Müziğin ya da düşün hafif bir soluğu, ne olursa olsun, yeter ki öyle ya da böyle bir şey hissetmemizi sağlasın, ne olursa olsun, yeter ki düşünmekten bizi alıkoysun.
Sayfa 53 - Can YayınlarıKitabı okudu
Eski yılı takdir etmek !!
Ay bizim millete telefon, ev, her şeyin yenisi olsun da taştan olsun. Yeni yılın ne hayrını gördük de kutluyoruz? Önce bir kendini ispatlasın? Kanımca yılbaşını konsepti yanlış. Ana tema, öyle böyle hayatta kaldığımız eski yılı takdir etmek olmalı.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Ne kendi sözlerim, ne de onun fikirlerinin yüzde yüz isabetli olmadığını seziyordum. Her ikimiz de, birbirimize karşı ne kadar açık olmak istersek isteyelim, bize tabi olmayan birtakım gizli müphem düşüncelerin ve arzuların idare ettiği muhakkaktı. Birleştiğimiz noktalar ne kadar çok olursa olsun, ayrı olduğumuz yerler de vardı ve bir taraf diğer tarafa kolayca uyuyorsa, bunu ancak daha ehemmiyetli bulduğu bir gaye uğruna yapıyordu. Ruhlarımızın böyle en saklı köşelerini bile ortaya dökmekten ve üzerine münakaşa etmekten çekinmiyorduk; buna rağmen hiç dokunmadığımız taraflar da vardı, çünkü bunların ne olduğunu biz de doğru dürüst bilmiyorduk; fakat bir his bana asıl bu cihetlerin mühim olduğunu fısıldıyordu.
Ne Kadar Güçlü Bir Anlatım !
bağlanmış olanlar için bağlarından o büyük kurtuluş apansız, bir deprem gibi gelir: Genç ruh birdenbire sarsılır, etkilenir, irkilir – kendisi de anlamaz olup biteni. Bir devindirici güç, bir tazyik hükmeder ona bir buyruk gibi: Bir istek, bir dilek uyanır, çekip gitmek, nereye ve her ne pahasına olursa olsun; keşfedilmemiş bir dünyaya duyulan yoğun ve tehlikeli bir merak alevlenir tüm duyularında. “Burada yaşamaktansa, ölmek daha iyi” – böyle çınlar o buyurgan ses ve baştan çıkarma: Ve bu “burada”, bu “bizim burası”, o ana dek sevdiği her şeydir! Sevdiği şey karşısında apansız bir korku ve kuşku, “ödev” bildiği şeye karşı yıldırım gibi çakan bir horgörü, gezginliğe, yabana, yabancılaşmaya, üşütmeye, ayılmaya, donmaya duyulan isyancı, keyfi, bir volkan gibi iten bir istek, sevgiyle duyulan bir nefret, belki o ana dek taptığı ve sevdiği yere, geriye doğru kutsal olanı kirletmeye yönelik bir hamle ve bir geriye bakış, belki az önce yaptığı şey hakkında bir utanç kızarması ve aynı zamanda onu yaptığı için bir ferahlama, esrik, içsel, ferahlatıcı bir ürperti, bir zaferin kendini ele verdiği – bir zafer? Neye karşı? Kime karşı? Esrarengiz, sorularla dolu, kuşku götürür bir zafer, ama yine de ilk zafer – böylesine kötü ve sancılı bir şey, bağlardan büyük kurtuluşun tarihinde yer alır.
"Marksizmden etkilenmiş bir ahlak filozofu olan John Rawls bu konuda ilginç bir deney önerir: Diyelim ki sen gelecekteki toplumun bütün yasalarını çıkaracak olan bir meclisin üyesisin." "Bak bu iyi olurdu." "Her şeyi inceden inceye düşünmeleri gerekiyor bu meclis üyelerinin, çünkü görüş birliğine varip yasaları kaleme aldiktan hemen sonra düşüp ölecekler." "Yapma!" "Ve bunun ardindan insanlar hemen dirilecek ve yasalarını hazırladıkları toplumun içinde yaşayan kişiler olarak geri gelecekler. işin ince yanı şu: Bu toplumun neresinde yer alacakları,yani nasıl bir konumda olacakları belli değil." "işte böyle bir toplum adil olurdu. Çünkü herkes nereye giderse gitsin kendisiyle eşit insanlar arasında bulunurdu." "Kadınlar da eşit olurdu o zaman." "Elbette. Çünkü Rawls'un bu düşünsel deneyinde erkek olsun kadın olsun, meclis üyelerinin daha sonra hangi cinse dahil olacağı da bilinmiyor. Her iki ihtimal de yüzde elli olduğundan belli ki toplum kadınlar ve erkekler için aynı derecede elverişli koşullar barındıracak."
Sayfa 453 - Pan YayıncılıkKitabı okudu
Pablo Neruda 'Güz Çiçeklerinden Nazım’a Çelenk'
Niçin öldün Nâzım? Ne yaparız şimdi biz şarkılarından yoksun? Nerde buluruz başka bir pınar ki onda bizi karşıladığın gülümseme olsun? Seninki gibi ateşle su karışık acıyla sevinç dolu, gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım?
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.