Adam da cinsin biri, sadece sevdiği kitapları okurmuş, söylendiğine göre, okuduğu kitapları sevmek için ıkınmak zorunda kalmamış. Sizce bir psikopat mıdır efendim?
Son olarak özrünü ölmekte olan kurbanının kulağına fısıldadı: "Lütfen beni affet".
Kliniğe gelen bazı hastaların ağır bir koku gibi etraflarına gaddarlık hissi yaydıklarını hatırlıyordu. Onlar özenle ve sebatla bir sonraki cani ve psikopat nesli yaratmaya çalışan anne ve babalardı.
Sayfa 188
İnsanı tanımak en zor işlerden biri. Dost bildiğimiz kişi onca yıldan sonra öyle bir davranışta bulunur ki, ister-istemez "Yahu ben bu adamı tanıyamamışım" dersiniz. Bu bir bakıma kişinin kendini tanıyamaması, ölçememesi; etrafı kadar kendisi hakkında da aldanışa kapılmasıdır. Aldanış içinde kalıp rahat etmeyi kim istemez.
Kadın şimdi kıpırdayamayacak bir halde yüzükoyun yere kapaklanmıştı. Karl onun boynunu sıkmaya başlamıştı.Kadın yumruklarını savurmaya,üzerinde ki Karl'dan kurtulmaya çalışıyordu ama her geçen saniye çığlıkları adamın parmaklarının baskısıyla azalıyordu.
Sayfa 193Kitabı okudu
''Oğlum, sırrı olan bir kadının olağanüstü bir inceleme olabileceğini bil, ama o kadın ne güvenilir ne de tatminkar bir eş olabilir.''
Sayfa 77Kitabı okudu
''Bir kadın boş yere heyecana kapılmaz, kızarmaz, lafı dolandırmaz ve bayılmaz.''
Sayfa 129Kitabı okudu
''Ah, biz bu dünyaya neden geldik! neden yaşamamıza izin verildi? Neden bizi dünyaya getirenler gibi yok olup gitmedik!''
Sayfa 132Kitabı okudu
''Casusluk rolü, yaklaşan dramda oynamak istediğim son roldü.''
Sayfa 186Kitabı okudu
"Ne! Bir defter mi?" diye bağırdı. "Çok tehlikeli, çok; planlarınızı asla kağıda dökmeyin."
Sayfa 181Kitabı okudu
''İnsanlar parmaklarını kuşkuyla uzattıklarında, o parmak, yönü asla unutmaz.''
Sayfa 166Kitabı okudu
Hitlerin olasılıkla şizofrenin eşiğinde nevrotik bir psikopat olduğu konusunda, ruhbilimciler arasında görüş birliği vardır. Bu Hitler halkın kullandığı anlamda bir deli olmadığı, ama kendisini frenlemeyi bilmeyen bir nevrotik olduğu anlamına gelir.
Sayfa 152Kitabı okudu
İnsanın hormonlarıyla mantığının farklı çalışması, istemeye istemeye bir şeyden hoşlanması ne kadar saçma bir şeymiş böyle.
Tüftüf
80'li yıllarda oturduğumuz mahallelerin civarındaki inşaatlardan yürüttüğümüz plastik elektrik borularını keser, daha önceden banknot boyunda kestiğimiz ince uzun kağıtlardan yaptığımız külahları bu borulardan üfleyip, müthiş savaşlar yapardık. Bu silaha genellikle "tüftüf" denilirdi.
Birden fazla boruyu kibrit kutuları vasıtasıyla birleştirerek çiftli hatta bazen daha fazla namlulu tüftüf elde ederdik. O yaşta, tasarımcılığımızın doruğuna çıkardık. Biraz daha psikopat olan çocuklar ise külahların uçlarına iğne koyarlardı. Hedefleri de genellikle sokaktaki masum kız çocukları olurdu.
Sayfa 53 - Birharf YayıncılıkKitabı okudu
"Büyük tehlike geçmişi yeniden inşa ederken ortaya çıkar, asla tam olarak aynı şekilde yaşayamazsın."