Gece daha fazlası içindi. "Sana aynaları sevdiğimi söyle- miş miydim?" dedi giysilerini bir yığın halinde yere bırakırken.
Julia eteğini çıkarırken bir kaşını kaldırdı. "O za- man, banyoda bana katıl yakışıklı," dedi ve elini tu- tarak Clay'i de peşi sıra banyoya sürükledi. Aynanın önündeki lavabonun üzerine hoplayarak
* İçimi ısıtan gülümsemesini bir an önce görmek, bilgi saçan sesini bir an önce duymak için can atardım. *
"Yüreğinizin sıcaklığını esirgemeyin benden."
"Çünkü burada, bu kavakların dibinde, büyüleyici yeşil bir cam kırığı gibi kaldı çocukluğum."
"Ağaçların köklerini toprağa salan bu insan neler söylemiş, neler
"Bir adamı ele alalım, sıradan bir adam. Cinayeti hiç düşünme yen bir adam. İçinde bir yerlerde bir zaafı var. Henüz hiç meydana çıkmamış. Belki de hiç çıkmayacak ve o halde ölene kadar herkes ta rafından sevilip sayılacak. Ancak, diyelim ki bir şey oluyor. Başı derde giriyor, hatta belki o bile değil. Kazayla bir sım; birisi için ölüm
I
Biliyorsunuz parkların
Sizi çağıran tarafları
İnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlı
Orada saklanıyor onlar
Çünkü her türlü saklanıyorlar orada
Bir yağmur öncesinin loş sokaklarıyla
Kolay heyecanlanır laleler, kış geldi ya buraya.
Bak, nasıl bembeyaz her şey, nasıl sessiz, karlar altında. Dingin olmayı öğreniyorum, uzanarak sessizce kendi yanıma,
Nasıl uzanmışsa ışık bu beyaz duvarlara, bu ellere, bu yatağa
Hiç kimseyim ben, işim yok patlamalarla.
.
Size söyleyeceklerimi anlamamanıza yol açacağını sanabileceğiniz diğer bir sebep ise, ben size doğanın nasıl çalıştığını anlatırken; sizin, doğanın niçin öyle çalıştığını anlayamayacak olmanızdır. Ama ne yapayım, bunu hiç kimse anlayamaz. Ben size doğanın niçin bu kendisine özgü biçimde çalıştığını
anlatamam.
Son olarak şu da mümkündür: Size bir şey söylerim, siz buna kesinlikle inanmazsınız, bir türlü kabullenemezsiniz ya da hoşunuza gitmez. Bir küçük perde iner ve artık dinlemezsiniz. Ben size doğanın nasıl olduğunu anlatacağım ama siz bunu sevmezseniz, bu sizin anlamanıza engel olur. Bu, fizikçilerin baş etmeyi öğrendikleri bir sorundur: fizikçiler bir kuramı sevip sevmemelerinin değil de, kuramın deneye uygun olarak önsöyüp söymediğinin esas olduğunu öğrendiler. Bir kuramın, felsefi olarak hoşa gidip gitmemesi veya kolay anlaşılıp anlaşılamaması, hattâ sağduyu bakımından çok makul olması sorun değildir. Kuantum elektrodinamiği kuramı doğayı sağduyu bakımından zırva olarak tanımlar. Ama deneyle bütünüyle uyuşma halindedir. Dolayısıyla umarım ki doğayı olduğu gibi, yani
zırva olarak kabullenirsiniz.
Eksik bir şey var.
O akşam da eksik bir şey vardı.
Tüm yaşamım boyu eksik bir şey vardı.
Hiçbir zaman bulup çıkaramadım.
Hiçbir zaman bulup çıkaramadım, değil mi?
Bu eksikliği mi aramaya döndüm bu eve?
Bu yaştan sonra? Bulsan ne çıkar? Bulsan da artık neye yarar?
Neyi doldurursun? Hangi boşluğu? Boşluklardan hangisini?
Hangi bir boşluğunu delik deşik yaşamının?
‘’Kimsenin görmediği yerlerden bak bana.
Kimsenin anlamadığı yerden anla.
Beni duy.
Sessiz çığlıklarımı, mağrur kacışlarımı anla.
Bir bir törpüle ruhuma batan köşelerimi, sivri uçlarımı.
Sokağımdan geç, bak nasıl kirli duvarlarım.
İlmek ilmek nakışladığım bu nefreti söküp al bakışlarımdan.
Kirlenmiş gökyüzüme bir güvercin sal balkonundan.
Karanlık