Oluş adeta kemmiyetten keyfiyete doğru akan bir yol takip eder. Onun için denebilir ki, oluşun alt basamakları kemmiyet ifade etmekte; oluşun üst basamakları ise daha çok keyfiyet ifade etmektedir. İnsan, oluşun en üst basamağında duruyorsa, o yaşama çabasını kemmiyetten çok keyfiyete dayandırmak durumunda olacaktır. İnsan, diğer varlıklara kantitesi ile değil, kalitesi ile hükmedebilmektedir. İnsan, oluşun alt kademelerinde kalitesi düşük çoklukları üst basamaklarında ise kalitece yüksek "bir"leri bulur. Kısacası, oluşun alt ucu çokluk, üst ucu fert planında gözükür. Bunun için zeka, oluşu çokluktan kurtarıp "bir' e doğru" bir hamle olarak manalandırmaktadır. Yaratıcı ve mutlak manada BİR olan ise oluşun hedefi durumundadır. Oluş, insan için, kemmiyetten keyfiyete, çoktan bir'e, determinizmden yaratmaya, yaratılmıştan Yaradan'a doğru akmaktadır.
Oluşun içinde, çırılçıplak sezilen bir mana vardır. Bu mana, mahvolmaktan, eriyip kaybolmaktan kurtulmaktır. Oluş, yokluğu gerçekten yok etme yolunda bir çırpınışı ifade eder.
Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...