Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Invictus
Bin şükür ettim, ele geçirilmez ruhum için Tanrılar tanrı oldukları için Koşulların zalim pençelerine düştüğümde Korkmadın ya da bağırmadım bas bas .... bütün kötülüklerini toplayıp gelen yıllar Korkutmadı, korkutamayacak beni. Kapı istediği kadar dar olsun, Cezalarımın listesi istediği kadar kabarık, Kendi yazgımın efendisiyim ben; Kendi ruhumun kaptanı.. Invictus /(W. E Henley)
Sayfa 187
Mutlu Prens'in Elçisi
Kırlangıç nehri arşınlarken gemi direğine asılı fenerleri gördü. Varoşlardan geçti, ihtiyar Yahudilerin pazarlık etmelerini, bakır terazilerde altınlarını tartmalarını izledi. Sonunda fakirhaneye vardı, içeri şöyle bir baktı. Oğlan ateşler içinde yatağında kıvranıyordu, anne uyuyakalmıştı, öyle yorgun görünüyordu ki. İçeri sıçrayıverdi Kırlangıç, iri yakutu da masanın üstüne, kadının yüksüğünün yanına bıraktı. Sonra yatağın etrafında usul usul süzülüp kanatlarıyla oğlanın alnını serinletmeye koyuldu. "Oh ferahladım," dedi oğlan, "iyileşiyor gibiyim," ardından tatlı bir uykuya daldı. Kırlangıç, Mutlu Prens'e doğru kanat çırptı yine, neler yaptığını ona anlattı. "Ne tuhaf," dedi "hava çok soğuk ama içim sıcacık." "Çünkü bir iyilik yaptın." diye cevapladı Prens. Küçük Kırlangıç düşünceler içinde uykuya daldı. Düşünmek hep uykusunu getirirdi.
Sayfa 22 - MUTLU PRENS VE TÜM ÖYKÜLERİ - insankitap / klasikler seçkisi 08 1.Baskı Nisan 2016Kitabı okudu
Reklam
Mısır Yolcusu: Kırlangıç
"Bu gece Mısır'a gideceğim." dedi Kırlangıç, niyetinde ciddiydi de. Halka açık anıtları ziyaret etti, uzunca bir süre kilisenin çan kulesinde oturdu. Nereye gitse serçeler cıvıldayıp birbirlerine "Ne kibar bir yabancı!" diyorlardı, e bu da onu epey keyiflendirmişti tabi. Ay tepedeyken Mutlu Prens'in yanına uçtu. "Mısır'dan bir istediğin var mı?" diye haykırdı, "Yola çıkıyorum da." "Kırlangıç, Kırlangıç, canım Kırlangıç," dedi Prens, "bir gece daha benimle kalamaz mısın?" "Mısır'da bekleyenlerim var." diye yanıtladı Kırlangıç, "Yarın dostlarım Büyük Çağlayan'a uçacaklar. Sazlıklar arasında suaygırları yayılır orada, granitten koca bir tahtta Tanrı Memnon oturur. Tüm gece yıldızları seyreder, seher yıldızı parlayınca bir sevinç çığlığı atar, sonra yine sükut eder. Öğlenleri sarı aslanlar su içmek için nehre inerler. Zümrüt yeşili gözleri vardır, kükrediler mi çağlayanlardan da çok çıkar sesleri."
Sayfa 23 - MUTLU PRENS VE TÜM ÖYKÜLERİ - insankitap / klasikler seçkisi 08 1.Baskı Nisan 2016Kitabı okudu
Tuncel Kurtiz'e saygıyla...
