Üstünü örttüler bir çocuğun. Anlamadılar
örtülen çocuk değildi. Boğulup kalan
bir dünyaya-geliş çığlığıydı; bir sessiziikti
fırlayıp çıkmak isteyen boğazından, gökyüzüne
bir bakış, rüzgarını aralayıp bulutların.
Onun için zaman, bütün müesses şeyleri temellerinden sarsan inkılap rüzgarıydı; onun için zaman, kalplerdeki ihtilaç (Çırpınma, çarpıntı) ve yüzlerdeki endişeydi; herkes, arkasından mütemadiyen itildiğini hissediyor; fakat, ne iteni, ne de gittiği yeri biliyordu.
Seneca yaşamın kısa olduğunu söylemez; olayların rüzgârına veya kötü alışkanlıklarına kapılanların, yaşamaktan korkanların ve geçmişe takılanların onu kısalttığını söyler. İyi değerlendirirseniz yaşam da uzundur.
Ya mevcut mekanizmalara format atacak ya da "𝙠𝙖𝙧𝙖𝙢𝙨𝙖𝙧𝙡ı𝙠 𝙫𝙞𝙧ü𝙨ü𝙣ü𝙣" bünyemizi daha çok sarmasını seyredeceğiz. Ya yeni aktörlerin talep ve önerilerine daha çok kulak kesilecek ya da çözümsüzlük üreten sistemi "𝙨𝙪𝙣𝙞 𝙩𝙚𝙣𝙚𝙛𝙛ü𝙨" yapmaya devam edeceğiz. Ya tabandan gelen değişim rüzgârını yönetecek ya da bu rüzgârını kasırgaya dönüşüp bizleri yok etmesini bekleyeceğiz.
"Halk her zaman bilinçlendirilmeye, örgütlenmeye ve birleştirilmeye gereksinim duyar. Başka türlü, 'kimin ekmeğini yersem onun türküsünü söylerim' rüzgarına kapılanlar olacaktır"
Güzel delilik,
İnadına sonraya biriken söz
Hep yakında sevgisizlik, hiçbir zaman unutma
Dilindeki demi, bir de sakladığın cümleyi
İyice sarıl rüzgârına, olsun saçlarında mavi
Üstün başın aşk içinde