Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batı, Tanpınar için, Halide Edip Adıvar ya da Peyami Safa için olduğu gibi manevi değerler açısından Doğu'dan geri kalmış, özellikle maddi alanda ilerlemiş bir toplum değildir. Batı uygarlığı ortaçağdan geçmiş, Rönesans'ını yaşamış, Sanayi Devrimi'ni yapmış, süreklilik gösteren ve bu sayede kendine özgü yaşam biçimlerini, kendi maddi ve manevi değerlerini yaratmış olan bir bütündür.(Yaşadığım Gibi, s.335.) Özendiğimiz Batı yaşam biçimleri onların kendileri için "hakiki"dir ama bizim için özentidir. Tanpınar, Batı gibi bizim de, sürekliliği olan bir uygarlık oluşturmamızı ister. Bunu yaparken "eski" ister istemez değişecek, aşılacaktır. Ancak yeniyi yaratırken hem eski'den yararlanacağız hem de içine girmiş olduğumuz Batı uygarlığından. "Hele mazi ile bağlarımızı kesmek. Garb'a kendimizi kapatmak. Asla! " (Huzur. s.87). Öyleyse Tanpınar'ın istediği, eski'ye dönmek değil, yeni'yi temellendirmede eski'den yararlanmak.
Sayfa 289 - İletişim Yayınları, 10. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
128 syf.
·
Puan vermedi
Niccolò Machiavelli'nin "Prens"i, Rönesans döneminin en etkileyici ve tartışmalı eserlerinden biridir. Machiavelli, bu kitapta iktidarın kazanılması, korunması ve sürdürülmesi üzerine pragmatik bir yaklaşım sunar. Kitap, prensin gücünü nasıl elinde tutacağına dair stratejiler sunar ve etik kaygılardan ziyade gerçekçi politik pratiklere odaklanır. Machiavelli, iktidarın amaçları için her türlü aracın kullanılmasını savunur ve bazen ahlaki prensipleri ikinci plana atar. Ona göre, bir prensin başarısı, gücü elde tutma ve düşmanlarını alt etme becerisine dayanır. Ancak, bu prensiplerin tamamı şiddet ve hile üzerine değildir; aksine, prensin iktidarını güvence altına almak için gereken her türlü yöntemi kullanmasını önerir
Prens
PrensNiccolo Machiavelli · Remzi Kitabevi · 201414,8bin okunma
Reklam
Tarih boyunca hiçbir lider bu kadar kısa sürede böyle büyük dönüşüm sağlayamadı. Yaklaşabilen bile yok. İngilizlerin ünlü tarihçisi Arnold Toynbee, şaşkınlıkla, saygınlıkla ve kıskançlıkla ifade ediyordu: “Bir an için tahayyül ediniz ki, Batı dünyasında Rönesans, Reformasyon, 17. yüzyıl sonundaki bilim ve düşünce ihtilali, Fransız Devrimi, Sanayi Devrimi, hepsi birden sadece bir insanın ömrünün içine sığdırılmıştır.”
Sayfa 292Kitabı okudu
Ulemadan seçkin kişiler haftanın belli günleri kendisine ders vermeye sarayına gelirlerdi. Hümanistleri ve Rum bilginlerini huzuruna kabul ederdi; saray duvarlarına fresk­ler yapması ve kendi portresini çizmesi için Venedik'ten Gentile Bellini'yi çağırmıştır. Ancak Fatih Sultan Mehmet'i çağdaş Rönesans hükümdarları arasında saymak biraz abartılıdır. Fatih, her şeyden önce gazi bir İslam hükümdarıdır; amacı da, devletini dünyanın en güçlü imparatorluğuna dönüştürmekti.
Sayfa 34 - PdfKitabı okuyor
232 syf.
10/10 puan verdi
Düşünerek İyileşmek Mümkün müdür ?
Kitabı bitirdikten sonra daha önceki okurların incelemelerine baktım acaba kitabın nası bir düşünce ve inanç sistemine ait olduğu konusunda fikirleri var mı diye.. herkes kişisel gelişim kitabı sanmış Halbuki bu kitap yeni dini hareketlerden bir tanesi olan ve zihinsel pratiklerle insanlara yardımcı olmaya çalışan misyonerlerden birisine ait.. misyoner olduğu konusunda kesinlik bildiremem ama ihtimali var. Rönesans ve reform faaliyetlerinden sonra kilisenin itibar kaybetmesi insanların kiliseden uzaklaşması üzerine yeni dini hareketler ortaya çıktı. Bu yeni dini hareketlere New Age deniliyor. Yeni Çağ kilisesi olarak kurum açıyorlar. Kitaba gelecek olursak hepimizin kozmik enerjiye sahip olduğuna ve bütün canlıların bu tarz enerjilerden etkilendiğine ben de inanıyorum. Hastalıkları tamamen düşünceyle tedavi etme konusuna gelince yazar gerçekten kendi kanserini düşünceyle yendiyse (çünkü kitapta öyle söylüyor) hepimiz için umut verici bi keşif.
