Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazen suyun ısısı aniden düşünce kırgın olur, kendiliğinden kıyıya vurur balıklar. İnsanın kırgını da aynı, ilk önce onlar takılır oltana. Sonra daha büyük dertler, geçmiş seneler, kederler. Attığın her oltada, kırk katlı bir bohçayı açar gibi açarsın insanı. Tek tek açarsın katları, açtığın her katta bir daha yanar, her yandığında daha iyi anlarsın. Sonunda bir beyaz mendil geçer eline. O mendil insanın özü. İçinde başka bir şey barındırmayan, yekpare, başlı başına bir hazine. Onu bulduğunda daha ileriye gidemeyeceğini anlarsın. Oltana takılabilecek en büyük av, bir çeşit trofe... O mendili bohçaların içine sakladığında kaybediyor insan, oysa bul bir kilitli iğne ve iliştir göğsüne. Sekseninde titreyen ellerin olsun ister, ister doksanında tutmayan bacakların ama o ilk yıllar göğsünde dalgalansın.
"Bir dizi mısır yetiştirmek isteyen bir insan önce bir ton gübreyi kürekle atmalıdır." KONFÜÇYÜS
Sayfa 243Kitabı okudu
Reklam
Bir Uygur Türkü kardeşimizin Çin zulmü ile ilgili soyledikleri:
"- Çin zulmü gibi bir zulüm dünyada daha görmedim. Bir insan ne kadar canı var? Ne kadar dayanabilir? Anneler neye dayanamaz? Evlatlarına dayanamaz. Dünyada şunun bir örneği var mı? Çocuğunu öldürdükten sonra gelip diyor ki; 'senin oğlun bir kurşunla öldü parasını ver.' Ondan sonra diyor ki; 'Çocuğun ölmekte direndi, iki kurşun gitti, iki kurşunun parasını ver.' Annesinden istiyor, babasından değil. Annesinden istiyor bunu. Ben eskiden Doğu Türkistan'da ölen kardeşlerim için ağlardım. Şimdi orada birisi öldü deseler mutlu oluyorum. Çünkü kurtuldu diyorum." "Sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden, cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Onlara sıkıntılar ve felaketler dokundu, öyle sarsıldılar ki, elçi ve o’nunla birlikte iman edenler “Allah’ın yardımı ne vakit gelecek.” diye umutsuzluğa düşmüşlerdi. Şunu bilin, Allah’ın yardımı yakındır." (Bakara/214) "Rasûlüm! Sakın, Allah’ı zâlimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları cezalandırmayı, dehşetten gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne ertelemektedir" (İbrahim/42)
Ancak bir çocuk olarak bana yönelttiğin her söz, benim için neredeyse bir Tanrı emriydi, onu asla unutmazdım, dünyayı, özellikle de bizzat seni yargılarken elimdeki en önemli araç olmayı sürdürürdü böylesi sözler ve o noktada sen mutlak bir başarısızlığa uğrardın. Çocukken seninle en çok yemekte birlikte olduğum için, dersinin büyük kısmı yemek
Gideceğim, dedi. Burada üşüyorum. Dünya ağır. İnsan korkunç. İnanacak gücüm kalmadı. Her şeye bulantıyla bakıyorum. Güzellik yıkıcı. Hiçbir inceliğe inanmıyorum. Bir sonsuz kum içinde, bir yıldız rüyasıyım. Seni sevecektim. Söyleyemedim. Gidince mi? Yalnızlık benden önce gidecek, biliyorum. Belki filizlenen bir taş... bir yerlerde. Hepsi bu...
256 syf.
