Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Erich Scheurmann’ın Ön Açıklaması
Bu konuşmayı Avrupa'da yayımlamak ya da bastırmak gibi bir niyeti kesinlikle yoktu Tuiavii'nin. Bunlar sadece kendi Polinezyalı halkı için düşünülmüştü. Ben onun bilgisi dışında ve kuşkusuz ona rağmen bu yerlinin konuşmalarını Avrupa'nın okur çevresine yine de aktarıyorsam bunun elbette bir nedeni var: Doğayla henüz iç içe bir insanın bizim
Ayrıntı Yayınları Çeviri: Levent TaylaKitabı okudu
“Sevgi sözcüğünde öyle çok anlamlı, canlandırıcı, belleğe, umuda hitap eden bir şey vardır ki, en düşük zekâ ve en soğuk yürek bile bu sözcüğün pırıltısından bir şeyler hisseder.”
Reklam
"Gelmene sevindim. Benim için... öyle anlamlı ki."
Sayfa 165Kitabı okudu
"Hayat öyle garip bir şeydi ki anlamı bile herkes için farklıydı. Kimisi için paraydı bu anlam, kimisi için dünyayı dolaşmak, kimisi için çocuk sahip olmak, kimisi için ise âşık olmak, sevmek ve sevilmekti. Herkes mutlaka kendine göre bir anlam arıyor ve buluyordu. Eğer insanın hayatında kendisi için anlamlı bir şey yoksa o yaşamın da bir değeri olmuyordu."
Sayfa 509 - Ritim Plus Yayınları İstanbul Temmuz 2023Kitabı okudu
Öyle ya, hangi ressam o anlamlı gözlerin hakkını verebilir ki?
"Yaşam öyle çeşitli, öyle anlamlı ki, ya da öyle tekdüze, öyle boş ki, sözcükler yetersiz kalıyor."
Sayfa 5 - İstanbul: Çağdaş Yayınları, 1979.
Reklam
"Öyle bir hayat kurmalı ki her anı anlamlı olsun."
Sayfa 176Kitabı okudu
Evrende "adalet" olduğunu da nereden çıkardınız?
İnsanlar, kendilerini bağlı hissedecekleri ve hayatlarını bir ideale adayarak anlamlı kılacakları oluşumlarda yer almayı daha cazip bulurlar. Öyle ki, "Eğer Tanrı olmazsa, bu kadar kötülük karşılıksız mı kalacak? Eğer Tanrı yoksa, bunca mağdur insan boşu boşuna eziyet çekmiş olur; bu yüzden Tanrı'nın olmaması düşünülemez!" derler.
Sayfa 258Kitabı okudu
../aslında çok sakin, çok yu­muşak ve yeterince nazik bir kadındı; ses tonunda ya da hal ve tavırlarında dediğini kabul ettirmeye çalışan hiçbir yan yoktu; ama, yepyeni ya da çok derin şeyler söyleme­dikçe, asla konuşmak için konuşmaz ve ağzından anlamlı olandan gayrı bir şey çıkmazdı, öyle ki, çok doğal bir hükümranlık gibi herkesin üzerinde kurduğu üstünlük gerçekti..
"Hastanın, sağlıklının, sakatın, ölmekte olanın, kısacası herkesin burada ışıl ışıl bir mutlulukla dolması öyle doğaldı ki. Sineklerin, börtü böceğin tombul, neşeli bir pisliğe bulaşmış olması, Hintlilerin kendilerine özgü o vakur ve anlamlı yüzlerinin boşluğa yaklaştıkça huşuyla dolması öyle doğaldı ki..."
Sayfa 61 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.