YouTube kitap kanalımda Mustafa Becit'in Her Şey Ben Yaşarken Oldu kitabını önerdim: ytbe.one/o73ZS-Wrw04
Liserjik asit dietilamid. 1947'lerde tedavi olarak kullanılabiliyorken 1960lı yıllarda eğlence amaçlı kullanılmaya başlanması nedeniyle yasaklanan. Tanrısı Albert Hofmann.
Psikiyatri. Milattan önce acının icatı henüz
"Şiddetin normalleştirilme sürecinin başlangıcında, kadınlar gördükleri şiddete çok şaşırırlar, şiddeti kabul edilemez bir şey olarak deneyimlerler. Ancak bir süre sonra şiddetin kullanılması sıradanlaşır, gündelik hayatta bekledikleri ve kabul ettikleri, en sonunda da savundukları bir şey haline dönüşür."
"Kadına Şiddete
Sabahattin Ali , bir kadını neden resim tablosu olarak kurgulamış, onu resim çerçevesinin merkezine konumlandırmış ve hatta çerçevenin içindeki bu kadının güzelliğiyle kombinlenen kürklü bir manto
Hayal mi gerçek?
Gerçek mi hayal?
İkisi de mi gerçek?
İkisi de mi hayal? . . .
Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
Kitabın yazarları:
"Amacımız, insanlığın gerçekten insani bir düzeye çıkmak yerine niçin yeni türden bir barbarlığa düştüğünü anlamaktan fazlası değildi." diyor....
Taş kafalı faşistlerin ikiyüzlülükle göklere çıkardığı ve her kılığa girme yeteneğindeki insanlık uzmanlarının safdilce gerçekleştirdiği şey, yani Aydınlanmanın hiç durmadan
Hem bir psikolog hem de feminist felsefeyi kendi perspektifinden besleyerek bir adım daha ileri götüren Arno Gruen'un ''Normalliğin Deliliği'' adlı eserinden sonra okuduğum ikinci eseri oldu.
Bu eserinde Gruen, insanın empati yetisinin yok oluşunu, acıyı ruhunda duyumsamadığı veya duyumsayamadığı zamanlarda aramakta ve psikolog kimliğiyle bunun
SİYAH DERİLİ KARDEŞLERİMİN GAZABINI ÜZERİME ÇEKSEM DE SÖYLEYECEĞİM: SİYAH İNSAN İNSAN DEĞİLDİR! (FRANTZ FANON)
İnsan kozmik bir titreşim içinde titreşip duran bir EVET’tir.Kökünden koparılan,kovalanan,yokuşa sürülen ve kendi varoluş sorunsalı içinde bulup çıkardığı gerçeklerin birbiri ardından yokolup gittiğini görmeye mahkum edilen
İnsanların mutsuzluğundan hükümetlerin sorumlu olmadıkları fikri yanlış olduğundan, insanların mutsuzluğunu hükümetlerin gözlerine ve kulaklarına sokmak bu uluslararası yurttaşlığın her zaman görevidir.