Kitap mekan olarak Rusya’da geçmektedir birçok Dostoyevski romanında olduğu gibi. Aralara serpiştirilen semt, sokak ve cadde adlarından olayların Rusya’da geçtiğini ve karakterin Rusya’da yaşadığını biliriz.
Romandaki ana karakterimizin bir ismi yoktur. En azından kitapta bu isim hiç zikredilmemiştir. Kendisi kırklı yaşlardadır ve kitapta fiziki
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ilk romanı olma özelliğini taşıyan Kiralık Konak isimli roman, Yazarın Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet kuşakları arasında ki görüş ve fikir ayrılıklarını konu almıştır. Roman Realizm akımının etkilerini taşımaktadır.
Aşırı yozlaşmanın, insanları ne kadar aşağı çektiğini bizlere sunar Kiralık Konak. Üç farklı kuşak arasındaki çatışmalar ve yer yer de aynılıklar yansıtılır okuyucuya. Kitabın en can alıcı noktası Yakup Kadri’nin olay ve mekân tasvirleridir.
Yakup Kadri’nin kimi romanları okuyucunun yaşama sevincini kaçıracak kadar ruhsuz bir hava taşır. Aslında burada Yakup Kadri’nin durumları ve olayları ne kadar iyi tasvir ettiği sonucuna ulaşılmalıdır. Yakup Kadri’nin özelliği budur ki romanda geçen mekânı hayal perdesinde bize yaşatır. Bu romanda da zaman zaman bu bunaltıcı hava bize eşlik ediyor. Ama “Yaban” romanındaki kadar baskın değil bu olay.
Nacizade fikrim böyledir
Kuyucaklı Yusuf Hayat Hikayesi
Yusuf’un hayat hikayesi 1903 yılında başlar. Sessiz bir gecede Kuyucak Köyü’ne baskın yapılır. Bu baskında Yusuf’un annesi ve babası öldürülür. Olaydan hemen sonra olayı incelemesi için bir kaymakam gönderilir. Bu kaymakam Nazilli kaymakamı Selahattin Bey’dir. Selahattin Bey Kuyucaklı Yusuf’u evde bir başına
Toni Morrison ismi bende her zaman bir gerginlik yaratmıştır. Çünkü kitaplarını anlama konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyorum. Kesinlikle kolay okunan bir yazar olmadığını söyleyebilirim. Dilimize en son çevrilen bu kısacık kitabı bile bir istisna değil. Üstelik bu kitabını nispeten daha zor bulduğumu söyleyebilirim. Çünkü kitabı okurken okurun
Koku şişelerinizi hazırlayın, diye mırıldandı. Halkın alın teri geçiyor! "
Germinal adı Fransız ihtilal takviminden alınmıştır.Bu,ilkbahar,Ekim zamanını ve romanın adı olarak ,hem isyanın şiddetini hem de yavaş giden organik işlemini anlatır.Maden işçileri,yeraltındaki tohumlardir,fakat yeni bir cemiyette toprak üstüne çıkacak
Çarşamba ismailağa camii'nde yıllarca dinine hizmet eden Allah dostu Mahmut ustaosmanoğlu hoca efendiyi babamla ziyaret etmiştik. Ziyaret nedenimiz de, Hoca Efendi'nin ardı ardına başına gelen musibetleri. Kendisi ağır hasta idi, damadı caminin içinde şehit edilmişti. Kızı ağır bir kanser vakasından yıllarca ızdırap çektikten sonra vefat etmişti. Hanımı da uzun yıllar süren bir yatalaklıktan sorna kızından daha önce ölmüştü.
Böyle bir ortamda kendisini ziyaret ettik.
Konuşmakta zorlanacak kadar yorgun bir bedeni vardı.
Babamla uzun bir geçmişleri bulunduğu için aralarında tatlı bir muhabbet vardı. Ben de o muhabbetten istifade ediyordum. Söz arasında babam kendisine dedi ki: efendi hazretleri!
Dünya sizi epeyi bunalttı. Allah Teâlâ size sabır ihsan buyursun.'
Mahmud efendi bu sözün üzerine babama şöyle dedi:
' Hafız efendi!
Ama dünya tam da mevlamızın tarif ettiği gibi değil mi başka türlümü bekleyecektik?
Bu sözden bana ve sana, bütün sıkıntı hisseden mü'minlere güzel öğütler vardır. Doğrusu ne bekliyorduk dünyadan nasıl olmasını? İşte dünya budur.
Altı, peygamberlerin mübarek cesetleri ile dolu dünya, üstünü bize ikram mı edecekti.
(Nurattin yıldızı'ın babası ile yaşadığı olay)
Bir zamanların kült filmi Kötü Ruh 2'de (Evil Dead 2) kahramanın sağ eli kendi kafasına göre hareket etmeye başlar ve onu öldürmeye çalışır. Sahne, giderek yozlaşarak bir altıncı sınıf oyun alanında görebileceğimiz türden bir noktaya kadar gelir. Kahramanımız sol elini kullanarak, yüzüne saldırmaya çalışan sağ elini durdurmak için savaşmaktadır.
Bu kitapla ilgili sevdiğim birçok nokta var.
Ama ilk önce en çok sevdiğim kısmı söylemek istiyorum; kitapta aşk yok. Bu o kadar güzel bir şey ki yan hikaye olarak bile yok. Ne saray entrikaları, ne harem ne de herhangi bir askerin aşkı hiçbiri yok. Tamamen Fetih odaklı yazılmış.
Fetih başlı başına olağanüstü bir olay iken çoğu yazar ya da film buna başka ruhanilik, efsanevilik eklemeye bayılırlar. Kitapta bu da yok. Ben harmanlanmış bir gerçeklik okuduğum için mutlu oldum.
Bir diğeri tarafsız bakışı sevdim. Tarih yenen tarafı kahraman yenilen tarafı utanca boğulması gereken kişi olarak yazar. Kural budur. Fakat Doğu Roma'nın savunmasında Kral ve Komutanların çabalarına yer vermesi, onlara gerçekte olduğu haliyle yer vermesi - bazı filmlerde sefa sürenler olarak görürüz- daha da güzelleştirmiş kitabı.
Bazen Mehmet Han'ın iç konuşmalarını, iç hesaplaşmalarını görüyoruz. Bu da çoğumuzun bildiği haliyle fethin zor psikolojik şartlarından bizi haberdar ediyor.
Son olarak ise başka kitaplardan seçilen bölüm başı yazıları o bölümün birkaç cümlelik özeti niteliğinde yani cuk oturmuş diyebilirim :))
Eğer biraz hayal biraz gerçek bir fetih sahnesi okumak istiyorsanız doğru bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Kürk mantolu madonna
Elimde Sabahattin Ali'nin üç kitabı var ve hangisinden başlarsan onu daha iyi tanırım diye düşünerek Kitaba başlamadan önce kısa bir araştırma yapmıştım. Ne anlatıyor bu insanlar neden bu kadar beğenmiş dedim kendi kendime.
Kitabı okurken, insan tahlillerininin son derece detaylı bir şekilde yapılması beni en çok etkileyen