"Hanımlar, beyler, eğer biz homo economicus olmayı becerebilsek, hiçbir hükümet, hiçbir rejim, iç ya da dış baskı bizi kişi başına geliri on bin dolarlık ülke olmaktan alıkoyamaz. Zamanındagöç edip dünyanın en gözde toprak parçasına kurulmuşuz. Bir elimiz dağda, bir elimiz denizde, yediğimiz önümüzde, yemediğimiz ardımızda. Bir müşkülümüz
Yazmamın sebebi düşünüyorum.Başka bir semtte doğmama rağmen hatırlayamadığım hayatımın ilk yılları benim için hiç bir sorun teşkil etmezken. Hatırladığım, doğumumdan sonra değiştirilen evler ve en sonunda bir tanesine karar kılınıp, çocukluğumun, gençliğimin ve şimdiki zamanlarımın geçtiği ki burada ortalama bir on beş yıldan söz ediyorum. yaşadığım bu mahallenin, sokakların, binaların daha önce ilk defa görmüşcesine hayretle bakmamın sebebini düşünüyorum. Neden şimdi bunlar bana yabancı geliyor ? İlk defa görmüş bir turist kadar yabancı ve korkakça bakmamın sebebini düşünüyorum. Nedeni; Yıllarca yaşadığım bu ayna kırıklarıyla dolu sokakların yansımasını bir mana ile bitiştirebileceken, varlığından çok sonraları haberdar olduğum sen, ve senden sonra her şeyin manasının değişmesinin, çelişkileri olabilir mi diye düşünmedim değil. Açıklayacağım bunu, her şeyi. Genel olarak yaptığım gibi konuşurken söylediklerimin yarısının beynimde takılı kalmasından dolayı insanların beni anlayamamasından öyle sıkıldım ki! Tüm kanımla açıklayacağım. Senden önce gördüğüm her şeyi dünya ve ahvalleri ile bitişik bir mana yüklemeye çalışırken, senin karşıma çıkıp, sarılmadan sonra yüklemeye çalıştığım mana değil, yalan olduğunu fark etmem, fark ettik den sonra seninle birlikte hayatımdaki her şeye yalan olmayan gerçek bir mana yüklemeye çalışmanın çelkişkisi ve tezatlığının, çarpışmasının sonucu aslında olan bir şey durumum. İki atomun çarpışması sonucu ortaya çıkan “CERN” patlaması. Nasa bu konuda benden yardım alabilir, tabii ki yardım etmek gibi bir düşüncem yok.
h.a
Cilt I
Nikita Kruşçev
Nikita Sergeyeviç Hruşçov, doğru okunuşu Hruşçyov olan soyadı, Türkiye'de genellikle İngilizce Khrushchev yazımındaki gibi Kruşçev olarak telaffuz edilir. Stalin’ in ölümünden sonra 1953-1964 yılları arasında 11 yıl süre ile Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olarak görev yapmıştır.
Anılarını iktidardan
"Menderes ve onun zihniyetindeki karşı devrimcilerin 60 yıldır aralıksız tekrarladığı 'Atatürk demokrasiyi kuramadı, kurmak istemedi! Atatürk diktatördü!' şeklindeki tezden de söz edelim. Anlaşılan o ki Menderes, demokrasi derken 'çok partili sistemi' ve 'serbest seçimleri' anlamaktadır. Ancak bu demokrasi tanımı son derece eksik bir
Francis Fukuyama "İslamo-Faşizm"den söz ettiğinde onunla hem fikir olunmalıdır; fakat bir koşulla, faşizm teriminin kesin bir biçimde, "Kapitalizm olmadan kapitalizme" bireyselliğin aşırılığı, sosyal ayrıştırma, değerlerin ilişkilendirilmesi vs. olmaksızın ona sahip olmaya imkansız yeltenişin adı olarak kullanılması koşuluyla.
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
KARADENİZ AĞITI
Hayali gönlümde yadigar kalan,
Bir yanım deryada çalkanır şimdi.
On beş mürşid ile boğulup ölen
Bir yanım deryada çalkanır şimdi.
Garip garip öter derya kuşları
Jarvinen, Okunen ve Gulbe Nasıl Kral Oldular?
Reçel Kralı Jarvinen anlatıyor...
Ben önceleri yoksul bir sokak çocuğuydum. Şimdi ise yurdumuz için
büyük ve iyi bir güç olduğumu söyleyebilirim.
Ben bu konumumu kime borçluyum?
Tesadüfen dinlediğim bir konferansa değil mi?
Daha önce de söylemiştim. Küçük dükkânımda kurabiye ve
Genelev Çiçekçisi
Selim'in cesedi iki gecedir çiçeklerin arasında yatıyordu.
Sırtüstü düşmüştü, çiçeklerin saplarını kesmek için kullandığı bıçak,
kalbine saplanmıştı. Cumartesi gecesi öldürüldüğünü düşünüyorduk.
Katil onu öldürdükten sonra kapıyı
çekip çıkmış olmalıydı.
Araya tatil girince çiçekçi bir gün kapalı kalmış, cesedi bu
Dostoyevski'nin idamdan kurtuluşunun yansımaları... Ümit Yıldırım
"Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir
Önce dobra dobra bir suale cevap vermem gerekir: ( Bu kitabı beğendin mi? ) Elimdeki kitap baskısı 316 sayfa. ilk 150 den fazla sayfa da bocaladım durdum. Bu gerçekten J. London mu diye. Gerçi soğuğu macerayı anlatımlarda o idi, ama konunun, hikayenin olmayışı akışına giden bir çıkar yol arayan edası ile uzakçaydı London dan. Arta kalan