Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(rahip)Derslerinden birinde, Hıristiyanlığın bir geleneği olan “günah çıkarmanın (günahı kabullenmek)” aslında Aramı Dili’nden yanlış çevrilen bir sözcükten geldiğini öğrenmiş. Doğru çevirinin aslında “kabullenmek” değil, “katılmak” olduğunu söyledi. Benim çalışma grubuma katılana kadar bunun üzerine çok düşünmemişti ve günah çıkarmanın aslında Silahsızlanma Tekniği ile ne kadar benzer olduğunu fark etti. Çünkü kendinizi savunmak yerine sizi eleştiren kişiye katıldığınız zaman, aslında “günah çıkarmış” oluyorsunuz. Ve bunu yaptığınız anda bağışlanacaksınız. Bu görüş sadece Hıristiyanlığa özgü değil, aslında hemen hemen her dini geleneğin içine gömülmüştür. Budisder, egonun ya da kendiliğimizin ölümü anlamına gelen “büyük ölüm”den bahsederler. Eğer içtenlikle sizi eleştiren kişiyle hemfikir olursanız, sıklıkla ölüyor gibi hissedersiniz. Aslında, gururunuz ve “kendilik” algınızın ikisi de ölmek zorunda, ama sizi eleştiren kişiyi ustaca ve açık bir kalple yatıştırırsanız öldüğünüz anda aslında yeniden doğuyor olacaksınız. Başka bir deyişle, “ölümünüz” ve “yeniden doğuşunuz” aslında aynı şeydir — aynı deneyimi farklı açıklama yollarıdır. Hatta kavga ettiğiniz birini yatıştırdığınızda, her ikinizin de birlikte ölüp birlikte yeniden doğacağınızı söyleyebilirsiniz. Çünkü başınıza bela olan düşmanlık, güvensizlik ve hayal kırıklığı anında sıcaklık, sevgi ve saygıya dönüşecek.
"İnsan ölümü yaşamak zo­runda olduğu için korkmalı mıdır?" Bu çelişkili tümce başı­nı döndürmüş. İnsan ölümü yaşayabilir mi? Alttan alta öyle olduğunu söyleniyormuş soruda, çünkü sorulan şey ondan korkulup korkulmayacağıymış. Sen yirmi yaşındaydın. O ana dek, ölümü başkalarının başına gelen, kendi başına geldiğin­ deyse hiç farkına varmadan seni alıp götürecek bir şey olarak düşünüyordun. Ölümü yaşamak demek, toparlanıp gittiğini hissedecek zaman olmadan birdenbire onunla burun buru­na gelmek yerine, onun gelişini görüp kabullenmek demek miydi? Kaçınılmaz olan karşısında özgür iradeyi ortaya koy­mak için, onu önceden seçmek demek miydi?
Reklam
"İnsan ölümü yaşamak zorunda olduğu için korkmalı mıdır?"
"Sen yirmi yaşındaydın. O ana dek,ölümü başkalarının başına gelen, kendi başına geldiğindeyse hiç farkına varmadan seni alıp götürecek bir şey olarak düşünüyordun. Ölümü yaşamak, toparlanıp gittiğini hissedecek zaman olmadan birdenbire onunla burun buruna gelmek yerine, onun gelişini görüp kabullenmek demek miydi? Kaçınılmaz olan karşısında özgür iradeyi ortaya koymak için, onu önceden seçmek demek miydi?" Aldığın notlardan birini bana söylemiştin:"Ölüm hiç bilinmeyen bir ülkedir, kimse oradan dönüp de nasıl bir yer olduğunu anlatamamıştır."
432 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
62 günde okudu
Bu kitaba başlamadan önce senin içinde erdeme ve kendine hâkim olabilmeye doğuştan yatkınsın. Eğer bunlardan uzaklaştıysan bunun sebebi kalıtımsal bir bozukluk değil yanlış şeylerle ve yanlış fikirlerle beslediğin taraflarındır. Seneca'nın da dediği gibi, felsefe tüm bunları üzerinden kazıyıp atabilecek ve gerçek kimliğimize dönmemizde bize
Stoacının Günlüğü
Stoacının GünlüğüRyan Holiday · Pegasus Yayınları · 2021446 okunma
İnsan bazen bir şeyleri kabullenmeli. Kaybettiğini, suçlu olduğunu,bittiğini kabullenmeli. Aksi takdirde sonu olmayan bir belirsizlik içinde boğulur. Bazı anlar bir daha yaşanmayacak, bazı sözler ve bazı hitaplar bir daha duyulmayacak. Yaşanan o tarifsiz mutluluk bir daha yaşanmayacak. Kabullenmek bitirmek demek değil. Sadece artık böyle devam edeceğini ve sonun belli olduğunu bilmek ve bunu anlamaktır. Ayrılığı kabullenmek, ölümü kabullenmekten daha zor ve daha acı vericidir. İnsan bazı şeyleri kabullendiği an, bazen boş bir duvara dakikalarca hatta saatlerce bakar ve en son derin bir iç çekip kalkar ya da ağlar. İnsanoğlu hep gider, ya ölüm götürür onu ya da kendi gider. Ama hep gider. ~espera
—Çok ölüm vardı böyle ve ölümü bilmemize, hemen hemen her gün düşünmemize rağmen, sıra dışı ve sevilen birinin ani ölümüyle karşılaştığımızda zordu ölümü kabullenmek.
