Gül Şiirleri
Güllerin Efendisi Önce aşka dairdi, ne varsa yazılan Kitaplar Kitabı’ndan ibretle okunan Sonra meleğe secde düştü, Âdem’e tevbe düştü Şeytana haset düştü... İsa’ya sofra, Musa’ya âsâ idi düşen; İsmail’e bıçak düştü, İbrahim ‘e ateş düştü. Yusuf’u kimsesiz kuyuya attılar, Yakub’a sabr ile hasret düştü...Önce tevbe ettim ibret için, sonra
Sayfa 125Kitabı okudu
Sen, Cenab-ı Hakk'ın sana verdiği bütün sabır kuvvetini böyle sağa sola dağıtma; bu saatteki eleme karşı tahşid et; "Yâ Sabûr!" de, dayan...
Reklam
Gönül aşkınla gözyaşı dökmekten usandı artık. Zira gözde yaş kalmadı, sabr ile uslandı artık...
“N'ola gitse kendüden hayretle cân-ı nâ-sabûr. Ya seferdir ya tahammül çünkü aşkın çâresi.”
Cidalleşme
Benim rektörle olan sıkıntımı bilen Mevlud, belki bana faydası olur ümidiyle:" Sultanım; insanın Dünya hayatında eşiyle, dostuyla, milletiyle ve âmirleriyle bir sürü sıkıntısı oluyor. Bu durumda insan nasıl davranmalı?" diye bir soru sordu. Efendi Hazretleri gene bir müddet sükût etti. Önüne bakıp murâkabeye daldı. Yavaş yavaş başını kaldırıp o nafiz cemâlli nazarı gene benim yüzüme dikti: " Emri bil ma'rûf ve nehyi anil münker'e yani Cenab-ı Hakk'ın emrettiklerini emretmek ve yasak ettiklerini de yasaklamak düstûruna (ilkesine) uymak insanı diğer insanların indinde de Allah'ın indinde de kerim(yüce) kılar. Ancak, Cenâb-ı Peygamber'in Sünneti'ne uymayı fazilet addeden biri asla cidâlleşmede aşırı gitmez. Peygamber Efendimiz ümmetinin helâkinin aşırı cidâlleşme yüzünden olacağını, ve cidâlden vaz geçene de Cenâb-ı Hakk'ın Cennet'te bir köşk vaad ettiğini bildirmiştir. İnsanın mâruz kaldığı çilelerde sabr etmesi ve işin sonunu beklemesi hayırlıdır; çünkü Hazret-i Peygamber El hayru fî mâ vak'a yani 'vuku bulanda hayr vardır' buyurmuştur; kezâ bir başka hadîsinde de "Bir işin sonunu sabırla bekleyen ibâdettedir" demektedir. İnsanın bu nafile ibâdet imkânını hebâ etmesi hiç de isâbetli bir davranış olmaz" dedi. Dersimi almıştım.
Cüneyd (ra.) sekiz Peygamber'e (a.s.) tabi olarak tasavvuffin temeli sekiz haslettir, diyor. 1- Sûfi sehâ (ve cömertlikte) İbrahim'e tabi olur. Çünkü O, cömertlik konusunda oğlunu kurban edecek bir dereceye ulaşmıştır. 2- Rızada İsmail'e uyar. Zira Allah'ın emrine rıza göstererek, aziz canını feda etmeye hazır olduğunu söylemişti. 3- Sabr hususunda Eyyûb'a uyar. Çünkü O, yaralarının kurtlanması belasına sabretmişti. 4- İşarette Zekeriya'ya uyar. Çünkü Hakk Taâlâ O'nun için: "Rabbına gizli bir nida ile niyazda bulunduğu zaman..." (Meryem, 19/3), buyurmuştur. 5- Gurbette Yahya'ya tabi olur. Çünkü o vatanında garip (ve yalnız) idi, kavmi arasında kavminden garip idi. 6- Seyahatta (ve gezgincilikte) İsa'ya tabi olur. Çünkü O, her şeyden tecerrüd ederek seyahat ederdi, o derecede ki, bir bardak (tas)la bir taraktan başka bir şeye sahip olmazdı. Bir şahsın, avuçları ile su içtiğini gördüğü zaman bardağını atmış, diğer bir şahsın parmakları ile saçlarını düzelttiğine şahit olunca da tarağını fırlatmıştı. 7- Sûf ve yün giyme de Musa'ya tabi olur. Zira O'nun bütün elbiseleri sûf idi. 8- Fakrda Muhammed'e (s.a.v) tabi olur. Aziz ve Celil olan Allah, yeryüzündeki bütün hazinelerin anahtarlarını ona göndererek, "Kendini sıkıntıya sokma, bu hazinelerden güzel güzel faydalan", dediği halde o şöyle demişti: "İstemem ya ilâhî, beni bir gün doyur, iki gün aç bırak".
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.