Kino'nun incisi birdenbire herkesin düşü, hesabı, planı, yol haritası, geleceği, arzusu, ihtiyacı, ihtirası ve açlığı oluvermişti. Aradaki tek engel Kino'ydu. Tuhaf ama birdenbire herkes adamcağıza düşman kesilmişti. İncinin bulunduğu haberi kasabada kötü ve şeytani bir şeyleri, bir daha yok olmamacasına uyandırmıştı. Bu kara tortu bir akrep gibi, yiyecek kokularının orta yerinde duyulan açlık hissi gibi, ya da sevmeyişin, sevilmeyişin yarattığı yalnızlık gibiydi tıpkı...
Sayfa 31 - Remzi KitabeviKitabı okudu
BEBEĞE İHTAR Geçmişte yağmanın hasat dönemi Acele gel diye çağırdım seni Şimdi iş değişti dur, dinle beni Dokuz aylık yolu altmış ayda çek Beş sene dolmadan doğma ha bebek.
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=4122
Reklam
Evet, işte sevgili dostlar sonunda burada, denizin kıyılarında Orta Dünya’daki yol arkadaşlığımız bitiyor. Barışla gidesiniz. Size ağlamayın demeyeceğim; çünkü bütün gözyaşları kötü değildir.
Sayfa 348Kitabı okudu
ÖLGÜN DOĞA Bir anıyı bir şehre bağlayan hat üzerinde kendine kıvrılmış, kendine kurumuş yapraklar iyileşmez. Ömür boş yere çıkılan bir yolculuğu anlatır yanlış bir yere uğramaktır sonbahar
Sayfa 90
İnsanlığın her zaman varlığını sürdüren bir durumu olarak “burjuvalık", bir denge sağlama, insan davranışındaki sayısız aşırı uçlar ve karşıt çiftler arasında dengeli bir orta yolu ele geçirme çabasından başka şey değildir. Bu karşıt çiftlerden birini, örneğin bir ermişle zevkperest bir kişiyi ele alırsak, benzetimiz daha iyi anlaşılacaktır. İnsan, kendini tümüyle manevi değerlere, Tanrıya yaklaşma çabasına, ermişlik idealine adama olanağına sahiptir. Bunun tersine, kendini tümüyle içgüdüsel yaşama, duygularının isteklerine teslim edip çabasını anlık bazların kazanımına yöneltme olanağıyla da donatılmıştır. Birinci yol ermişliğe, manevi şehitliğe, Tanrı uğruna kendini feda etmeye; ikinci yol ise zevkperestliğe, içgüdüler uğruna canını vermeye, çürüyüp kokuşmalar uğruna kendini gözden çıkarmaya götürür kişiyi. îşte orta sınıf insanı bu ikisi arasındaki ılıman iklimde yaşamaya çalışır. Asla kendini gözden çıkarmaz, ne çilekeşliğe ne de zevkperestliğe adar kendini, asla canını vermeye kalkmaz, asla yok olmayı istemez. Tersine, onun ideali nefsinden el çekmek değil, ben'ini ayakta tutmaktır, ne ermişlik ne de onun karşıtı uğrunda çaba harcar.
Sayfa 50 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Evet, şöyle söylemem gerekiyordu ona:Köylünün her çeşit yenilikten nefret ettiği için işlerimizin yürümediğini, onu güç kullanarak yola getirmenin gerektiğini söylüyorsunuz. Ne var ki, bu yenilikler olmadan işler hiç yürümeseydi, haklı sayılabilirdiniz.Oysa işler ancak, işçinin kendi alışkanlıklarına göre davrandığı yerlerde iyi yürüyor. Yolda tanıdığım ihtiyar çok iyi yürütüyor işini. Sizin de,bizim de işlerimizden hoşnut olmamamız işçilerin değil, bizim suçlu olduğumuzu gösterir.Çok zamandır kendi bildiğimizi okuyor, işçi emeğinin özelliklerini inceleme zahmetine katlanmadan Avrupalılara benzemeye çalışıyoruz.İşçi gücünü en iyi işçi gücü olarak değilde, içgüdüsüyle Rus köylüsü olarak kabul etmeyi deneyelim, işlerimizi buna göre düzenleyelim. Şöyle demeliydim ona: Düşünün ki, işlerinizi siz de o ihtiyar gibi yürütebilseniz, işçilerinizde işin başarıya ulaşmasına duyulan bir ilgi, bir istek uyandırabilse, sözünü ettiğiniz yeniliklerde işçilerin de kabul edeceği bir orta yol bulabilseniz, toprağınızı yormadan bugün aldığınızın iki, hatta üç katını alırsınız. Elde ettiğinizi ikiye bölün, yarısını işçiye verin. Size düşen pay bugün aldığınızdan çok olacaktır, işçi de daha çok kazanacaktır. Bunu yapmak için ise,çiftlik çalışmalarının düzeyini düşürmek, işçilerin çalışmanın vereceği sonuca ilgi duymalarını sağlamak gerekir. Bunun nasıl yapılacağı sorununayrıntısıdır. Ortada gerçek olan bir şey varsa o da bunun yapılabileceğidir.
Sayfa 445 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.