GÖZÜNÜ SONUCA diken, hedefe ulaşılmış ise gerisini pek umursamayan bir çağın insanlarıyız. “Amaca giden yolda herşey mübahtır” diyen Makyavel’in manevî torunları, bugün dünyanın her tarafında dolaşıyor. Hâzır medeniyet,eğitim kurumlarından gazete haberlerine, romanlarından filmlerine.. hemen her vesileyle, önemli olanın ‘sonuç’ olduğunu fısıldıyor. Ne şekilde olursa olsun,yeter ki sonuca ulaş diyor.
O yüzden, nasıl kazanmış olurlarsa olsunlar, bolca para kazananlar ‘değerli’oluyorlar. Bunun başkalarının kanını emerek, yani faizle mi; ahiretin tarlası olan şu dünyayı boş eğlencelerle geçirmeye sevkeden müzik, komedi, futbol vs. yoluyla mı; insanları ihtiyacı olmadığı halde tüketime sevkeden israf tuzağı reklamlarla mı, buna benzer başka bir yolla mı kazanıldığı kimseyi pek ilgilendirmiyor. ‘Sonuç’a ulaşılmışsa, o sonuca ne yolla ulaşıldığını soran eden olmuyor.
Oysa Rabbimiz, gözünü ‘sonuç’a diken insanlığa, sonuçtan çok daha önemli olanın ‘araçlar’ olduğunu bildiriyor. Yürünen yol doğru olduktan sonra, o yolun sonuna erişilip erişilmemesi, ancak ikinci planda anlam taşıyor