olmasak da hangi ilkeye yakın olduğumuzu gösteriyor.Bir şiir örneği
“Ben Amerika'da 25 yıl kalmış bir insan olarak şöyle bir gözlem yapıyorum. Amerika'da hiç eğitim görmemiş bir insanla aynı odada kalmaktan korkarım. Beş dolar için gırtlağını kesebilir. Eğitim orada gerçekten bir fark yaratıyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe, uygar, olgun, sorumluluk sahibi, verdiği sözü tutan, kişisel bütünlüğü olan bir
Kitap okumak bir hobi ya da boş vakit geçirme aracı değildir;bir ihtiyaçtır.
Okumak ve kitap;ümmetimizin genel karakteri,asli duruşudur..Hiçbir millet ile okumak kelimesi bu kadar yan yana zikredilmemiştir.
Okuma kültürümüz fıtrî,zihnî ve kalbî ihtiyacımızdır.İhtiyacımız oranında okuma eylemini gerçekleştirmeliyiz.Bedensel ihtiyaçlarımızı ne kadar,nasıl karşılayacağımızı belirlediğimiz gibi okuma ihtiyacımızın da nitelik ve niceliğini takdir etmeliyiz.
Okuma konusunda hem neyi okuyacağımızı hem de nasıl okuyacağımızı tespit etmeliyiz.
Sınırsız ve sansürsüz bir okuma yapamayız.
Az da olsa özü yakalama çabası ile okumalar yapmalıyız.
Üzerinde çalıştığımız konuya göre genel seviyemize uygun yaptığımız okumalar,okuma eylemini sıradanlıktan çıkaracaktır.
Çok okumaktan ziyade dikkatli okumak gerekmektedir.Ne okunacağını ve nasıl okunacağını bildikten sonra bir kimseye küçük bir kütüphane bile yeterli gelebilir.
Kitap okunarak derinlemesine bir ilim elde etmek mümkün olmayabilir.Özellikle ilmî eserlerin istişare edilerek okunmasına özen gösterilmelidir.
Karışık okumaktan ziyade istişareli okumalara özen gösterilmelidir.
Kendimize önemli-öncelikli sıralaması belirleyebiliriz.Tavsiye üzerine okumaktan öte 'Neyi okumamız hemen gerekiyor,hangi eseri daha sonra da okuyabiliriz?' listesi oluşturabiliriz.
Bu sebeple 'Günlük kaç sayfa kitap okunmalı?' ölçüsü doğru bir kıstas olmayabilir.Ne kadar verimli okunduğu önemlidir.Kimi zaman bir sayfalık okuma,yüz sayfalık okumadan daha faydalı ve yerinde olabilir.
Bir hocamın tavsiyesi üzerine alıp okuduğum bir kitap oldu. Kitapta Emile karakterimizin bebekliğinden yetişkinliğe kadar ki olan dönemini anlatıyor. Emile karakteri üzerinden bir çocuğun nasıl büyütülmesi, yetiştirilmesi gerektiğini anlatan bir eser. Kısacası çocuk eğitimi konulu bir kitap.
Genel olarak çoğu yerde yazarımızı haklı bulsam da bazı kısımlarda konunun dışına çıktığını ve gereksiz uzattığını düşünüyorum. Daha sade ve kısa bir dille anlatmasını tercih ederdim.
ÉmileJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20222,907 okunma
~~~Beklemek insana acı verir. Unutmak acı verir. Ama ne karar vereceğini bilememek, acıların en büyüğüdür~~~
Bir üçleme olan Yedinci Gün Serisinin ilk kitabı fakat benim seride okuduğum son kitap oldu zira ikinci kitabı okurken seri kitap olduğunu öğrendim, buarada serinin son kitabını da ilk okumuştum yani tam tersi sıra ile okudum seriyi