Bir toplumda salt bilgi odaklı, malumat aktaran bir öğretim düzeni oluşturulmuşsa, zaman içinde o toplumun okula gitmiş, okumuş insanlarının çoğunun bilgi yüklü ama duygusal yönden gereği kadar gelişmemiş olduğunu görürsün. Malumat yüklemeye ''eğitim'' diyen bir toplumun ''eğitilmişleri'' yalnız duygusal yönden gelişmemiş olmayacaklar, aynı zamanda onların sistematik düşünme yetenekleri de gelişmemiş olacaktır. Olaylara ve yaşama bakışları, okula gitmemiş yurttaştan farklı olmayacak, ama onlar, okula gittikleri için kendilerini diğerlerinden daha iyi biliyor sanacak ve egoları şişecektir. Tabii bu şişkin egolar, onları makam sahibi olmaya yöneltecek ve geldikleri makama sıkı sıkıya sarılacaklardır.
(...)
Malumat yükleyen bir eğitim sisteminin ürünü olan insanın varoluşu,yani değerleri,ilgileri,inançları, "eğitilmemiş" olacaktır.Daha önce söyledğim gibi en önemlisi,böyle bir insanın kendini algılayışı,kendiyle ilişkisi eğitimden hiç nasibini almamış olacaktır.