-İnsan insanın kaderidir.-
-Her insan er insan değildir.-
-İnsan olmayı eline yüzüne değil, özüne bulaştıracaksın.-
-İnsan insanın aynısı olamaz,
olsa olsa aynası olur.-
.
-Dağları değil, insanları aşmaktır dünyanın en zor işi.-
-Bozulmuş insan dışında, her şeyin tamiri mümkündür.-
.
-Bazıları o kadar tamahkar ki, iki kişilik mezarım olsun istiyor.-
-Ömrümün yarısını insan olmak için,
diğer yarısını da insan kalmak için harcadım.-
Dilerim bir gün ahlaksızlığın tedavisi bulunur.
“Siz ne yapıyorsunuz?” diye sesimi yükseltmiş olacağım ki hepsi birden bana baktı. Adnan Komiser de gayet sakin bir şekilde “Beyefendinin telefonunda öldürülen kadınların çekilmiş fotoğrafları var ve bunu beraber yapmış olabilirler.” dedi. Şaşkınlıktan ne diyeceğimizi bilemez halde etrafımıza bakındık. “O telefonu Cesare getirdi size. Kendi yapmış olsa ayağıyla buraya gelir mi?” diye sordum. Adnan Komiser yine hiç istifini bozmadan; “Anlayacağız Müberra Hanım ama her ihtimali değerlendirmemiz lazım. Biz de işimizi yapıyoruz. Siz en iyisi avukatınızla görüşün.” dedi. “Sizin katilleri yakalamanız gerekli.” diye yine hiddetli bir şekilde söylemiştim. Adnan Komiser bu sefer sakinliğini koruyamadı ve; “İsterseniz sizi de alalım.” dedi.
Evet, artık bir veliahttı vardı. Hem her şeyi öğretebileceği bir öğrenci hem çok iyi bir dost hem de iyi bir hayat arkadaşı kazanmıştı. Siyah tuvalini değiştiremeyecek olsa da hayatı renk kazanmıştı artık. Kıyafetlerine, ev dekorasyonuna ve tüm hayatına yansımıştı bu durum. Siyah hayatında her zaman farklı bir yer tutacaktı. Yaptığı serginin adını ‘Bazıları siyah sever.’ koymuştu ama bu içinin siyahlığından değil Venüs’ün kendisi gibi içi kararmış bir adamı sevmesinden kaynaklanıyordu.