Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
15. Temmuz Etkinliği/ Hikaye/ SAT Komandosu'nun Günlüğünden Alıntılar...
4-Yanni-The Rain Must Fall - youtube.com/watch?v=Iq3zo43... SAT Komandosu’nun Günlüğü Günlerden cumartesi yada Pazar olmalıydı. Alışılmışın dışında bir eğitim ve görev verilmişti. Adı eğitim olarak kalmasını yeğlediğim bu görevin insanlık dışına çıkılacağı aklımın ucundan bile geçmiyordu. Öyle ki olan biten olaylarda da bir
Reklam
İlgilenen varsa işine yarayabilir bu liste.
En sevdiğim detektif romanlarının listesi: • Nicholas Blake, The Beast Must Die [Canavar Ölmeli] • Reginald Hill, Bones & Silence [Kemikler & Sessizlik] • Ruth Rendeli, A Judgement in Stone (Taştan Hüküm) • Agahta Christie, The Murder of Roger Ackroyd (Roger Ack- yord Cinayeti) • John Dickson Carr, The Black Spectacles [Kara
Sayfa 88 - YKY, 2. baskı: İstanbul, Ekim 2013, Çeviren : Mehmet H. Doğan
Ben her pazar ağladım, Her pazarı iple çektim, Ama sen hiç gelmedin...
Sayfa 16 - KDY
160 syf.
·
Puan vermedi
Günlerden pazar, konumuz delilik - Yıllar sonra üniversite sınavına mı gireceksin? - Evet! - Yahu sen deli misin? Sizce bu adam deli mi? Ne yapmaya çalışıyor? Bu yaştan sonra sınava gireceği yetmezmiş gibi bir de gitmiş dershaneye yazılmış... Bu kitap bir delinin gözünden gençleri gerçekten delirmenin eşiğine getiren sınav sistemimizi ironik, mizahi bir dille, farklı bir bakış açısıyla masaya yatırıyor. Karnınıza ağrılar girecek kadar komik, bir o kadar ironik keskin bir sınav eleştirisi!
Bir Delinin Sınav Günlüğü
Bir Delinin Sınav GünlüğüErcan Harmancı · Timas Yayınları · 2012207 okunma
8 Ocak 1987 Daha evvel vakitler düşüp kalktığım eğreti dostlar artık beni açmıyor. Enter menter topu birbirinden beter. Onlarla karşılaştım mı yüreğim daralıyor, üstüme bir zavallılık düşüyor. Bir ayak önce uzaklaşmak için zıngıldayıp duruyorum. Sonra da aklım ve gönlüm yumuşamasın diye eskiden bana yaptıklarını, bundan böyle de yapacaklarını bir bir gözümün önüne dikiyorum. Doğrusu, kendini bilen sanatçılar, pazar kayığı gibi kalabalık yerlerde bulunmayı, herkesle kolayca tango rengine boyananlarla laklaka etmeyi pek sevmezler. Abdülhak Şinasi'nin demesine göre Haşim, bir saat sonra akrabasından birisiyle buluşacaksa o saati iğneli fıçı içinde geçirirmiş. Yahya Kemal de öyledir. O da kendini ve şiirini seven üç beş dosttan başkasıyla şırlamak istemez. "Boşuna ruh yorgunluğu oluyor.” der.
Reklam
Denizli Günlüğü: Kitap, Film ve Mekan Listemiz
Kitap Listesi: 1.
Türkçenin Sırları
Türkçenin Sırları
(28 Ekim 2018 Pazar, 14.00) 2.
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir Mevsim
(2 Aralık 2018 Pazar, 14.00) 3.
Mülksüzler
Mülksüzler
(27 Ocak 2019 Pazar, 14.00) 4.
Adını Unutan Adam
Adını Unutan Adam
(24 Şubat 2019 Pazar,
LONDRA 2 Ekim, Pazar
Evet, yeni kalem ucu alma izni vereceğim kendime. Ne tuhaf, buraya dönmek yazma duygumu nasıl da bozuyor.
Köylüler geçiyordu bir yandan öbür yana, eli kürekli, omuzu heybeli, kucağı çocuklu köylüler, kadın erkek kaynaşıyorlardı. Tırpan ırgatları uç verdi caddenin alt başından. Urbaları yırtık, yamalı, dudakları yalama, lastik ayaklı ırgatlar... Tırpan, çekiç, örs, masat, ekmek torbası kuşanmışlardı. Güneşi yara yara gidiyorlardı. Tırpanların çengel çelikleri havada dönüyor, güneşte parlıyordu. Sapları ters çevirmiş, elceklerden sıkıca kavramış gidiyorlardı; kollar sıvalı, göğüs bağır açık, tunçlaşmış alınları, yorgun adımlarla gidiyorlardı. İçlerinde çocuk irgatlar da vardı, dirgenli tırmıklı. Araçlarını onlar özenle kavramışlardı. Uzak yerlere dağ köylerine gideceklerdi, iki gün mü, üç gün mü gideceklerdi. Gözüne Sinekdağını kestirenlerin bir haftalık yolları vardı. Bir oraya varsalardı gerisi kolaydı. Irgat pazarında toplanırlardı. Ağalar dallı gövdeli yiğitleri seçer alır, zayıfı çelimsizi, hastalıkları beğenmezlerdi. Ama diretecekti yiğitler, Ya hep ya hiç. Biz birbirimize söz vererek, dalvererek çıktık köylerimizden. Anca beraber, kanca beraber! diyeceklerdi. Evdeki pazar çarşıya uyacak mıydı? Kentlerin sokakları, dağların yamaçları ırgat seli kaynıyordu, sel olup akmışlardı, ırgat olmuş bitmişlerdi onca yoksul köylüler, işsiz köylüler. Ağalar yanaşmazsa zayıflar, hastalar tırmık ırgatlığına boyun eğeceklerdi çaresiz. Tırmık ırgatlarının ücreti çok düşüktü, tırpan ırgatının yarım günlüğü! Ayrıca bir paket tütün hakları da yoktu gün doğadan doğana!..
Sayfa 220
141 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.