Uzun yıllardır bir kitabı okurken bu kadar çok uyuyakalmamıştım. Bu durum kitaptan değil benden kaynaklanıyor. Hiç yanlış anlaşılmasın; kitap muazzam. Ben yorgunum.
Bu senenin başından bu yana sanırım kişisel tarihimin okunan en iyi kitapları üst üste geldi. Bir son duygusu, Sinekkuşu ve Dersler; bir hayatı açık seçik önüme koyup, işte böyle
İşte devlet gidiyor. Siyah parlak makam otomobilleri, azarlayıcı anonslar, döne döne yanan mavi kırmızı ışıklar, devlet gidiyor, hızlı bir sürüngen, korkutarak insanları, kutsal kitaplar nasıl korkutursa öyle.
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik.
BİR KADININ PARTNERİ olarak yalnızca klitorisin yerini tespit edip neşeyle ovuşturuvermek pek bir işe yaramayacaktır. Parmak, dil, vibratör ya da başka bir şey, ne kullanırsanız kullanın, işte size birkaç tüyo:
○ Cinsel ilişkinin hemen başında klitorisine yönelmeyin. Çoğu kadın biraz uyarıldıktan sonra klitorisine dokunulmasından hoşlanır. Birden
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım:
Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım:
Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim bilmem ki?
Öyle dehşetli muhîtimde dönen mâtem ki!
Ah! Karşımda vatan nâmına bir kabristan
Yatıyor şimdi Nasıl yerlere geçmez insan?
Yayı iyice gererek fırlattığınız okun hedefine vardığını çıkan sesten anlarsınız. İşte uyum da öyle bir şeydir. Her öge kendine ait yeri bulur. Bunu asla unutmamalısınız.
İnsan aslında karmaşık bir varlık değil. Çoğunluğu zamanın büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor.
İşte insanın değişmez yazgısı!
“Her şeyi küçük gör, ama öyle bir yap ki, küçümsemek seni rahatsız etmesin. Küçük görmenin seni üstün kıldığını sanma. Asaletle küçümseme sanatı budur işte.”