_Eğitim – Öğretim_
_Eğitim, bilgilenme ve gelişme sürecidir ve yaşam boyu devam eder. Süreklidir. Plansız ve programsız da olabilir.
_Öğretim, eğitimin okullarda planlı yapılan kısmıdır. Eğitimin bir parçasıdır. Öğretim, planlı programlıdır. Süresi vardır.
_Her eğitim, öğretim değildir. Fakat her öğretim, eğitimdir.
_Öğrenme
"Madem her vakit ecel gelebilir; eğer insanı gaflet içinde yakalasa, ebedî hayatına çok zarar verebilir."
(Lem'alar, Yirmi Beşinci Lem'a, On Üçüncü Deva)
Çok defa düşünürüm, bizim memleketimizde istidatlar hakiki yerlerini bulsa hayatımız ne kadar değişir ve güzelleşir. Taflan Deva Bey'i on dakika dinleyip de kaydı hayat şartıyla, İstanbul'a veya herhangi bir şehrimize Belediye reisi yapma hülyasına kapılmayan, hatta bunun için varını yoğunu sarfa hazır olmayan, aramızda hiç kimse yoktu zannederim. İrfanı, iyi terbiyesi, her sınıftan bir yığın insanı tanımış ve kendisine bağlamış olması, bunu pekâlâ mümkün kılabilirdi. Yazık ki Taflan Deva Bey temizliği sadece içtima ve ahlâki mânasında alıyordu. Onun için sokak, ev, şehir, daima ikinci, üçüncü derecede şeylerdi. Asıl mühim olan cemiyetin muzır düşüncelerden kurtulmasıydı.
ON ÜÇÜNCÜ DEVÂ
Ey hastalıktan şekvâ eden biçare adam!
Hastalık bazılara ehemmiyetli bir definedir, gâyet kıymettar bir hediye-i İlâhiyedir. Her hasta, kendi hastalığını o nev'iden tasavvur edebilir.
Mâdem ecel vakti mu'ayyen değil; Cenâb-ı Hak, insâni yeis-i mutlak ve gaflet-i mutlaktan kurtarmak için havf ve recâ ortasında ve hem
Evvelce haber aldığınız hastalığıma dair bir noksan parça, dualarınıza ve geçen ramazan gibi manen yardımlarınıza vesile olmak için o hastalık münasebetiyle yanımıza gelen bazı zatlara söylediğim ve noksan kalmış bir fıkrayı yazıyorum. Şöyle ki:
Halimi soranlara dedim ki: Hem nazar hem ervah-ı gayr-ı tayyibe cihetinden başıma gelen bu musibet,
Geç uyanıyorum. Geçen yıl karım öldü. Şehrin bir ucuna gömdük kırk yıllık sevgilimi. Bunu inanılmaz şekilde normalize ettik. Her gün karım ölüyo gibi yaptık. Karım ölürken başındaki hemşire söyledi. ''Hayat deva ediyo.'' Yazıyomuş, tam da ona sevgilisi. Şu yeşil Waterloo penceresinde değişik bir bakış açısı, ama etmiyor oğlum
Geç uyanıyorum. Geçen yıl karım öldü.
Şehrin bir ucuna gömdük kırk yıllık sevgilimi.
Bunu inanılmaz şekilde normalize ettik.
Her gün karım ölüyo gibi yaptık.
Karım ölürken başındaki hemşire söyledi.
''Hayat deva ediyo.'' Yazıyomuş, tam da ona sevgilisi.
Şu yeşil Waterloo penceresinde değişik bir bakış açısı,
ama etmiyor oğlum
ON ÜÇÜNCÜ DEVA: Ey hastalıktan şekva eden biçâre adam! Hastalık ba’zılara ehemmiyetli bir definedir, gâyet kıymetdar bir hediye-i İlâhîyyedir. Her hasta, kendi hastalığını o neviden tasavvur edebilir. Mâdem ecel vakti muayyen değil; Cenâb-ı Hak, insanı yeis-i mutlak ve gaflet-i mutlaktan kurtarmak için, havf ve rica ortasında ve hem dünya ve hem