Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dünyada senden bir tane daha yok. Sen, özelsin. Karşına çı­kan durumlar da öyle. Kendini en iyi sen tanıyorsun. İşte bu yüzden, senin için en doğru olanı, senden başka hiç kimse bilemez. Karşına çıkan durumlarda yapılması gereken şeyi, sana senden başkası söyleyemez. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilen ses, senin içinde. Kafan karıştığında, seni mutsuz, huzursuz eden şeyin ne olduğunu bulamadığında, ne yapman gerektiğinden emin olamadığında yine oraya, içine dönmeni isterim.
Sayfa 67 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Teslimiyet ...
Her şey o kadar basitti ki! Bir kez teslim olmaya gör, gerisi kendiliğinden geliyordu. Hani, çok güçlü bir akıntıya karşı yüzmeye çalışırken birden vazgeçip kendini akıntıya bırakırsın ya, öyle bir şeydi işte.
Reklam
Kah mutlu olduğum kah üzüldüğüm kah haddinden fazla tasalandığım vakitler olur bazen, işte bu anlar gittikçe daha fazla uğramaya başladı bana. Hatıralarımda , beni öyle hesapsızca, öyle kuvvetle sürükleyip götüren ve kendime bile açıklayamadigim öyle bir şey var ki birkaç saat boyunca etrafimdaki her şeye karşı kayıtsız kaldığım, gerçekte yaşanan her şeyi unuttuğum oluyor.
Cehalet, acizlik, umutsuzluk; bu üçü birleşince öyle çılgınca bir cüret doğurur ki hiçbir şey umulmayanlara beklenmedik hareketlere cüretleri işte bundan ileri gelir.
Seyahatte, kafanı boşaltmışken iyi düşünürsün; bir yerden bir yere giderken iyi düşünürsün; yürürken, yemek yerken iyi düşünürsün. Tuvalette bile düşünürsün yahu! Ama iyi düşünmek için esasen yalnız kalmak gerekir. Bu temel şarttır, yalnız kalmayı bilmek gerekir. Yalnız kalmayı bilmeyen milletlerden fazla bir şey çıkmaz. Mesela iyi bir düşünür çıkmaz. Maalesef biz Türklerin böyle bir kabiliyeti yok, bu yüzden de bizden iyi düşünür pek çıkmıyor. Aptal olduğumuz için mi? Estağfurullah. Ama şu var; Türk yalnız kalamaz, milletimizde böyle bir huy yoktur. Beraber ders çalışır, beraber yazı yazar, beraber gezmeye gider, beraber aylaklık eder. Türkler sinemaya bile tek gitmez; yalnız kalmayı bilmez, sevmez. Yalnız olmamanın getirdiği garantiye, yani tehlikeden uzak yaşamanın konforuna güvenir. Ama işte bu garanti de yaratıcılığı sakatlar, iş çıkarma kabiliyetini azaltır. Yalnız kalamayan insanın düşünce ve gözleme kabiliyeti yarım oluyor. Bu yüzden ben insanlara yalnız kalmayı öğrenmelerini öneriyorum. Yalnız kalmayı bilmek iyidir, önemlidir; Türkiye gibi bir yerde avantajdır. Zira evlilik müessesesi bile bizde yalnız kalmamak üzerine kurulmuştur. Halkımız evliliğin gerçek mahiyetini anlamaz. Evlenince, kumrular gibi dip dibe oturmaları gerektiğini zanneder. Öyle şey olur mu? Biraz da birbirinden ayrı duracaksın. Nefes alacak, aldıracaksın. Evlilik sürekli dip dibe duracak, yan yana yürüyecek bir şey değildir. Çok açık ki bunun da artık anlaşılması lazım. Tabii herkesin kendisini, yaşamının onda sekizinde aynı yerde bulması da evlilikle bağdaşmaz.
Hatice, dedim. Ben Leyla'yım, dedi. Ürperdim. Yol kayboldu. Ay sustu. Rüzgar bütün yapraklardan çekildi. Yalnızlık işte, dedim. Yok, dedi, sevmek arzusu. Bir tek ölüler yalnızdır. Bir daha ürperdim. Gülümsedi. Su gülümsedi. Kedi kalbime yürüdü. İnsanlar, dedim, konuşmuyor, dinlemiyor Herkes bir top pıtrak ötekinin ağzında. Korku, dedi.
