Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Tamam," dedi, "seninle geliyorum. Ama daha hızlı olmak için seni taşıyamaz mıyım?" "NE YAZIK KI OLMAZ," yazısı okundu kaplumbağanın kabuğunda. "Neden illa ki sürünmek zorundasın?" diye sordu Momo. Yine bir bilmece gibi sözcükler belirdi: "YOL BENİM İÇİMDE."
ZİLLETE ALIŞMIŞ...
Üstad Mahmud Şakir'inde bulunduğu mutad edebî toplantılardan birinde, hiç unutmam Abbasîler devrinin en büyük şairlerinden olan Ebu't-Tayyib el-mütenebbî'nin "Divân"ı okunuyordu. Şairin şu muhteşem beyiti okundu: "Men yehün yüshilü'l-hevânu aleyhi / Mâ li-curhin bi-meyyitin îlâmu..." Zelil olan kimseye zillet kolay gelir. Ölmüş bir insanın aldığı darbelerden acı duymaması gibi...
Sayfa 310 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Üstad Mahmud Şakir-, Büyük Edipler, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kur'an'a hizmetin bedelinin ağır olması normaldir. Bu asırda ortaya çıkmış bir mesele değildir bu. O Aslında pek çok zor şartta indi, okundu, korundu ve bizi ulaştırıldı. Şimdi biz, her zamankinden daha rahat ve daha çok imkanı olan bir zamandayız. Böyle bir zamanda Kuran'ı yalnız bırakmaya mazeret bulamayız.
İskenderiye Kulesi Mimarı (önemli)
Mimarın adı Sostratus idi ve o bir Yunan'dı. Kral ise ikinci Ptolemy yani Philadelphus idi. Kulenin inşasında Prolemy zirveye yakın uygun bir yerde duvara mermer konmasını emretti. O mermerin üzerine onun adı kazınacaktı. Mermer tablet yapıldı ve yerine koyuldu. Mimar mermerin üzerine gizlice kendi adını kazıdı ve mermeri kireçten bir kaplama ile örttü. Oraya da kralın adını kazıdı. Zaman içerisinde kireç kaplama döküldü ve kralın adı yok oldu. Ve kule dayandıkça mimarın adı okundu. Kulenin yüzyirmi metre olduğu söylenirdi. Yüzyıllar boyu şöhreti sürdü; ama şimdi onun yerinde işe yaramaz ve anlamsız kalıntılardan başka hiçbir şey kalmamıştır.
Sayfa 35 - İlyaKitabı okuyor
Dinmeyecek bir özlem yüzünden okundu.
Öğrenciler ne istiyorlardı? Bir ilim ve ahlak müessesesi olması lazım gelen üniversitelerde yolsuzlukların bulunduğunu, suistimallerin su yüzüne çıktığını, ahlakla bağdaşmayan davranışlara rastlandığını, fahiş fiyatla kitap satıldığını, idari yolsuzlukların yanında ilmî yetersizlikleri bulunan birtakım öğretim üyelerinin mevcut olduğunu, özel yüksekokulların başlı başına bir sorun hâline gelmesine rağmen kimse tarafından ele alınmadığını ileriye sürüyorlardı. Bu arada imtihan yönetmeliklerinden yurtlara, gıda meselesinden, istedikleri fakültelere girememeye kadar birçok dert ve davalarının da bulunduğunu hatırlatarak, bunlara çözüm yolu bulunmasını istiyorlardı. Üniversitelerimizi yakından tanıyanlar, öğrencilerin şikâyetlerinden çoğunu haklı bulmakta idi. Üniversite yetkilileri öğrenci isteklerinden bir kısmını yerine getirmiş, diğer bir kısmını, kanunlara aykırı bulup geri çevirmiştir. Bizde ilk boykotlar böyle başladı, ideolojik bir görünüşleri yoktu. Hatta birçok yerlerde milliyetçi ve solcu öğrenciler boykotları birlikte yürütmüşlerdir. Şikâyetlerden çoğunun haklı olması bir tarafa derslere girmemek; çalışmanın sıkıcılığından kurtulmak öğrencilerin hoşuna gidiyordu. Kısa bir süre içinde, durum değişti. Boykotlara karar vermek üzere düzenlenen forumlarda, “Halka dönük üniversite”, “Gerçekten demokratik, tam bağımsız Türkiye", "NATO'ya hayır; Amerika defol", "Kahrolsun faşizm” ve “Yaşasın Türkiye Halklarının Kardeşliği" gibi lâflar duyuldu; yazılar okundu.
Reklam
Kur'an-ı Kerim hep daha az (anlayarak ve ma­nası düşünülerek) ve daha çok (güzel sesle) okundu ve mücadele, doğruluk, şahsi ve maddi fedakarlıklar hak­kındaki emirleri, tembelliğimize aykırı ve sevimsiz ola­rak, güzel sesle okunan Kur'an-ı Kerim metninin zevk veren (rahatlatan) sesi içinde eriyip gitti. Bu doğal olma­yan durum yavaş yavaş normal olarak kabul edilmeye başlandı, çünkü bu vaziyet, sayıları her geçen gün artan ve Kur'an-ı Kerim'le yollarını ayıramayacak durumda olan, fakat aynı zamanda hayatlarını onun isteklerine göre düzenleyecek kudrette olmayanların işine gelmek­teydi.
Sayfa 32 - Fide Yayınları | PDFKitabı okudu
Dandini dandini dastana Mandacılar girmiş vatana Kov Bostancı camızı Yemesin aşımızı Elele tutuşa Dayana dayanışa Asıl asıl ki özgürlüğüne Uyansın da büyüsün bebeler nenni Diyen canların canına okundu Tekbir getirildi kundaklar kondu Bir yandan bir yana Savrula kavrula Yanyana Yana yana Kanlı Sivas ilinde Madımak Otelinde Alevlerin dilinde Uyusun da büyüsün canlar nenni
Sayfa 124Kitabı okudu
çember
Yıkılışlar, kalkışlar aynı güne raslamasa! Öğlen bir dostu gömdüm, gece eğlentideyim Suç benim miydi, çağ. Demin ezan okundu, uydum Tanrı çağrısına Derken yollara düştüm, dik açı bacakların Birleştiği nokta Suç benim miydi, çağ. Bir erdemi sayıkladım belki uzun bir süre Sanki bir tapınakta Bu çok açık bir kitaptır,. belli oluyor Suç benim miydi, çağ.
Sayfa 298 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.