Devlet, köken itibariyle, insanların kendi kendilerini, yine kendi kendilerinden korumak, bu şekilde, güvenlik gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurdukları bir örgütlenmedir. Bu büyük güç, kötü idare edildiğinde, koruyuculuk işlevini yitirerek büyük şiddetlerin ve yıkımların kaynağı haline de gelebilmektedir. Devletin hakkı karşısında bireyin
Kısacası, yardım kuruluşları zenginle yoksul arasında tampondu. Zengin yoksulla karşılaşmadan ona yardım edebiliyor ve kirlenmemiş kıyafetleriyle evine dönebiliyordu. Tabii bütün bunların ABD’de gerçekleşiyor olması normaldi çünkü hayır işi devletin dış politika araçlarından biriydi. Örneğin ABD Venezuela’ya ekonomik ambargo uygulayıp yılda 20 milyar dolarlık kayba uğramasına yol açar, bunun sonucunda da ülkede açlık baş gösterirdi. Sonra o açlık ve yoksulluğa dair görüntüler bir günde bütün medyayı kaplardı. Elbette Kaptan Amerika bu acıya daha fazla dayanamaz ve komşusu açken uyuyamadığı için Venezuela’ya 20 milyon dolarlık yardım malzemesi göndermeye karar verirdi. Ancak ülkede ambargoyla birlikte başlayan toplumsal karmaşadan ötürü, malzemenin ihtiyaç sahiplerine ulaşabilmesi için güvenliğinin de sağlanması gerekirdi. Bundan sonrası ise basit bir matematik problemiydi:
Eğer her bir un çuvalını iki Amerikan askeri taşıyorsa, Venezuela’yı işgal etmek için kaç çuval un gerekir?
Kalkınmış, refaha kavuşmuş bir halk sırtındaki yükleri taşımaya güç yetirir. Halkın yoksulluğu ise memleketi de yoksul bırakır. Bu yoksulluğun sebebi de ancak valilerin servet düşkünlüğü, görevden alınma korkusu ve geçmişten ders almamasıdır
"Ve bütün anlaşmazlığın ve çatışmanın ve kırgınlıkların aslında politik tercihlerden ötürü çıktığını unutmayın. Buradan anlayın ki Müslümanların politika nedeniyle bir araya gelememeleri , rejimin oyununa gelmek olmaktadır. "