"Güneyde, geçen eylül ayının sonlarına doğru, yerini, gününü, mahkûmun adını tam olarak anımsayamıyoruz, ama olaya itiraz olursa bunları bulabiliriz, Pamiers’de olmuştu galiba; evet, eylül ayının sonlarına doğru, hücresinde, rahat rahat iskambil kâğıtlarıyla oynayan bir adam bulmuşlar; ona iki saat içinde öleceğini haber vermişler; tabii ki
Ve düzenin cellatla birlikte yok olacağını sanmayın.Geleceğin toplumunun kubbesinin kemeri bu iğrenç kilittaşı olmadığı için çökmeyecek.Uygarlık birbirini izleyen bir dizi dönüşümden başka bir şey değildir...Suça bir hastalık gözüyle bakılacak ve bu hastalığın sizin hakimleriniz yerine doktorları,sizin kürek makhumiyetleriniz yerine hastaneler olacakÖzgürlük ve sağlık bütünleşecek.Öfkeyle cezalandırılan kötülük şefkatle tedavi edilecek...Çarmıh darağacının yerini alacak.Hepsi bu.
İyilik taslayan bu boş lafların ardında sadece yürek katılığını, acımasızlığı, barbarlığı, görevini yerine getirdiğini kanıtlama arzusunu, maaşını alabilme ihtiyacını göreceksiniz.
Ömrü boyunca gerçeği arama peşinde oldu. Araştırmalar yaptı. Kapılmadı hayallere. Araç olarak kullandı pozitif bilimleri bu büyük matematikçi, fizikçi, astronom, hâzık doktor ve doğabilimcisi.
Yaptığı araştırmalar sorduğu yalın sorulara yanıt veremedi.
— Kimim ben?
— Evrende zaman neden bu kadar uzun?
— Neden insan ömrü çok kısa?
—
Faulkner bu romanında zenci sorununu özel bir açıdan ele almaktadır. Kitabın başkişisi beyaz renktedir. Ancak hiç de kesin olmayan birtakım kanıtlara göre, babasında zenci kanı vardır. Bu onun çocukluğundan beri kurtulamadığı felaketi olur. Ne zencidir, ne de beyaz. Joe Christmas ile Faulkner, 20. yüzyıldaki yabancılaşma olayının, Amerika'ya özgü bir şeklini ortaya koyar. Joe Christmas, zencilerle beyazlar arasında gidip gelir, iki dünyanın da yabancısıdır. Kim olduğunu, ne olduğunu bilemez bir türlü. Hayatı boyunca bir nesne olarak ele alınmıştır. Çocukken, öksüzler evinde istemeden, sevişirken seyrettiği kadının kendisini cezalandırmasını bekler, örneğin. Oysa kadın ona para verir. Çocuğun, çocukça beklediği davranış, yani insani bir ceza vermek yerine, onu satın almak ister.
Sayfa 10 - Light in August, William Faulkner, İletişim Yayınları, Çeviri ve Önsöz: Murat Belge, 5. Baskı, 2015Kitabı okudu
Ama insan sevdiği her neyse ondan çekip gidemez ki! Her nereye giderse onu da yanında götürür. Ondan yine ona kaçar. Tam da onun gibi işte… Kaçtıkça yine de onda ve onunla buldum kendimi. Yazmaktan kaçtım yazmaya sığındım. Belki de bu yüzden bir sırrı fısıldar gibi yazdım hep.
Dünya bizleri kurtarma ve bize iyilik etme aşkıyla dolu insanlar tarafından hep kana bulandı. Tarihteki bütün savaşları yürekleri iyilikle dolup taşıyan, kendini bir dava uğruna feda ettiğini düşünen kurtarıcılar çıkardı.Hitler, Almanları; Stalin, işçileri; Mao, köylüleri kurtarmak için dünyayı kana buladı. Milyonlarca insan, kurtarıcıların şevkat