Bu anlatını verdiği his tıpkı adı gibi, hem ev düşkünü hem de sürekli akıp giden, devinim halinde bir rüzgar...Ait olmak nedir, ev aidiyet hissettiğin ya da ait olduğun yer midir? Yazarın bize anlattığı şey, ya da benim bu anlatıdan çıkardığım hisse şu; aslında ev de devinim halindedir, konuşur, değişir, yaşar hatta bazen ölür. Ev'in sadece insan değil, toplumlar ve devletler için de anlamı başkadır, kıyım önce ev'lerden başlar, ev ölür, birey ölür, sonra aile, vatan, dil, seni sen yapan her şey...
Kısa kısa anlatılarla çok şeyi anlatmak da bir maharet gerektirir bence. Tıpkı ilk kitabı Barbarlarla Beklerken'i okuduğum zaman aldığım tadı aldım. Soyutlaşan ev, düşündürdü beni. Severek okudum.
..