"düşünmemek unutmak demek değilmiş." Aydınlık ve gölge nasıl yan yana ise, insanın kaderi de öyle, mutluluk ve acıyı beraber getiriyordu: Bir yanda kıvanç, bir yanda kaygı. Hayat dediğin böyleydi işte... Belki bu ormanlar, bu güzel hayaller yüzünden hayat bu kadar tatlıydı.
Kral ya..
Bir suç saklar gibi seviyorum seni, Aşkımın perde arkasında Uzun yolculuklara çıkan bir satır var Her terkedilişinde yeniden dönersin ya eski sevgilinin saçlarına dudaklarına işte, geçmişle hesaplaşır gibi seviyorum seni öyle temizim ki - hiç kir yok sefil dokunuşlarımda!
Sayfa 60
Reklam
öyle işte...
"Biliyor musun Fayolle...'' ''Neyi yavrum?'' ''Başka bir hayatta düğme olarak doğmak istiyorum.Ne düğmesi olursa.Külot düğmesi bile.İnsan olmaktan ve bir zavallı gibi acı çekmekten iyidir."
Sayfa 171
Kitabın adı “Grapon Kağıtları” şiiri
“Sevgili Pollyanna, Radyo tiyatrosu dinlenirdi bir zaman içimde, İçimde dünyanın en eski kedisi Eski bir sobanın yanında uyuyordu. Çocuklar bir köşede Yenidünya çekirdekleriyle beştaş oynardı Frenk elması da derler Sarılı kahverengili bir meyve. Annem işte öyle bir kadındı Çocuklar gökyüzüne bakar sorardı: Ay dede orada ne yapıyor anne? Annem
Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır. Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir. Birinci kapı uykudur. Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz bir sığınak sağlar. Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer. Aynı şekilde travmatik haberler alan birinin bayıldığı olur. Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerek kendini acıdan korur. İkinci kapı unutmaktır. Bazı yaralar kısa zamanda kapanamayacak, hatta belki de asla iyileşemeyecek kadar derindir. Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir. “Zaman tüm yaraları iyileştirir” sözü yanlıştır. Zaman çoğu yarayı iyileştirir. Geri kalanlar bu kapının ardında saklıdır. Üçüncü kapı deliliktir. Bazen insanın aklı öyle bir darbe alır ki kendini delilikte saklar. Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir. Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acılardan sakınmak için zihnin gerçekliği geride bırakması gerekebilir. Dördüncü kapı ölümdür. Son sığınak. Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez. Ya da en azından bize öyle söylenir.
Sayfa 145 - KvotheKitabı okudu
Net olun :))
~ ❝ Eğer aşık olup olmadığınız konusunda kafanız net değilse tek bir şeyden emin olabilirsiniz. Aşık değilsiniz çünkü aşk sorgulatmaz. Sadece çarpar, öyle bir çarpar ki seni yere serer. Sen de yere serilmişken sana çarpan şeye değil de o an hissettiğin mutluluğa odaklanırsın. Serildiğin yerden gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir anda beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki, gerçek hayatın en büyük eksikliği bu müziktir. ❞ ~
Sayfa 321 - Elma YayıneviKitabı okudu
Reklam
Gitti işte... Herkes nasıl giderse o da öyle gitti.
Ben yalancı değilim. Öyle olsam sizi sevdiğimi söylerdim, ama sevmiyorum işte.
Sayfa 48
“Atla suya dedim.” Atladı. Hiç yüzme bilmiyordu. Biz onu çıkarana dek nerdeyse boğuluyordu. Onu çekip sudan çıkardım diye bana öyle minnet duydu ki “atla!” diyenin ben olduğumu hepten unutmuştu. İşte… Onunla bir daha asla dalga geçmedim..
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.