·
Puan vermedi
Ah Poirot
Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Bazen öyle gerçekler vardır ki; yaptığı işe ve adalete deli gibi tutkun insanları bile vicdan muhasebesine götürür. Yıllar önce küçük bir kız çocuğunun ölümüne sebep olan, sonra da ortadan kaybolan cani bir katilin sonunun, asla mışıl mışıl uykusunda ölmek olmasını kimse istemez. Bir gün bu katil bir kompartımanın vagonunda, uyurken cinayete kurban giderse ve bu cinayetin ardında yıllar öncesindrn gelen soğuk bir intikam varsa, bu cinayeti işleyenler suçlıkabul edilebilir mi? Edilirse de gelmeyen adaleti sağladıkları için polislere teslim edilebilir mi? İşte poirot'u bir çıkmaza götüren soru da tam olarak bu. Bir yanı adaletten şaşmayan dedektif olarak doğruyu yapmasını söylerken, diğer insan yanı hak ettiğini bulduğunu söyler ve poirot kendi içinde büyük bir savaş verir. Üstelik cinayeti işleyenler de suçun farkındadır ve hepsi ille biri teslim edilecekse o kişinin kendisi olması gerektiğini söyleyerek erdemli insanlar olduklarını ve cinayeti zevkle işlemediklerini açıkça ortaya koyar.bu anlamda okuyan her insanın da kendisini sorgulamasını sağlayan bir eser. Ayrıca Agatha Christie’nin bu eseri İstanbul Pera Palasta yazmış olması da ayrıca özel kılıyor.
Doğu Ekspresinde Cinayet
Doğu Ekspresinde CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201926bin okunma
Reklam
"150 yıl önce kadınların eşit haklara sahip olabilmesi için mücadele eden birçok insan vardı. Ama var güçleriyle buna karşı çıkanlar da az değildi. Bugün her iki tarafın öne sürdüğü gerekçelere baktığımızda, kimin daha ussal olduğunu görmek hiç zor değil. Ama tabii sonradan konuşmak çok kolay. Eşitlik için mücadele edenlerin haklı olduğu ortaya çıktı. Çok kimse büyükbabasının bu konuda neler söylediğini bir yerde bulup okusa, utanç duyar bugün."
Sayfa 415 - Pan Yayıncılık, 24. Basım, Kasım 2009Kitabı okudu
Öğrenciler de öğretmenlerine birçok şey öğretebilirler.
Beşinci sınıftayken sınıf öğretmenim Fahamet Hanım, bir derste Ankara Meydan Savaşı'nda Bayezid'in daha önce geldiğini fakat erkekliğe sığmaz düşüncesiyle Timur'a saldırmadığını anlattı. Ben de "Hocam öyle bir şey yok, daha önce gelen Timur'dur," dedim. "Sen sus, o öyle değil," dedi. Bizim evde Şerafeddin Ali Yezdînin Zafernâme kitabının eski Türkçe bas kısı vardı. Eve gelince ona baktım ve kendi bilgimi teyit ettim. Ertesi gün de okula götürdüm ama ben nereden bileyim hocamın kitabı okuyamayacağını... Ben okuyabildiğim için herkes okuyabilir sanıyordum. Fahamet Hanım, okuyamayınca kitabı alıp attı. Ben de "Cahil karı!" dedim, o zaman da beni sınıftan attı. Arkamdan da çantamı attırmış. Okul müdürü ertesi gün annemi ve babamı çağırıp "Celâl'i okuldan alın, bundan sonrası tatsız olur," demiş. Bu kitaplar, bana bilgili bir insanın her şeyi yapabileceğini öğretti. Yeter ki bilgili olalım diye düşündüm. Karakterlerin hepsinin muazzam bir tabiat bilgisi vardı ve her birine hayran oldum. Hepsi insanın nasıl bir tabiat içinde yaşadığını keşfetmesine olanak sağlayan muhteşem kitaplardır. Yine söyledim kendi kendime: "Ulan böyle bir adam olmak var be! Gittiği her yerde şöyle bir etrafa baktığında ne var ne yok anlamalı insan." İşte bu kitaplar benim ilham kaynağım oldu.
Çocuklar hemen çevresini aldılar, soru dolu bakışlarını yüzüne diktiler. - Baylar, kısa bir zaman sonra ayrılacağız. Şimdilik iki ağabeyim var ya, bunlardan biri sürgüne gidiyor, öteki de ölümle pençeleşmekte. Yakında gideceğim buradan, belki dönüşüm çok uzar. Ayrılmadan önce sizinle burada, İlyuşacağın taşının yanında söz verelim birbirimize,
Sayfa 960 - İletişim Yayınları
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.