"Ağlamanın hiç bu kadar ağırlaşacağını, kendimi kurtarmaya çalıştığım suların gözyaşlarım olacağını düşünmez dim. Kelimelerin söylenmediklerinde bile bıçak gibi keskinken, söylendikleri takdirde tüm benliğimi tuzla buz edip bin bir parçaya bölebileceğini tahmin etmezdim. Kendimi hep çok cesur sandım, eğer bazı şeyleri sevdiklerime zarar ver meden çözebilirsem her seyin yoluna gireceğini ve sonunda kahraman olacağımı zannettim. Oysa şimdi kalbim öylesine ağrıyor, ruhum öyle bir acıyla kavruluyor ki ben o kumrala karışık turuncuları merhem niyetine basmak istiyorum yaralarıma . Sana ne olduğunu anlatamam çünkü anlamazsın. Sana nereye gittiğimi söyleyemem çünkü sen de beni bulamazsın. Sadece keşkelerim var geride. Ve en acısı da keşke ler hep keşke olarak kalıyor. Her sey bir anda gerçekleşiyor ve ben neyin hangi anda geleceğini kavrayamıyorum. Oysa her anı, o an'mış gibi yaşamak gerekiyor. O an. Bilirsin, hayatının o anı.
Teşekkür ederim abla. Ben hiç büyüyemedim ya da hep büyüyüp de küçüldüm. Kendimi ağlamaktan kurtulamaz sandım ama senin sayende gülmeyi öğrendim. Çok güzelsin. Günbatımının ufukta görünen o turuncu hali sensin. Bir zamanlar gündoğumu da belki bendim.
Ve teşekkür ederim anne. Hep göğsünde kalmak isterdim."