Sayfa 19
Reklam
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Şeyhlerin İstanbul’un meyhanelerin den,kadınlarından konuştuk.Şeyh,Beyoğlu’nun kurdu. Her şeyini biliyor.Zamanında yapmadığı kalmamış.İşte benim gibi şeyhler böyledir diyor.Biz bugünün adamıyız.Halkın bize tutkusunu iyiliğe kullanırız.Burada öyle şeyhler var ki kötüye de kullanıyorlar.Mesele şeyh Heybet var.On beş, yirmi köy kadar tutan müridi var. Her yıl her ev. ona yüz lira göndermek zorundadır. şeylik başlı başına büyük bir teşkilat meselesidir.Büyük zeka ister.Bütün şeyhlik teşkilatı bu şekilde kurulur.
Sayfa 40 - YkyKitabı okuyor
Of, of, yaktın beni işte allahsız, ne diyeyim daha. Ne gülüyorsun öyle? Sade sen mi bilirsin o argoları. Biz İstanbul çocuğuyuz. İşte böyle şaşırtma veririz adama ara sıra. Eyvah, dibi tuttu herhalde pilavın. Neyse pek o kadar yanmamış..
“Yani yalnız işte, kimsesiz ruhen yanlız nasıl söyleyeyim öyle bir haliniz var ki.”
Aşk diyorsunuz ya, İşte orada durun bayım Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım Kendimin ucunda Öyle ıslak, Öyle kötü kokan, Yırtık ve perişan.
Reklam
Bu kadar okumasa, her şeyi bu kadar bilmese, bazı şeyleri görmeyiverse belki de daha huzurlu bir hayat yaşayabilirdi ama öyle değildi işte.
Can biçaresinin Rakım'da sebep olduğu tesirler gerçekten olağanüstüydü. Öyle ki o zamana kadar Rakım'da Can için bir aşk yoktuysa bile ondan sonrası için ortaya çıkma ihtimali de baş göstermiş denilebilir. "O biçare kızcağız! Ne hallere girmiş! Ahiret insanı suretini almış! Valiahi sevilmeyecek kız da değil. Farsça okumak da ona bastı. Ah! İşte onu bu hallere koyan, Hoca Hafız'ın divanı değil mi? Ben bu derece tesiri olacağını hesap edememiştim. En yanık beyitleri nasıl bir iç yangınıyla dinler ve alırdı? Meğer kendini zehirlemek içinmiş.
Sayfa 149 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okudu
Harbi ben hep tek oynardım kaltaklar hep küslerdi
Hani evcilik oynamak için arkadaş bulamayan küçük kızlar, tek başlarına oynamak zorunda kalırlar ya evlerinin bir kenarında, ama o küçük kız öylesine inanır da evcilik oynadığına, oyuncak bardaklardan bile ikişer tane koyar ya sofraya, aynen öyle bir oyun oynamaktayım işte ben de. Bilirim elbette, bilirim aslında senin hiç olmadığını ve asla da olamayacağını
Nasıl olur ki ben Can'a 'Seni seviyorum' diye yalan söyleyebilirim?
Öyleyse şaşkınlığınıza şunu da katınız; bu fikir Mr. Ziklas'ın da aklına geldi. O da "Şu kızımı al da var kıza duyurmadan gizlice Canan'a olan aşkını yine muhafaza et" dedi. Ama isterseniz daha da hayret ediniz. Çok isterseniz siz de Rakım'ın eşekliğini kabul edin. İşte Rakım bunu da kabul edemedi. "Mr. Ziklas! Bana öyle bir şey teklif ediyorsunuz ki bu teklifi size, bana ve bütün dostlara ıstırap veren elemli bir acıyla etmemiş olsanız adeta bana hakaret ediyorsunuz diye size güceneceğim gelirdi. Zira ben hilekarlığı, yalancılığı bütün dünya mükafatına karşın kabul edemem. Nasıl olur ki ah! Nasıl olur ki ben Can'a 'Seni seviyorum' diye yalan söyleyebilirim?" dedi. Râkım bu sözü söylediği zaman gözlerinden damlayan yaşlar sözünün pek ciddi olduğunu ispat ediyordu.
Sayfa 143 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okudu
Çok sayıda insanla tanıştım, ama henüz bir arkadaş edinmiş değilim. İnsanlara cazip gelebilecek özelliklerden bende eksik olan nedir bilmiyorum; benden hoşlanan birçok insan var, benimle ilgileniyorlar, ama yollarımız sadece kısa bir süre için kesişiyor ve ben buna üzülüyorum. Buradaki insanların nasıl olduğunu soracak olursan, şunu söyleyebilirim: Her yerdeki gibi! insan aslında karmaşık bir varlık değil. Çoğunluğu zamanının büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor. işte insanın değişmez yazgısı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.