Sayfa 184 - Parantez YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu dünyada oluruna bırakarak geçip gittiğimiz, merak etmediğimiz merak etsek bile sorgulamadığımız o kadar çok şey var ki. Mesela Ölüm. Gerçek anlamda ölümü sorgularınız mı hiç? Hayatın kaybı, sonsuz karanlığa ve sona ulaşma, ahirete atılan bir adım, ruh ve bedenin birbirinden ayrılması,boşluk. Bunlar çoğu insanın ortak düşünceleri daha doğrusu sorgulamadan kabullenmek daha kolay olduğu ve mantıklı geldiği için kabul ettiklerimiz. Ciddi ciddi hiç düşündünüz mü ölümü? Ne olduğunu, neden olduğunu, anlamını, varlığını, ağırlığını, yaşayan düşünen ya da içgüdülere sahip her canlının korktuğu bu kavramı hayatınızın herhangi bir anında oturup dış etkilerden dinden, felsefeden ya da toplumun kendisinden etkilenmeden düşündünüz mü? Bence sorgulayın sadece ölümü değil daha da fazlasını bu yaprak neden soldu bu şarkı niye beni rahatlatıyor, müzik nedir bana etkisi nedir, ruh nedir, his nedir?!i... Peki aşkın, neşenin,öfkenin benim için anlamı nedir? Toplumu boş verin sizin düşünceniz ne, siz ne düşünüyor, siz ne hissediyorsunuz sizin için anlamı ne?...Buna odaklanın. Aşkın anlamı bu sevginin bu neşenin bu diyip kalıplaşmış düşünceleri sermeyin önünüze. Sizin için ne demek, siz ne düşünüyorsunuz, bu kavram size ne hissettiriyor önemli olan bu. İster toplum düşüncelerine tamamen aykırı olsun ister bu düşünceler yüzünden yargılanacak dışlanacak olun yeter ki kendiniz olun... ~Bunu zor yoldan öğrenen biri
Çok zor hem de...
• ❝ —Çok ölüm vardı böyle ve ölümü bilmemize, hemen hemen her gün düşünmemize rağmen, sıra dışı ve sevilen birinin ani ölümüyle karşılaştığımızda zordu ölümü kabullenmek. ❞ •
Sayfa 184 - Parantez YayınlarıKitabı okudu
Ölümü kabullenmek teslim olmak değildir, Çiçekler sadece düştükleri için çiçektir.
Ölümü yaşamak, toparlanıp gittiğini hissedecek zaman olmadan birdenbire onunla burun buruna gelmek yerine, onun gelişini görüp kabullenmek demek miydi?
Reklam
Haryy Potter sadece basit bir sihir hikâyesi değildir, aynı zamanda eğitici bir amaç da taşır: Yaşadığımız dünya- yı anlamak, doğru seçimler yapmak, makul bir ahlakı benimseyerek bir etik geliştirmek, yaşam amacı olarak sevgiyi seçmek, ölümü kabullenmek...
Ölümü yaşamak , toparlanıp gittiğini hissedecek kadar zaman olmadan birdenbire onunla burun buruna gelmek yerine , onun gelişini görüp kabullenmek demek miydi ?
…benim inancıma göre gençler, aşk şiirleriyle bana kapalı kalan bir özgünlüğe ulaştılar... Lucius her türlü gerçekliğin aşka dayandığını ve o sevmediği aşk şiirleri edebiyatının arkasında bu büyük ve özgün gerçekliğin bulunduğunu kabullenmek istemiyor... gerçeklik, dürüstlüktür..."
Toprak — BekleyişKitabı okudu
Ölümü ve yasayı isteyenlerin onu da ötekiler gibi geri çevirdiklerini biliyordum; ve kimilerinin sarsılmaz bir rejime karşı, olup bitenleri dikkate almayacak ve ondan söz edildiğinde omuz silkecek derecede gü­venlerini açıkladıkları, kimileri için de adaletin bittiği, korkunun başladığı, devletin büyüklüğü için ihanetin, devletin yok olması için ihanetin egemen olduğu yerde bilginin olanaksızlığı önündeki sıkıntıyı anlatan bu taş kesmiş sessizliğin, bu son derece trajik sessizliğin herhangi birinin sandığından çok daha ürkütücü olduğunu biliyordum, çünkü mezara girmesinin nedenini ve de mezara giriş nedeninin onu aşmak mı yoksa kabullenmek mi olduğunu söylemeyi reddederek yasanın kendisinin sessiz cesedinden çıkıyordu o.
563 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.