Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1940'ların Sonları ve Atsız: 1948 sonlarında Atsız, Yeni Sabah gazetesine yazılar da yazmıştır. 03 Ocak 1949'da İsmail Hakkı Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta şöyle diyor: ( Bu mektup, Hacaloğlu'nun Atsız'ın Mektupları kitabında yoktur.) "Ben 15 aydır Yeni Sabah gazetesine yazı yazıyorum. Haftada bir yazı koyuyor ve
1940'lı yılların ortalarında Türkiye'de çok partili hayata geçilmiş; 1945'te Milli Kalkınma Partisi, 1946 başlarında Demokrat Parti, 1948'de Millet Partisi kurulmuştu. Aynı yıllarda milliyetçi derneklerin de arka arkaya kurulduğu görülür. 1946'da Türk Kültür Ocağı ve Türk Kültür Çalışmaları Derneği, 1947'de Türk
Reklam
1940'ların Sonları ve Atsız: 1948 sonlarında Atsız, Yeni Sabah gazetesine yazılar da yazmıştır. 03 Ocak 1949'da İsmail Hakkı Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta şöyle diyor: "Ben 15 aydır Yeni Sabah gazetesine yazı yazıyorum. Haftada bir yazı koyuyor ve makale başına 15 lira veriyorlar. Görüyorsun, kazancım yolunda. 20 lira
Allah, kendi hakikatini insana yakınlaştırmak için kalpleri bir özleyiş yurduna çevirmiş.
Asıl İstanbul, yani surlardan beride olan minare ve camilerin şehri, Beyoğlu, Boğaziçi, Üsküdar, Erenköy tarafları, Çekmeceler, Bentler, Adalar, bir şehrin içinde âdeta başka başka coğrafyalar gibi kendi güzellikleriyle bizde ayrı ayrı duygular uyandıran hayalimize başka türlü yaşama şekilleri ilham eden peyzajlardır. Onun için bir İstanbullunun gündelik hayatında bulunduğu yerden başka tarafı özlemesi çok tabiîdir. Göztepe'de, hışırtılı bir ağaç altında bir yaz sabahını tadarken küçük bir ihsas, teninizde gezinen hiçten bir ürperme veya gözünüze takılan bir hayal, hattâ birdenbire duyduğunuz bir çocuk şarkısı sizi daha dün ayrıldığınız bir Boğaz köyüne, çok uzak ve değişik bir dünya imiş gibi çağırır, rahatınızı bozar. İstanbul'da, işinizin gücünüzün arasında iken birdenbire Nişantaşı'nda olmak istersiniz ve Nişantaşı'nda iken Eyüp ve Üsküdar behemahal görmeniz lâzımgelen yerler olur. Bazen de hepsini birden hatırladığınız ve istediğiniz için sadece bulunduğunuz yerde kalırsınız. Bu âni özleyiş ve firarların arkasında tabiat güzelliği, sanat eseri, hayat şekilleri ve bir yığın hâtıra çalışır. Her İstanbullu Boğaziçi'nde sabahın başka semtlerinden büsbütün ayrı bir lezzet olduğunu, Çamlıca tepelerinden akşam saatlerinde İstanbul'da ışıkların yanmasını seyretmenin insanın içini başka türlü bir hüzünle doldurduğunu bilir. Mehtaplı gecelerde Boğaz'la Marmara açıkları ne kadar birbirinden ayrı ise, Büyükdere körfezinden yüz kulaç ilerisi, Sarıyer uzakları da öyle ayrıdır.
Sayfa 118Kitabı okudu
Kal dersen, dağlarca severim seni Bir deniz olurum ayaklarında Aşk bu özleyiş bu, hiç belli olmaz Kalbim duruverir dudaklarında. Ya da unuturum kim olduğumu Hatırlamam belki adımı bile Belki de çıldırır, deli olurum Sana kavuşmanın heyecaniyle Aşk bu, bilinir mi nereye varır Ne durdurur özleyeni, seveni Bakarsın ansızın gelebilirim Bu kadar yürekten çağırma beni.
Reklam
O ciğeri beş para etmeyen hatıralar, o pısırık özleyiş olmasa olmaz mıydı?
Sayfa 442Kitabı okudu
Özleyiş
…/… Yatın ümitlerim, uykuya yatın! Bitin hasretlerim, tükenip bitin! Ayrılık ateşi çetinmiş, çetin; Onunla dikleşir bütün düzlerim. …/…
Özleyiş içindeki elemli hâlimi kimsecikler anlamaz! Belki feleğin cânandan ayırdığı biri beni bir parçacık anlar! Selimî
#sultan
Özleyiş içindeki elemli hâlimi kimsecikler anlamaz! Belki feleğin canandan ayırdığı biri beni bir parçacık anlar!
Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Özleyiş
Uzaklaştırma yaklaştırma içindir. Ayrılık buluşmaya doğrudur. Yitirme, bulma arzusunu uyandırır. Gurbette söylenir sıla şarkısı.
Sayfa 26
"Bu ani özleyiş ve firarların arkasında tabiat güzelliği, sanat eseri, hayat şekilleri ve bir yığın hatıra çalışır."
Sayfa 119Kitabı okudu
...birçok zaman kendisini neşelendiren yasının ve acısının ara sıra yaptığı gibi, sessiz ve karanlık, ruhunu ezen bu acıklı bezginlik içinde çok bahtsızdı. "Ya ben! Ben ne yapayım?" Niçin o daima böyle idi? Dünyada durgunluk ve rahatın hep kuruntu olduğunu görüp kendini üzen şeylerin de hep kendi hayalinin, kendi dileğinin icatları
Sayfa 90
Günlerce odamdan çıkmayıp tropikleri düşündüğüm oluyordu. Tropicus... Mar del Tropicus... Tropikleri düşünüşümü yanlış anlıyorlardı. Yorgun, kısır kültürlere bir tepkiydi oysa bu. İlkel bir sesi özleyiş. Gizemin yeniden aranışı. Bir kaçıştı belki. Uzak bir kaçış. Kaçmak istediğim onca şeyi bilselerdi.... “MAYA’LARI ASLA ANLAMAYACAĞIZ”
Sayfa 92 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
1.257 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.