Oysa herkes öldürür sevdiğini, Bunu böyle bilin, Kimi hazin bir bakışla öldürür, Kimi latif bir sözle, Korkaklar öperek öldürür, Yürekliler kılıç darbeleriyle! Kimi gençken öldürür sevdiğini, Kimileri ihtiyarken; Kimi şehvetli ellerle boğar, Kimi sevdiğini altına boğar: Merhametlisi bıçağını savurur, Çünkü böyle ölen çabuk soğur. Kimi az sever, kimi çok, Kimi alır, kimi satar; Kimi öldürürken gözyaşı döker de, Kimi gözünü bile kırpmaz: Çünkü herkes öldürür sevdiğini, Ama herkes öldürdü diye ölmez. youtu.be/XPC7La-244E
Sayfa 5 - Dedalus YayıneviKitabı okudu
On birinci bölüm
Duyuların kutsallaştırılması çok zaman, hem de çok haklı olarak kınanmış, kötülenmiştir. İnsanoğlu, kendinden daha güçlü biri görünen (ve kendinden daha aşağı düzeydeki yaşam türleriyle paylaştığının bilincinde olduğu) tutku ve duyulara karşı doğal bir ürkü güdüsü besleyegelmiştir. Oysa Dorian Gray'e öyle geliyordu ki, duyuların gerçek doğası hiçbir zaman anlaşılmamıştı. Duyular yabanıl ve hayvansı kalmak zorunda bırakılmışlardır, çünkü dünya onları aç bırakarak ezmek ya da acı çektirerek öldürmek emeli gütmüştür. Oysa onların baskın özelliği güzellik konusunda incelikli bir sezgi olan yeni bir tinselliğin öğeleri haline gelmeleri gerekirdi.
Sayfa 164 - can yayınlarıKitabı okudu
On birinci bölüm
Dorian Gray'e öyle geliyordu ki yaşamaktaki gerçek amaç -ya da gerçek amaçlardan biri- bu gibi dünyalar yaratabilmekti. Hem yeni hem zevkli olan ve romantik serüvenlerin vazgeçilmez öğesi saydığı "olağandışı" özelliklere sahip bulunan heyecanlar peşinde koşan Dorian, aslında doğasına yabancı olduğunu bildiği birtakım düşünce biçimlerini benimseyerek, kendini bunların dolaylı etkilerine bırakıyordu. Sonra, deyim yerindeyse, onların rengini kaptıktan ve düşünsel merakını giderdikten sonra tuhaf bir ilgisizlikle peşlerini bırakıyordu. Bu tür bir ilgisizliğe, ateşli bir karakterde rastlamak hiç de aykırı değildir; hatta günümüzün kimi ruhbilimcilerine göre böyle ruh bu tür bir huyun başkoşulu sayılır.
Sayfa 166 - can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Lord Henry karşı taraftaki Bay Erskine'e baktı. "İnsanlık kendisini çok ciddiye alıyor. Dünyanın ilk günahı bence bu... Eğer mağara adamları gülmeyi bilselerdi, dünyanın tarihi farklı olurdu."
Sayfa 69 - İndigo KitapKitabı okudu
"Prens'e beslediğim dostluğu anlamana da imkân yok." "Prens'i tanımıyorsun bile," diye homurdandı Roma Kandili. "Ben tanıyorum demedim ki," diye cevap verdi Fişek. "Zaten tanısam katiyen dost olmazdım kendisiyle. İnsanın dostlarını tanıması çok tehlikeli bir şeydir."
Sayfa 17
"Non ragioniam di lor,ma guarda,e passa." (Söz etmeye değmez,yalnızca bak ve yürü.)
Marifetname aklima geldi
Oscar Wilde'ın Andre Gide'e söylediği gibi. "Sizin dudaklarınız çok düz azizim. Çünkü yalan söyleyemiyorsunuz. Oysa dudaklarınız Yunan tanrılarınınki gibi kıvrım kıvrım olmalı."
Sayfa 330 - RemziKitabı okudu
Reklam
- Prens'e beslediğim dostluğu anlamana da imkan yok. + Prens'i tanımıyorsun ki - Zaten tanısam katiyen dost olmazdım kendisiyle. İnsanın dostlarını tanıması çok tehlikeli bir şeydir.
Dorian Gray'e göre, insan bin bir çeşit yaşayışı, bin bir çeşit duygusu olan, çeşitli bilimler alan karmaşık bir yaratıktı; içinde babadan, dededen kalma tuhaf tuhaf düşünceler, tutkular vardı; teninde de ölmüşlerin korkunç hastalıklarının kalıntıları.
Oscar Wilde' un "hiçbir nesne kimi koşullarda çirkin görünmeyecek kadar güzel olamaz" ifadesi ünlüdür.
Sayfa 141Kitabı okudu
581 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.