bir kadın karar verdiğinde onu verdiği karardan geri döndürebilecek hiçbir güç yoktur. Kadınların biz erkeklerden büyük
bir farkları vardır; onlar bir kararı taksitler halinde verirler;
örneğin bir kadın kalbindeki adamı parça parça söker atar, adamın ruhu bile duymaz, kadının ruhunda ölmekte olduğunu asla bilemez...
Geri dönük hayallerim paramparça olmuştu: kurban olma, manevi kurtuluş, ölümsüzlük; evet bütün bunlar, yerlere dökülüyordu, bina bir yıkıntı haline geliyordu; Kutsal Ruhu mahzende yakalamış ve oradan dışarı atmıştım; tanrıtanımazlık, gaddar ve uzun soluklu bir işti; onu sonuna kadar götürdüğümü sanıyorum.
Tıpkı binlerce küçük cisimden oluşan insan bedeni gibi, insan ruhu da binlerce düşünceden oluşur.
Nasıl ki beden onu oluşturan binlerce cisme ayrışıyorsa, ruhumuz da bedeni terk ettiğinde, vaktiyle onu oluşturan onca düşünceye ayrışır.
Allah ezel seherinde kendi zatını gösterdi1
Ebedi güzellik nuruyla yaktı aşk mumunu
İsimsiz, esersiz ve sıfatsız tecelli edince zatının nuru
Gizlendi yüce âlemlerin sırrı perdelerin arkasında
Coşup taşmadan henüz cömertlik denizi, zat-ı mukaddes var idi
İzafet, kayıt ve nitelikleriyle tek bir varlık dahi ortada yok idi
Güzellik aşkla
Legro adında bir suçlu görmüştüm; akıllı, cesur, olgun bir adamdı. İnanır mısınız bilmem, ama idam sehpasına çıkarken ağlıyordu. Yüzü kireç gibi olmuştu. Ne korkunç şey değil mi? Bir insanın korkudan ağlaması... Hem ufak bir çocuğun değil de kırk beşinde koskoca bir adamın korkudan ağlayacağını düşünemezdim doğrusu... Adamın ruhu o anda kimbilir ne haldeydi? Ne ıstıraplar içinde kıvrandırdılar onu kimbilir? İnsan ruhu bu derece aşağılanabilir mi? Kitaplarda «Öldürme!» diye yazılı. O birisini öldürdü diye onu da mı öldürmek gerekir? Hayır bunun böyle olmaması gerek.
Sayfa 28 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Kendi ruhunu tanıyordu,ruhu onun için değerliydi, göz kapağının gözü koruduğu gibi onu koruyordu ve elinde sevgi anahtarı olmayan hiç kimsenin ruhuna girmesine izin vermiyordu.
Çağımızın üstün düşüncelerinin ilk sırasında şu fikir bulunuyor: Eğitim ve öğretimden beklenen sonuç, insanları iyileştirmek ve hatta eşit kılmaktır. Sürekli tekrar edilen bu iddia, sonunda demokrasinin en sarsılmaz bir inancı haline gelmiştir. Bir zamanlar kilisenin dogmalarına dokunmak ne kadar tehlikeli idiyse, bugün de bu inanca dokunmak o
... sonrasında insanın ruhu ne biçim bir kapalı kutu dedim kendi kendime; insana daima yeni ufuklar açıp, alabildiğine mantıksız yeni duygularla onu afallatan ne gizemli bir kapalı kutu.
Hayat saydam ve hafifçecik bir oyun olsun ki, onu bir boğum kan bile, ağırlaştırmasın, insan ruhu köylü, kaba ve pistir -aşk, ten, çığlık-, maddeden kurtulup düşünce olur ve aklın yüksek dereceli fırınında simyadan simyaya sürüp gelişir!