Nazi-Sozi/ Parlemento ve Partiler
"Artık ne parlamentonun ne de partilerin attıkları palavralara ihtiyacımız kaldı. Mevcut yönetim sistemi; Alman halkının gücünü ve el emeğini hiç eden, büyükbaş ticaretinden bir farklı olmayan bir sistemden fazlası değil. "Bir parlamenter, bu sistem içerisinde Almanların nasyonel bedeninde yaşamını sürdüren bir asalak sadece. Parlamento ise kaynayan bir arı kovanı gibi; tek bir fark var ki onlar bal yapmak yerine sadece gübre ve bolca lahana üretiyorlar. Üstelik verdikleri mahsul çiftçinin mahsullerinden çok daha kötü olduğu halde neredeyse çiftçiden bin kat daha fazla para kazanıyorlar.
Sayfa 37 - Zeplin/2019
Nazi-Sozi/ Parlemento ve Partiler
Bizi diğer partilerden ayıran şey de tam olarak bu işte. Diğerleri sağda solda sunumlar yapıyor, konuşuyor, tartışıyor, oy veriyor ve paralarını alıyorlar. Biz ise eyleme geçiyoruz.
Sayfa 37 - Zeplin/2019
Reklam
Toprak ve üretim araçları üzerinde özel mülkiyetin olduğu, sermaye egemenliğinin olduğu her devlet, ne kadar demokratik olursa olsun, kapitalist bir devlettir, işçilerle yoksul köylülüğe boyun eğdirmek için kapitalistlerin ellerindeki bir makinedir; genel oy hakkı, Kurucu Meclis, parlemento... bunların tümü bir tür bono gibi, işin özünü değiştirmeyen biçimsel şeylerdir.
1890’ da Japonya yazılı bir anayasayı kabul eden ilk Asya ülkesi oldu. Seçilmiş bir parlemento ve bağımsız bir yargıyla anayasal bir monarşi kurdu. Bu değişiklikler Japonya’ nın Asya’da Sanayi Devrimi’nden en çok faydalanan ülke olmasında belirleyici faktörlerdi.
Sayfa 286Kitabı okudu
New Statesman and Nation'ın yayımcısı, Parlemento üyesi Richard Crossman bana dönerek, Hammett'in [tutuklu yazar] yardımına bir tek aydının bile koşmamasının yüzkarası sayılacağını, aynı olay Londra'da geçse, kendisinin yanısıra bir sürü insanın başkaldırma hakkını kullanacaklarını, onun inancına katılmasalar bile inanç hakkına saygı göstereceklerini söyledi.
Sayfa 146 - Can YayınlarıKitabı okudu
Anna Arkadyevna okuyor ve anlıyordu, ama okumak, yani başka insanların hayatlarından betimlemeleri izlemek hoşuna gitmiyordu. Kendisi bizzat yaşamak istiyordu. Roman kahramanının bir hastaya baktığını mı okudu, hastanın odasında sessiz adımlarla dolaşmak istiyordu; bir parlemento üyesinin konuşma yaptığını mı okudu, bu konuşmayı kendisi yapmak istiyordu; Lady Mary’in atına atlayıp sürünün peşinden gittiğini ve gelinini kızdırıp, cesaretiyle herkesi kendisine hayran bıraktığını mı okudu, bunu kendisi yapmak istiyordu.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
183 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.