Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ülkemizin ne zaman böyle bir zamanı oldu?
İnsanlar tabiatı deneyimlerken o anda ve orada ne olduğunu sorarlar. Bilim ve felsefenin genellikle refah toplumların işi olması belki de bu yüzdendir. Çünkü çoğunlukla çözmesi gereken hayati sorunların arasında koşturarak yaşayan bir insanın durup da bir şeyleri derinlemesine tetkik etmesi ne yazık ki pek mümkün olmaz.
Sayfa 347Kitabı okudu
BİLANÇO TABLOSU BİR MUHASEBE
Görüşlerimi toparlamaya hazırlanırken, bu bölümde birkaç noktaya temas etmek istiyorum. Öncelikle, İngilizlerin Hindistan'da yaptıkları her şeyi kötülemek gibi bir niyetim olmadığını söyleyeyim. İnsanoğlunun yaptığı her işte olduğu gibi sömürgeciliğin de olumlu ve olumsuz tarafları vardı. Hindistan'daki bütün İngiliz yetkililer Clive
Reklam
Hindistan, İngiltere'nin refahı için vazgeçilmez hale geldikçe milyonlarca Hindistanlı pekala önlenebilir kıtlıklarda, açlıktan can vermeye başlamıştı. İngiltere'nin acımasız ekonomi politikalarından ötürü İngiliz Sömürgeciliği Holocaust'u diye tabir edilebilecek olan bu durumun sonucu olarak 30 ila 35 milyon Hindistanlı açlıktan
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
_Işık bekliyor, fakat karanlığa sığınıyoruz. İncil _Karanlığa lanet etmektense, bir mum yakmalıyız. _Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu? _Gerçek bilgelik, sınırlarımızı bilmekte yatar _Can sıkıcı ve sevimsiz görünse de bilimsel yöntemin önemi, bilimsel bulgulardan çok daha büyüktür. _Edilgen taraf, baskın tarafın yanılsamalarına
_Sıradan sözcüğü neden bir küçümseme ya da bir hakaret ifadesidir? Neden sıradan olmayan sözcüğü, olağanüstü seçkin gibi takdir ifadelerini içinde barındırır? Neden sıradan olan her şey alçak ve bayağıdır? Sıradanlık, türün doğuştan sahip olduğu şey demektir. Onların kendilerine özgü alametifarikaları yoktur: Onlar tıpkı seri imalat mamulleri
Reklam
"Bu alemde kişinin günahlarına, zulmüne, fıskına rağmen maddi refah içinde yüzmesi dünyevi yararlara kavuşması mümkündür. Yine bu alemde kişi, namuslu, dindar olmasına rağmen acılardan ve üzüntülerden, dünyevi sıkıntılardan bir türlü kurtulamaz... Bu alem, eksikliklerle dolu olmasından dolayı daha olgun bir aleme dönüşecektir. Bu ahiret alemidir. Burada ceza, sevap hep adalet üzere olacaktır. Burada herkes layık olduğu yere kavuşacaktır."
1991 seçimlerine küçük partiler birbirleriyle veya büyük bir partiyle ittifak yaparak (...) girdiler. 1990 yılında ANAP'tan ayrılanların kurduğu Bedrettin Dalan liderliğindeki Demokrat Merkez Partisi (DMP) seçimlere DYP çatısı altında girdi. Kürt kökenli sol siyasetçilerin 1990 yılında kurduğu Halkın Emek Partisi (HEP), seçimlere SHP çatısı
Sayfa 219Kitabı okudu
Gerçektende, İslam'ın Orta Avrupa'da, Asya'da, Siyah Afrika'da zaferler kazanarak "kâfirleri" geri püskürttüğü 1552 yılında Çar Korkunç Ivan'ın orduları, bir taarruzla, bir buçuk yüzyıldır Moskova'nin muzaffer rakibi, Tatar hanlığının başkenti ve Altınordu devletinin mirasçısı olan Kazan'ı aldılar . Kazan'ın düşmesi Asya'daki Rus yayılmacıhginin başlangıcı olmuştur. Bundan böyle eski efendilerinden rövanş alan Ruslar, Müslüman Türkler üzerinde egemenlik kurmaya başladilar. Kazan refah düzeyi yüksek bir kent ve önemli bir kültür merkezi idi. Orada yüzyılların birikimi olan miras yok edildi; yaniz maddi miras değil, büyük ölçüde manevi miras da. Zenginliklerle birlikte katliamlar sonucu insanlar da yok oldu. Fethi sistemli bir işgal izledi. Çarın ordusunda hizmet veren ve Kazan'daki Tatar mahallelerinde oturmayı başaranlar hariç Müslümanlar kentden püskürtüldüler ve yasaklama nedeniyle eski baskentten otuz verst uzakliktaki bölgelerde oturmak zorunda bırakıldılar. Nehir vadilerindeki, başlıca ulaşım yollarına ve kentlerin çevresindeki en iyi topraklar, Tatar beylerinin ve köylülerinin elinden zorla alınarak bir taraftan Rus toprak soylularına, öte taraftan Kazan baspiskoposluğuna ve cok sayıda manastıra dağıtıldı . Kazan'daki başpiskoposluk 1555 yılında kurulmuştur ve mülkiyeti yalniz kendisine ait olmak üzere dörtyüzden fazla köye sahip olacaktır.
"Bilim ve felsefenin genellikle "refah toplumlarının" işi olması belki de bu yüzdendir.. Çünkü çoğunlukla çözmesi gereken hayati sorunların arasında koşuşturarak yaşayan bir insanın durup da bir şeyleri derinlemesine tetkit etmesi ne yazık ki pek mümkün olmaz."
Sayfa 152Kitabı okudu
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.