Düşünce Gücüyle Tedavi
Düşünce Gücüyle Tedavi
Düşünce Gücüyle Tedavi
Düşünce Gücüyle TedaviLouise L. Hay · Altın Kitaplar · 20203,719 okunma
Toplum baskısı önemli olsaydı insanılık tarihinde önemli bilimsel sıçramalar yapılamazdı. Bu sırf bilimde değil, başka komalarda da böyledir. Mesela Rönesans'ta perspektifin keşfi. resim sanatını temelinden değiştirmiştir. Askerlikte Iskender, Cengiz Han, Timur ve Atatürk gibi dâhiler kendi zamanlarına kadar geliştirilen askeri yöntemleri terk ederek yeni yöntem ler geliştirmiş ve onun için zaferden zafere koşmuşlardır. Ata- türk'ün arkadaşlarının ne sıklıkta onun fikirlerine itiraz ettikleri malúmunuzdur. Atatürk de aslında tek başınaydı. Onun fikirleri, bizim devrimlerimizi ve Cumhuriyetimizi yarattı, bizi kulluktan insan seviyesine çıkardı. Kim ne derse desin bunlar. tek bir adamın kafasından çıkan fikirlerdi.
Reklam
"XIX. yüzyılın egzotik hümanizmi, destek gördüğü ve varlığını borçlu olduğu endüstriyel ve ticari çıkarlara bağlıydı. Rönesans'ın aristokratik hümanizmi ve XIX. yüzyılın burjuva hümanizminden sonra, antropoloji, yaşadığımız yeryüzünden ibaret nihai dünya için, iki açıdan evrensel olan bir hümanizmin ortaya çıkışına işaret ediyordu."
''Batı'da aralıklarla meydana gelip, gericiliklerle çarpışarak, kanlı fedakarlıklar sayesinde nihayet zafer kazanabilen Rönesans, dini reform ve ihtilal hareketlerinin ürünlerini biz kısa bir zamanda elde etmeye mecburuz ve bunun için o hareketlere karşı çıkan engellerin hepsine hemen bir anda göğüs germek durumundayız.''
92 syf.
5/10 puan verdi
Trans hümanizme giden yol
Mümin ile Tanrı arasındaki ilişki,erkle yüklü olarak değil,aksine Tanrı'nın tüm erkini insana devrettiği daha yumuşak bir ilişki olarak tasavvur ediliyor.S.11 Erk: Güç,Kudret,İş Yapabilme ve Yaptırabilme Gücü) Bu cümleden anlıyoruz ki; Tanrı'nın gücü ve kudretinin, insana devredilmesi gerektiği,insanın tanrı mertebesine çıkararak Tanrı'yı işlevsiz hale getirme çabası olduğu muhakkaktır. Ortaçağ dönemindeki olayları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne koyma çabasından öte görmüyorum.Neden mi ? Skolastik düşünce döneminde Katolik Kilise iktidar gücünü Tanrıya dayandırmaktaydı.Bu gücü kırmak için Martin Luther Reformu başlattı ve aydınlanma ile birlikte Kilise otoritesini kaybetti ve Tanrı tahtından indirilerek yerine Pozitivizm ve Hümanizm koyuldu.Dikkat çekmek istiyorum. Hümanizm, insanların ifade özgürlüğü,eşitliği gibi süslü sözlerle hayatımıza sokuldu."Gerçek şu ki Hümanizm İnsanın Tanrı mertebesine çıkarma çabası sonucunda ortaya çıkmış bir durumdur."Günümüzde buna "TRANS HÜMANİZM" denilmektedir. Richard Rorty ,Gianni Vattimo,Santiago Zabala Rönesans ve Reform Hareketlerini Başka Bir Form Altında Günümüze Uygun Şekilde Bize Sunma Çabasından Öte Görmüyorum.
Dinin Geleceği
Dinin GeleceğiGianni Vattimo · Ayrıntı Yayınevi · 200915 okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.