Birçok erkekler, bir kadının acı çektiğini yüzünden anlar anlamaz öyle duygulanırlar ki! Acı çeken kadın başkasını hemen seviverir, ona bağlanıverirmiş gibi gelir onlara.
“Biliyorum, biliyorum. Bana saygı duyduğunuzu sık sık söylüyordunuz, beni sevdiğinizi söylüyordunuz ama yalnızca sözlerdi bunlar. Hiçbir zaman gerçekten inanmamıştım onlara…”
Kimileri için bu kaynak, kumardır, borsadır, bir tablo ya da bir böcek koleksiyonudur, müziktir.Kimileri için de kendilerine tatlılar yapan bir kadındır.Bu gibi adamlara, dünyanın bütün kadınlarını sunabilirsiniz.Ama asla değer vermezler ancak tutuldukları derde çare olan kadınları isterler .Bu kadın, çoğu zaman kendilerini hiç sevmez, onlara kötü davranır, zevk kırıntılarını pek pahalıya satar; böyle olduğu halde, bizim maskaralar bıkmazlar, kadına son kuruşlarını vermek için, son yorganlarını bile emniyet kasasına yatırırlar.
Kitleler hiçbir zaman hakikatin peşinde olmadılar. Hoşlarına gitmeyen ispatların karşısında kafalarını çevirir veya hoşlarına gidiyorsa da hakikat yerine yanılgıyı tanrılaştırmayı tercih ederler. Kitleleri yanılsamalarına inandırmayı bilen kişi,onlara kolaylıkla hükmeder,onları bu yanılgılardan uyandırmaya kalkışanlarsa daima düşmanları olur.
Dünyanın güçlülere ait olmasına pek şaşmamak lazımdı. Köleler kendi esaretlerini saplantı haline getirmişlerdi. Onlara göre iş, önünde diz çöküp taptıkları altın bir puttu.
Gönül, yerini düşünceye terkettiği devirde onlar unutuldu. Hareketler, gönüldeki izleri ezip de örselediği zaman gelince, yeniden onlara hasret duyuldu. Şimdi gözyaşı ayak izlerine damlıyor. Hareketlerin harabettiği gönülde sade bir yetim iniltisi var. Tellerine bazı yenilerini de ilave ettiğimiz bu eski sazın terennümlerini dinleyecek kulak varsa, onda kırık bir kalbin akislerinden başka bir şey duymayacaktır.
Sevgini gösterebileceğin hiçbir fırsatı kaçırma. Bilhassa da yakınındakilere sevgini göster; çünkü bizi en çok onların yaralayabileceğini bildiğimizden onlara karşı daha ihtiyatlıyızdır.